Ashley'nin söylediği şey karşısında elimde ki şişeyi sıkı bir şekilde kavramış, dudaklarım ise şaşkınlıkla aralanmıştı. Onun ciddi olup olmadığını tartmaya çalıştığımda, son derece ciddi durması işimi zorlaştırdı. Başımı iki yana sallayarak bunu inkar etmesini içimden dileyerek konuştum.
''Ne demek gidiyorsun Ashley ben Bay Styles'ın asistanıyım?''
''İsmini personel listesine eklememi söyledi bende hiçbir şey anlamadım Alice.''
Dudaklarımı sertçe birbirine bastırıp omzuna çarparak ilerlemeye başladım. Ashley arkamdan odasına girmemem gerektiğini, sinirli olduğunu söylese bile bunu umursamadım. Ben onun istediği şeyleri yapmadığımda cezalandırabileceği veya, canı istediğinde başka bir yere gönderebileceği biri değildim . Topuklarımı sertçe yere basarak ve sinirden titreyen çenemi görmezden gelerek ilerledim koridora. Normalde bu koridoru bitirmek insanı canından bezdirirken, şimdi sinirimden dolayı birkaç dakikada bitmişti uzun koridor. Gri kapısı görüş açıma girdiğinde içimde büyüyen öfkeye hakim olamadan oraya doğru yöneldim. Kolumda duran çantayı çıkarmadan ve hiçbir şekilde kapıyı çalma zahmetine girmeden açtım kapısını.
Gözlerini kısarak bilgisayar ekranında yazan şeyleri dikkatle okurken, ani girişimden dolayı yerinden sıçradı. Titreyen çenemin durması için dudaklarımı birbirine bastırıp gözlerimi kırpıştırdım. Gri kapıyı arkamdan sertçe bırakıp kapanmasına yol açarken, adımlarım masasının önüne gidiyordu. Önce şaşkın bir ifadeyle bana bakmış, hemen sonrasında kaşları öfkeyle çatılmıştı.
''Bu nasıl bir saygısızlık böyle Bayan Townes?''
Bana olan resmi duruşu ve soğuk ses tonu kaşlarımı merakla kaldırmama neden oldu. Ancak bunun üzerinde duramayacak kadar öfke vardı içimde. Bu yüzden ses tonumu dengede tutmaya çalışarak konuştum.
''Kusura bakmayın asistanı olduğum patronum bana değilde, sekretere gideceğimi söyleyince böyle oluyor.''
''Sana hesap mı verecektim birde?''
''Sizden bana hesap vermenizi beklemiyorum Bay Styles ancak, ben sizin asistanınızım. Beni madem bir başka binaya yollayacaksınız bunu sizden duymak isterdim.''
''Canım öyle istedi bende böyle yaptım.''
Şaşkın olduğumu belli eden bir ifadeyle baktım ona. Ciddi olamazdı gerçekten bana bunu söylemiş olamazdı. Yaptığım şeyden dolayı kovulabilirdim ve sessiz kalmam gerekliydi ancak, sessiz kalmak imkansızdı. Sinirlerime hakim olamadığım için gözlerimi hızlıca kırpıştırıyor, derin nefesler alıyordum. Sakin olmam imkansız olduğundan sinirli bir tonda aceleyle konuştum.
''Bay Styles ben bu şirkete asistanlık için girdim, başka bir şey için değil. Bir asistan nasıl olur da patronunun olmadığı bir yerde çalışır?''
''İstersem seni müdür bile yapabilirim bu benim elimde olan bir şey, böyle uygun gördüm.''
Sakin olmaya çalışarak gözlerimi birkaç saniyeliğine yumdum ve derin bir nefes aldım. Bir iki dakika sonra daha sakin ancak kırgın bir tonda konuştum.
''Neden gitmemi uygun gördünüz? Size bir yanlışım bir hatam veya bir saygısızlığım mı oldu?''
''Şuan yaptığın şey nedir bana açıkla?''
Odasına girişimi ve ona karşı olan duruşumu kastettiğinde, yutkunmama engel olamadım.
''Bunun için üzgünüm efendim ancak ben buraya girerken bir sözleşme imzaladım. Sözleşmede yer alan nakil maddesinde benim isteğim dışında başka bir binaya geçiş yapmam söz konusu değil.''