Yaklaşık yarım saattir oynadığım balon patlatma oyunu, sıkıcı bir hal almaya başlamıştı. Patronumun gelip yazmam gereken raporlar yerine balon patlatma oyunu oynadığımı görmesi, belkide kovulmama öncülük edebilecek bir durumdu. Ancak elbette bunu umursamayacak kadar çok yorulmuş ve sıkılmıştım bu yüzden, balon patlatmaya devam ediyordum. Öte yandan olası bir patron baskınında alt sekmede açık ve hazırda duran raporlara geçiş yapacaktım.
Alberto ve Bay Styles geçen hafta yaptıkları görüşmeden beri araştırmalar içerisindeydim. Bir yandan patronumun işlerine yetişmek ve bir yandan Alberto'nun bazı isteklerini yerine getirmek beni baya yormuştu. Öte yandan ateşli patronum Bay Styles ile arama ördüğüm kalın duvarlar, patronumun şok olmasına yol açmıştı. Bunu nereden bildiğimi soracak olursanız bana karşı şaşkın bakışları ve daha ilgili tavırları onun tavırlarıma şok olduğunu, eski samimi sayılabilecek halimizi özlediğini kanıtlıyordu. Eh harika kalçalara sahip ateşli patronumdan uzak durmak zordu ancak belki bu işin sonunda tam anlamıyla sevişebilirdik?
Kendi düşünceme istemsizce pis bir şekilde sırıtırken telefonun çalmasıyla yerimden sıçradım. Elimde olmadan rahat duruşumu düzeltip dik bir konum alırken aynı zamanda telefonu açmış ve kulağıma adeta yapıştırmıştım bile.
''Odama gel Townes''
Patronumun ilahi sesi kulağıma dolduğunda başımı sallayarak konuştum.
''Hemen geliyorum efendim.''
Telefonu kapatıp bilgisayarın ekranına döndüm. Oynamam için bana göz kırpan oyunu üzülerek kapattıktan sonra göz boyamak amaçlı alt sekmede duran programı açtım. Raporların taslağı beni selamladığında ellerimi masaya yaslayıp geriye doğru sandalyemi iterek ayağa kalktım. Oturmaktan terleyen kıçım aniden serinliğe kavuşunca kıçıma yapışan eteğimi düzelttim. Üzerime bakıp düzgün olduğunu anladıktan sonra hızlı adımlarla odasına adımladım. Şu meşhur elleşme seansımızdan sonra bu odaya her bakışımda bile içim gıdıklanıyor ve yüzüme sinsi bir gülümseme yerleşiyordu. Yine yüzüme yerleşen sinsi gülümseme eşliğinde gri kapıyı tıklatmış ve gel sesini duyduktan sonra içeri girmiştim.
Patronum tam karşımda beyaz gömleği ve su yeşili renginde takımıyla dikiliyordu. Patronum diğer günlere oranla her ne kadar bu gün giyindiği kıyafetle ilgili çekmiyor olsa bile onu gördükçe putperestliğe merak sarıyordum. Gerçekten patronuma putperestler gibi tapmak istiyor hatta ve hatta neden mükemmelsin deyip boğazına yapışmak istiyordum.
''Sen beni dinliyor musun Townes?''
Bay Styles tek kaşını kaldırmış meraklı bir tonda bana doğru seslendiğinde irkildim ve duruşumu saniyesinde düzelttim. İfadesiz bir şekilde dümdüz bana bakıp ne yaptığımı çözmeye çalışıyor gibi durması, bir an için saatlerdir balon patlatma oyunu oynadığımı anlamış gibi hissetmeme yol açmıştı.
''Şey kusura bakmayın efendim dalmışım ne demiştiniz?''
Burnundan sesli bir nefes verip konuştu.
''Diyorum ki raporlar hazır mı Townes?''
''Bitmek üzere efendim neredeyse hazır sayılır.''
''Güzel biraz daha hızlı ol Townes öğle yemeğinden önce önümde olsun istiyorum.''
Bu söylediği şeyin imkansızlığıyla sarsıldığımı elbette patronuma belli etmeden kuzu kuzu başımı sallamakla yetindim. Başka bir isteği olup olmadığını soracağım sırada yüzüklü parmaklarını kaldırdı ve masasının önünde ki koltuğu işaret etti. Koltuklara ilerleyip sessizce ve eteğimi düzelterek oturdum.