Güne gözlerimi yatağıma atlayan ve yatağımda adeta tepinen Sheyaa ile açmak hiç güzel değildi. Aslına bakacak olursanız güne Sheyaa ile başlamak güzel değildi. Sorun her ne olursa olsun onun ısrarlarına yenik düşmeyip buraya gelmek çok aptalca bir hareketti. Birkaç gün önce evimde ki ilaçlama nedeniyle ona gelmiş, günlerdir onun bir alarmdan daha rahatsız edici uyandırmalarıyla uğraşıyordum.
Anlam veremediğim şey ben otele giderken yolumu kesip 'ya bende kalırsın ya da kendimi geçen arabaların önüne atıp ölürüm' diye tehdit eden Sheyaa, bana hayatı zindan ediyordu. Her gece ona iyi geceler dediğimde bana 'gecemin iyi olması için seni sikmem lazım, evet' diyor ve pis sırıtışlarından birini atıyordu. Bunun yanı sıra yastığımın altında yakaladığım pis ve kokulu çoraplarını atlamamak lazımdı elbette.
''Kalk orospu.''
''Sheyaa siktir git.''
''Siktir git mi? Alice sen kafayı sıyırmışsın evet sıyırmışsın. Ben sikerim bebeğin anladın beni değil mi sikerim?''
Oflayıp onun hemen yanımda duran bedenini iterek yere düşmesini sağladım. Bana kızmasını beklerken kahkaha atmaya başlaması psikolojimi bozmaya yeterliydi. Gerçekten bir an önce ya evime gidip o ilaçlı odalardan birinde zehirlenmeyi beklemeliydim ya da buradan kaçmalıydım.
Bana şu an kendimi zehirleyip öldürmek pek mantıklı gelmediği için akşam kesinlikle otele gidecektim. Daha fazla bu deliyle uğraşmak istemiyordum, gerçekten.
''Senin saçmalıklarını çekemeyeceğim için iş yerime defolup gidiyorum.''
''Neden siktirip gitmiyorsun ki?'' Dudaklarını büzerek sordu.
Ona tek kaşımı kaldırıp 'ciddi misin?' bakışımı attıktan kısa bir süre sonra yataktan çıkmayı başardım. Ben onu odadan kovup kapımı kilitleyerek hazırlanırken kapının önünde ki homurdanışlarını çekmek zorunda kalmıştım. Gerçekten Sheyaa harika bir insandı ama asla harika bir ev arkadaşı olamazdı. Bir an için Sheyaa ile bir ömür boyu evi paylaştığımı düşünmek bile intihar isteğimi arttırıyordu. Zavallı Sheyaa sanırım bekar ölecekti.
Şimdiyse çoktan evden çıkmış artık gitmeye fazlasıyla alıştığım iş yerime gidiyordum. Burada en azından iş yerinde takılıp eğlenceli vakit geçirdiğim insanlar kazanmıştım. Bütün iş arkadaşlarım oldukça eğlenceli ve sevgi doluydu. Ara sıra birbirimizle uğraşıyor, birbirimizin doğum günlerinde kutlamalar yapmak için sabırsızlanıyorduk. Şu an en yakın doğum günü benimkiydi ve birkaç gün sonra bir yaş daha büyüyordum.
Şimdiden parti yapacağımız mekan, kıyafetim ve davetli listesi hazırdı. Geriye kalan detaylarla Celine ilgileniyor ve bana pek bir iş bırakmıyordu.
Davet edilenler arasında Bay Horan, Bay Payne hatta Jenne bile vardı, patronum yoktu. Onun bu kadar yaptığı şeylerden sonra partime gelmesini beklenmezdi zaten.
Patronuma- pardon eski patronuma- gelecek olursak o konuşmadan hemen bir gün sonra bir asistan bulduğunu duymuştum. O kıza son derece nazik ve kibar davranıyormuş. Bu zaten klasik Harry Styles ancak, asıl bomba şu ki asistan Bayan Steora'nın çocukluk arkadaşlarındanmış.
Elbette Bay Styles kendisine bir asistan bulacaktı, bulmak zorundaydı. Benim burada sinirime dokunan nokta o kadının hazırda bekletir gibi, arkadaşını patronumla çalışmaya yollamasıydı. Zaten yıldızımız pek barışamamıştı birde bu hareketi onun çalıştığı yeri basıp ateşe verme isteğimi arttırıyordu.
Ancak hiçbir zaman kraliçe çizgimden ödün veremeyeceğim için sessiz kalkmam onlara en güzel cevaptı. Şu aralar yapmam gereken en mantıklı şey doğum günü partimi düşünüp heyecanlanmaktı. Hatta ve hatta gelecek olan hediyeleri beğenmediğim zaman, hediyeleri alan kişilere telefon açıp başka hediye istemekti.