Apartmanın aynalı kapısından üzerimde ki kıyafetleri süzerken bir yandan neden bu kadar mükemmel olduğumu düşünüyordum. Yani çuval bile giysem aşırı güzel bir insan olduğum için, üzerimde adeta Chanel marka elbise gibi duracağından emindim. Beyaz bacaklarımı sarmalayan bir pantolon, siyah askılı bir body ve havanın biraz serin olmasından dolayı siyah bomber ceket giymiştim. Diğer günlerin aksine bugün daha hafif makyaj yapmıştım. Artık gün sonlarında patronumun kucağında dudakları sayesinde bulutların üzerine çıkmaya alışmış, mükemmel öpüşme seansı sonrası makyaj tazelemekten sıkılmıştım.
Kendimi süzmeye devam ederken aynadan gördüğüm kadarıyla Bay Styles'ın arabası apartmanımın önüne yanaşmıştı. Hızlıca oraya doğru dönerken mat ruj sürdüğüm için adeta kiremite dönen dudaklarımı dilimle ıslatıp arabaya adımladım. Bugün saçma bir enerji vardı içimde ve güne güzel başlamış gibi hissediyordum. Mahkemenin üzerinden birkaç gün geçmişti ve ateşli patronumun bana karşı tavırları, insanların beni sürekli tebrik etmesi güne güzel başlamama neden olmuştu. Öte yandan henüz patronumla oturup şu dosyayı alma maceramı düzgün bir şekilde konuşamamıştık. Genel olarak toplantılara girmiş, bazı açılışlara katılmış ve şirkette bir kez mesai saatini aşacak kadar çok kalıp tüm akşam ertelediğimiz işleri bitirmiştik.
Yani başımızı kaşıyacak vaktimiz bile olmadığı için konuşmaya fırsatımız olmamıştı. Ancak bugün öğleden sonra kısa bir toplantı dışında pek önemli işimiz yoktu. Bu demek oluyordu ki Bay Styles ile konuşmak için fırsatım olacaktı.
Düşünceli gözükmemeye dikkat ederek kendimi siyah Mercedes marka arabaya yerleşirken buldum. Yüzümde ki gülümseme eşliğinde kapımı kapatıp ceketimin sırtını düzelttim ve beni izleyen patronuma döndüm. Ona bakınca telefonuyla ilgilenmemiş olduğunu görmek şaşırmama yol açsa bile bunu belli etmeden neşeyle konuştum.
''Günaydın Bay Styles.''
''Günaydın Bayan Townes, bu sabah baya bir neşelisiniz.''
Hayretle konuştuğunda omuz silktim ve şirin olma çabaları içerisine girerek konuştum.
''Neşeli olmam sizin için sorun mu?''
''Saçmalama Tonwes o kadar katı bir adam değilim.''
''Bu sizi rahatsız etmiş gibi bir izlenim verdiniz ama.''
''İstediğim gibi izlenim veririm ve bu seni ilgilendirmez.''
Konuşmama fırsat kalmadan gözlerini devirdi ve dizinde duran telefonu bana nispet yapar gibi kaldırdı. Telefonun kilidini açıp dış dünyayla bağlantısını kestiği sırada, göz ucuyla görebildiğim kadarıyla Instagram'a girmişti. Bunu umursamamaya çalışarak ofladım ve bende tıpkı onun gibi çantamda duran telefonumu almak için hareketlendim. Dizimde duran ve Celine'den çaldığım Gucci çantanın fermuarını açtım. Telefonum direk gözüme iliştiğinde onu beklemeden aldım ve ekranda gözüken bildirimlere bakmak için hareketlendim. Mesaj uygulamasına girdiğimde Celine bana makale tarzında küfürlerini sıralamıştı.
Celine, Gucci takıntısı olan bir insandı ve elinden geldiğince Gucci marka eşyalar almaya çalışıyordu. Ancak şu an çaldığım çantası dışında sadece bir tane Gucci tişörtü olduğunu var sayarsak, çantası onun dünya üzerinde sahip olduğu en değerli şeydi. Eh elbette ben bütün suçu arkadaşımda buluyorum çünkü; o benim şık çantalara olan zaafımı bildiği halde bu çantayı öylece kıyafet askılığına asmamalıydı.
Dudaklarımı ısırıp gülerek mesajlarını okurken yanımda bir hareketlenme oldu ve sonra patronumun sesini yakından duydum.
''Birileri seni gülümsetmeyi başarıyor olmalı.''