''İşte geldik hadi Olivia.''
Harry açılan kapıdan dışarı çıktığında kollarımı göğsüm önünde bağladım ve onu izlemeye koyuldum. Eliyle burun kemerini sıkıp etrafa bir göz attı ve bakışları yavaşça benim üzerimde sabitlendi. Yeşil gözlerinde ki boş bakışlar onun ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlamamam için koca bir duvardı sanki. Ancak şunu bilmeliydi ki bu yaptığıyla büyük saçmalıyordu.
Dudaklarını birbirine bastırıp bana birkaç saniye baktı. Bakışları sanki beni delip geçecek gibiydi sert ama ifadesiz, aman ne hoş. Birkaç saniye süren bakışmamız ardından bıkkın bir ses tonuyla konuştu.
''Hadi Olivia in artık.''
''Gelmiyorum Harry ben evime döneceğim.''
Oflarken aynı zamanda kaşlarını çatmış bana bıkkın bir ifadeyle bakmayı sürdürüyordu. Elbette onunla inatlaşacaktım kaçışı yoktu.Hoş şu an ikimizde inat ediyorduk, etmeye devam edecektik. Ama bunu yapması hiç doğru değildi ve gitmem en doğrusuydu. Tanrı aşkına nasıl olurda çatlak sevgilisinin burada olabileceğimiz gerçeğini öğrenmeyeceğini düşünüyordu? Ben o kadından bizim şirkete gidip benim orada olup olmadığımı kontrol edeceğini beklerdim.
''Olivia hadi.''
''Gelmiyorum Harry.''
Derin bir nefes alıp aniden eğildi ve kolumu tuttu. Elleri sıkıca kavrayıp beni çekiştirdiği sırada ayağıma giren ağrı ve zorla beni arabadan çıkarışı öfkelenmeme yol açmıştı. Kolları arasında ilerlememek için tepinirken arabadan inmiştim bile.
''Harry bırak beni, ayağım!''
Yüksek topuklu giymenin pişmanlığını bükülen ayağım ve ayağıma giren acıyla yaşıyordum. Ancak bu kesinlikle patronumun umurunda olmamış, bana cevap verme gereği duymadan arkama geçerek kollarını etrafıma sarmıştı. Ben ayağımın acısıyla yüzümü ekşitip ilerlememek için direnirken ona yenik düşmüştüm. Kolları arasında tepinirken çığlık atıyor, beni bırakmasını tekrar edip duruyordum.
''Harry sana yemin ederim ki ilk fırsatta senden şikayetçi olacağım.''
''Aa ne hoş polislere selamlarımı ilet güzelim.''
Açılmış kapıdan bizi gülümseyerek izleyen kadını fark ettiğimde burada bulunan herkesin kaçık olduğu kanısına varmıştım. Benim bu debelenişime karşılık gülümsemesi ne derece mantıklıydı? Tanrı bilir kadın sevgilisiyle arası bozulmuş Harry Styles'ın gönül alma çabaları içinde olduğunu düşünüyor olabilirdi. Ancak bu olasılıkları göz önünde bulundurmadım ve kadına dik dik bakarken ofladım. Kapıdan çekilip geçmemiz için alan açtığında çoktan eve girmiştik bile.
''Hoş geldiniz efendim.''
''Sence hoş gelmiş gibi bir halimiz var mı?'' sinirle çıkıştım.
Kadın şaşkınca bana baktığında Harry kolumu sıktı ve ilerlemeye devam etti. Oflayıp sessizliğine içten içe küfür ettim. Her zaman aramızda çok kısa diyaloglar oluyordu ve bazen kendi kendime konuşuyor gibi hissediyordum. Normalde konuşkan birisiydi ancak benim yanımdayken konuşmama yemini vardı sanki.
''Bu yaptığının ne kadar yanlış olduğunu biliyorsun değil mi? Arkadaşımla birlik olup beni resmen kaçırdın ya inanılır gibi değil.''
''Biraz daha direnirsen seninle beraber aklımı kaçıracağım Olivia sus artık.''
''Susmuyorum sen bana istemediğim bir şeyi... ah kafam!''
Ayağıyla tekme atarak açtığı kapı büyük bir hızla kafama çarptığında inledim. Kulağımın dibinden gelen kıkırtısı ve keyifli ses tonu kurşuna kafa atmış gibi hissettirmeye başlamıştı.