💎
"Ne kadar süredir uyuyor?" diye sordu genç Leo, Hermione'nin ikizine. "Bir kaç saattir, hastaneye ise öğlen geldik."Thomas'ın sesi son derece üzgün çıkmıştı. Yatağın kenarına oturup Hermione'nin serum takılı elini avuçları arasına aldı. Kırmızı renkli ojeleri günlerdir tırnağında olduğu için hafif silinmişti."Doktor ne dedi?" Leo, yatağın yanında duran sandalyeye oturduğunda bacaklarını hafifçe aralayıp dirseklerini dizlerine yasladı. "Bir hastalığı varmış. Hermione'de Anoreksiya başlangıcı varmış. Hemen tedaviye başlanırsa ölümcül seviyeye gelmeden kurtulabilirmiş." dedi Thomas, son cümlede istemsizce dudakları titremişti.
"Ben neden böyle olduğunu biliyorum. Çünkü kendini çok yıprattı. O kadar yoruluyordu ki, dinlenmeden bir işi bitirdiğinde diğerine koşuyordu." Thomas'ın dudakları tamamen büzüldüğünde kendini tutmayıp ağlamaya devam etti. "Bu sene çok üzüldü, gözlerimin önünde eriyip gitti ve hiçbir şey yapamadım." dedi sessizce. Islak yanaklarını omzuna sildikten sonra bir kaç kez burnunu çekti.
Leo derin bir nefes alıp verdikten sonra elini saçlarının arasından geçirdi ve Thomas'a baktı. "Buna ben sebep oldum." dedi bir anda. Thomas ise durup Leo'ya döndü. "Modelliğe kabul edilebilmesi için ben yardım ettim. Hiçbir tecrübesi yokken koskoca modellik şirketi Hermione'yi sadece güzel olduğu için kabul eder mi? Şu an sosyal medyada yaşıtları ona karşı büyük bir nefret besliyor, kim bilir onu ne kadar üzmüşlerdir." dedi Leo, elleriyle yüzünü ovuşturduktan sonra üzgün bir surat ifadesine büründü.
"Senin yüzünden falan değil. Boşuna kendini üzme. Zaten bu senenin başından beri varmış ve okulun çoğu ondan yıllardır nefret ediyor, onu kıskandıkları için." Thomas oturduğu yataktan kalkıp Leo'nun yanına geldi. Elini sarışın çocuğun omzuna koyduktan sonra burukça gülümsedi. Genç Leo'da ona burukça bir gülümseme ile karşılık verdi. "Ben annemin yanına gidiyorum. Eğer uyanırsa ona hastalığından bahsetme. En azından şimdilik bilmesin." Thomas yavaşça yürüyüp odadan çıktı ve kapıyı yavaşça örttü.
Leo oturduğu yerden kalkıp odanın camına doğru yaklaştı. Kilometrelerce uzaktaki dağın tepesinde yazan "Hollywood." kelimesine bakıyordu. Eskiden orada oturuyordu, kendi ailesi ile birlikte. Fakat babasıyla yaşadığı korkunç şeylerden sonra teyzesinin yanına taşınmıştı genç adam.
"Thomas bana neyi söyleme dedi?"
Leo arkasını döndüğünde Hermione'nin yatakta oturur bir vaziyette olduğunu gördü. Genç kız ise gözünü ovuşturarak Leo'ya baktı. "Şey, bir süre hastanede kalman gerekiyormuş. Bunu söylersem üzüleceğini düşünmüş." diye uydurdu genç Leo. Kollarını göğsünde birleştirip Hermione'nin yanına kadar geldi ve yatağın kenarına oturdu. Hermione inanmış gibi yaparak konuşmaya devam etti.
"Burdan hemen çıkmak istiyorum." diyerek göz devirdi Hermione. "Sen neden takım elbise giyiyorsun?" Genç kız geçmişte olanları hatırladığında daha soğuk bir tavır takındı. "Davetteydim, ikizin aradığında hemen buraya geldim. Üzerimi değiştirmeye fırsat olmadı yani." Leo minik bir tebessüm ettiğinde papyonunu düzeltirmiş gibi bir hareket yaptı.
Genç kız cevap vermeden bir süre Leo'yu izledi. Daha sonra gözlerini ondan kaçırıp odanın duvarlarını incelemeye başladı. "Uzun zamandır görüşmedik. Bir şey demeyecek misin?" diye sordu Leo, meraklı bakışlarını kızın yüzünde gezdirdi. Hermione derin bir nefes aldıktan sonra Leo'ya döndü. "Ne diyeyim ki? Senin farklı olduğunu düşünmüştüm. Sana kalbimi açmaya hazırdım fakat sırf beni Draco ile gördün diye o lafları bana söylemen gerekmiyordu." Genç kız başını iki yana sallarken kaşlarını çattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙃𝙤𝙜𝙬𝙖𝙧𝙩𝙨 𝙃𝙞𝙜𝙝𝙨𝙘𝙝𝙤𝙤𝙡
FanfictionBu türde yazılan İLK HARRY POTTER HAYRAN KURGUSUDUR. Haydi Potterhead'ler buraya. Hogwarts Lisesi 1 Eylül'de başlıyor. Burda sarı otobüsler, koridorda dolaplar ve yakışıklı basketbolcular, seksi ponpon kızlar da var. Harry Potter dünyası liseye taşı...