4.8

1.1K 75 274
                                    


🖤

Hermione koridordan ayrılırken hararetle fısırdaşan Astoria ve Pansy ikilisine baktı. Kim bilir kimin dedikodusunu ediyorlar diye düşündü. Genç kız salona inen basamaklara vardığında elini kulağının üzerinde duran güle götürdü. Gülü eline aldığında yürürken aynı zamanda da güle bakıp sırıtıyordu. Genç kız telefonunun art arda titremesinden dolayı ceketinin cebinden çıkardı ve ekrandaki bildirimlere baktı. Instagramdan oldukça yoğun bildirimler geliyordu. Hermione interneti kapatıp telefonunu cebine geri  koydu.

Salona vardığında oldukça kalbalık olan yerden bahçeye çıkan geniş pencerelere doğru ilerledi. Aynı zamanda arada da elinde tuttuğu güle bakıyordu. Hermione fark etmese de onun fotoğrafını çeken bir kaç insan da mevcuttu.

Hermione birinin omzuna sertçe çarpmasıyla elindeki gülü yere düşürdü ve bedeni çarpmanın etkisiyle yana doğru savruldu. Fakat ona çarpan çocuk onu duvara çarpmadan hemen önce omuzlarından sıkıca yakalamıştı. Hermione çocuk canını acıttığı için son derece kızgın bir suratla çocuğun yüzüne baktı. Esmer çocuk, koyu kahverengi duygusuz gözlerini genç kızınkilere sabitlemiş, sanki Hermione'nin ruhunun en uç köşelerinde sakladığı sırlarını öğrenmeye çalışıyormuş gibi bakıyordu. Hermione çocuğun bakışlarından dolayı kendini oldukça ürkmüş hissetti. Hayatında hiç bu kadar garip bakışlara sahip olan biriyle karşılaşmamıştı. Bu yüzden bakışlarını kaçırdı ve endişeyle kaşları çatıldı. (Çocuk multimedyada.)

Çocuğun elleri Hermione'nin omuzlarından indi ve genç kızın elinden nazikçe tuttu. Esmer çocuk genç kızın yüzünü incelerken, Hermione rahatsız olmuş tekrar bu gizemli çocuğun gözlerine bakmıştı. "Estoy bien? (İyi misin?)" Hermione'nin ağzı şaşkınlıktan açılırken, hemen cevabı bulmak için çocuk dışında bir yere odaklandı. "Gracias, bien. (Teşekkür ederim, iyiyim.)"

Hermione'nin nutku tutulmuş gibi bakması, genç oğlanın işine gelmiş, göz kontağını tekrar kurmuştu. Hermione karmaşık duygular ve düşünceler içinde neredeyse nasıl bir durumda olduğunu unutacak raddeye gelmişti. Çocuğun gözleri, dudakları, elmacık kemikleri tamamiyle genç kızın zihnine ince ince işlendi, böylesine bir yüzü unutmak kolay olmayacak gibiydi. Hermione, kendisinin ispanyolca bildiğini nereden bilebilir diye düşündü. Gerçi artık ünlü biri sayılırdı ama bunları bilmesini hayatında ilk defa gördüğü gizemli bir çocuktan beklemiyordu. Hermione kendini hala sıradan bir liseli gibi görüyordu.

Hermione tam kendine gelip, çocuğa 'kimsin sen' sorusunu soracağı sırada arkalarından seslenen bir kişiyle gözleri birbirinden ayrıldı.

"Hey Riddle, gidiyoruz." son derece ağır bir aksana sahip bu ses, daha Hermione göremeden ortalıktan kaybolmuştu. Çenesinde hissettiği baskıyla başını tekrar çocuğa döndürdü. Son olarak yüzünde dolanan kara gözler, elleriyle eş zamanlı olarak Hermione'den ayrıldı.

Genç kız çocuk gittiğinde sanki uçurumun kenarından dönmüş gibi hissetti, karın boşluğu sanki cızırdıyordu. Hermione yere düşen gülünü aldığında yapraklarının arasından beyaz bir kağıdın çıkmış olduğunu gördü. Gülü sıkıca tutup kimsenin ona çarpmayacağına emin olduğu bir yere geldiğinde katlanmış kağıdı gülün arasından çıkardı.

"Benimle saat 11'de çatı katında buluş." diye okudu Hermione içinden. Bu yüzünde sersemce bir gülümsemeye sebep oldu. Hermione kağıdı şortunun cebine koyduktan sonra sevinçle bahçeye yöneldi.

*

Draco, kapının kilidini son bir kere çevirdikten sonra etrafını kontrol etti. Büyük evin arkalarında, kuytu köşede bulunan bir odadaydı. Odada küçük ve hiç bir yeri göstermeyen bir balkon ve içinde de bir çift kişilik yatak bulunuyordu. Odanın diğer ucundan, balkona doğru ilerlerken arka cebinde duran torbayla kağıdı çıkardı. Bir eliyle balkonun kapsını açtıktan sonra yine de kimseye görünüp görünmediğini yokladı.

𝙃𝙤𝙜𝙬𝙖𝙧𝙩𝙨 𝙃𝙞𝙜𝙝𝙨𝙘𝙝𝙤𝙤𝙡Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin