Ep.1 "Birazdan çıkacağız burdan"

14.5K 208 47
                                    

Etraf fazlasıyla sessizdi. Bu Yavuzu'u tedirgin ederken derin bir nefes aldı. Bu sessizlik hayra alamet değildi. Bir süre önce telsizi bozulmuş, timin diğer üyeleriyle bağlantısı kopmuştu. Onların iyi olduğunu umarak işine odaklanmaya çalıştı. Karanlık çöktüğünden beri etraftaki hareketlilik azalmıştı. Yavuz ne yapıp edip kaçırılan doktorları kurtarmalıydı. Telsizi bozuktu ve silah arkadaşlarıyla iletişime geçemiyordu ama daha evvelden yaptıkları plana sadık kalarak hareket edeceklerini biliyordu. Tek sorun onların da mağaraya yakın bir yere kadar gelip gelemediklerini bilemiyor oluşuydu.

Terör örgütünün kilit bir ismini önceki gün girdikleri bir çatışmada Yavuz yaralamıştı. Onu ellerinden kaçırmışlar ama adam ağır bir yara almıştı. Tim karargaha döndükten kısa bir süre sonra, iki doktorun örgüt tarafından kaçırıldığı bilgisi gelmişti. Bunun sebebini tahmin etmek kolaydı. Yaralanan örgüt lideri Çolak, iyileşmek için hastanenin doktorlarını kaçırtmıştı. Doktorları o canilerin elinden kurtarmak da yine Yavuz ve askerlerine düşmüştü. Ateş aldığı istihbaratla saklandıkları yeri bulmuş, tim görev için yola çıkmıştı. Ama işler planlandığı gibi gitmemişti. Planlanandan daha uzun sürede varmışlardı mağaranın olduğu yere, daha sonra planı uygulamaya geçmek için dağılmışlar ardından telsiz bağlantısı kopmuştu. Şimdi Yavuz'un tam konumlarını bilmediği askerlerinin becerilerine güvenerek hareket etmekten başka çaresi yoktu ki askerleri bu güne kadar onun yüzünü kara çıkarmamıştı.

Yavuz birden biraz uzağında bir hareketlilik farketti. Hemen dikkat kesilen Yavuz, sivil giyimli birinin mağaranın girişine doğru hareket ettiğini gördü. Hafifçe gülümsedi. Bu Ateş olmalıydı. Yaptıkları plana göre Ateş onlardan biri gibi davranarak mağaraya girecekti. Konuşulanları duymaya çalışan Yavuz'un kulağında hiç beklemediği bir ses çınladı.

"Umut Umut1! Umut Umut1,"
Bu Hafız'ın sesiydi. Yavuz, mağaranın girişindeki nöbetçiyle konuşan Ateş'ten gözünü ayırmazken; hemen elini kulağındaki telsize götürdü.
"Umut1 Umut!"
Karşı tarafın rahatlamış sesi Yavuz'un da gerginliğini azaltmıştı.
"Ohh çok şükür. Telsizdeki sorun halloldu. Umut6 yine iş başında."
Yavuz yüzündeki tebessümle konuştu:
"Bravo Umut6! Becerilerin göz dolduruyor"
Ardından Çaylak'ın sesi duyuldu.
"Estağfurullah komutanım"

Yavuz hemen ardından görev ciddiyetine büründü.
"Durum bildir Umut1"
"Umut2 mağaraya girmek için yemek getiren birini etkisiz hale getirerek yerine geçti. İçeri zorlanmadan gireceğini düşünüyorum"

"Anlaşıldı. Umut3 yerini aldın mı?"
"Olumlu. Mağara girişi görüş alanımda"
"Güzel. O zaman Umut2'nin harekete geçmesiyle başlıyoruz."

Yavuz'un kulağında tüm askerlerinin teker teker "anlaşıldı" sesleri çınlarken, dikkatini Ateş'e verdi. Ateş nihayet kapıdaki adamı ikna etmiş ve içeri girmişti.
"Tüm Umut unsurları hazır olun. İşaretimle."

Ateş mağaradan içeri girince başındaki şalı yüzünü gizleyecek şekilde kapatmaya çalışıyordu. Burda onu tanıyabilecek tek bir kişi vardı. Yaralı da olsa Çolak'ın bilinci tamamen kapalı değildi. Bir yandan farkedilmemek adına getirdiği yemekleri tahta arabadan indirirken, diğer yandan gözleriyle içeriyi tarıyordu. Mağaranın en uzak köşesinde, duvar dibindeki doktorları gördü. Biri yaralıydı. Teröristler ilk önce tek bir doktoru kaçırmış, o tedavi etmeyi reddedince onu yaralamışlardı. Yarası hafifti, sadece korkutma maksadıyla bacağından vurmuşlardı ama çok kan kaybetmişti. Adam Çolak'ı yine tedavi etmek istemeyince bu sefer diğer doktoru kaçırmışlardı. Herkes getirilen yemekleri yemeğe başlamışken, Ateş de yemek verme bahanesiyle doktorlara doğru yanaştı. Yaralı doktor aşırı kan kaybetmenin etkisiyle bilincini yitirmek üzereydi. Diğer doktor onun başını dizlerine koymuş bilincini açık tutmaya çalışıyordu. Kendilerine doğru gelen adamı farkedince yerinde tedirgince kıpırdandı. Gelen kişinin Ateş olduğunu farkeden doktorun gözleri umutla parladı. Ateş hemen yanlarına çöktü. Etrafa farkettirmeden kısık sesle konuşmaya başladı:

"Korkma Bahar. Hepimiz burdayız sizi kurtaracağız"

Hala yaşadığı şokun etkisinde olan genç kadın usulca başını salladı.
"Ateş, Levent'in durumu iyi değil. Çok kan kaybetti. Hemen hastaneye gitmemiz lazım"

Ateş elini bilinci yarı açık olan doktor Levent'in başına koydu. Onu gören Levent gözlerini hafifçe açarak gülümsedi.
"Merak etme. Birazdan çıkacağız burdan"

Genç kadın Ateş'in dediğiyle gülümseyerek başını salladı.
Ateş etrafa tekrar göz gezdirdikten sonra Bahar'a dönüp konuştu.
"Bahar burdan çıkacağız ama senin de bana yardım etmen lazım."
Bahar olumlu anlamda kafa sallayıp Ateş'in dediklerini dikkatle dinlemeye başladı.

Yavuz Ateş'in bir an önce yaptıkları planı uygulamaya geçirmesini bekliyordu. Sabırsızca kıpırdandı. 'Niye bu kadar uzun sürdü ki' diye düşündü. Yoksa bir sorun mu oldu. Herhangi bi silah ya da kavga sesi duymadığına göre Ateş iyiydi. Yoksa doktorlara mı bi şey oldu diye geçirdi içinden. Birden bütün vücudu bu ihtimalle ürperdi. Kaçırılan doktorlardan birinin uzman doktor Levent, diğerinin Karabayır Devlet Hastanesine yeni gelen genç doktor Bahar olduğunu biliyordu.
Geçen ay ufak bir yara almıştı. Her ne kadar iyi olduğunu söylese de, Erdem yarbay onu dinlemeyip zorla hastaneye göndermişti. O zaman tanışmıştı Bahar'la. Gencecik su gibi bir kızdı. Onu görünce zorunlu görev için burda olduğunu düşünmüştü. Ama daha sonra gönüllü geldiğini öğrenince bu davranışa hayran kalmıştı. Şimdi o gönüllü doktor bir teröristi iyileştirmek için kaçırılmıştı. Yavuz ilk defa çıktığı bir görevde kendini huzursuz ve tedirgin hissediyordu ve buna anlam veremiyordu. Bundan çok daha zorlu görevlere gitmişti ama hiçbirinde böyle olmamıştı. Yavuz bu durumu daha fazla sorgulamayı bırakıp tekrar mağaranın girişine odaklandı. Birden bir karartı göründü. Ardından bir tane daha. Yavuz dışarı çıkan adamlardan birini indirince ardından Avcı'nın tüfeği arkadan gelen iki adamı indirmişti. Çatışma başlarken Yavuz'un tek düşündüğü içerdeki Ateş, Bahar ve Levent'in sağsalim çıkmasıydı.

Ateş ekmeğin içine sakladığı gaz bombasını çıkardı. Şalını, ağzını ve burnunu kapatacak şekilde sardı. Bahar boynundaki fuları Levent'in yüzüne bağlarken kendisi de koluyla burnunu kapatıp nefes almamaya çalıştı. Ateş, Bahar'a dönüp ondan hazır olduğunun onayını alınca bombayı mağaranın girişine doğru attı. Gazdan etkilenen teröristler bir bir dışarı çıkarken, Ateş gelen silah sesleriyle Çolak'ın yanına gitti. Doktorları kurtarmak için burdaydı ama Çolak'ı da almadan gitmeye niyeti yoktu. Durumu anlayan adamlardan biri Çolak'ın başındaki Ateş'e doğru bir hamle yaptı. Ateş adamla boğuşurken başka bir adam gelip Bahar'ı oturduğu yerden kaldırdı. Adamı yere seren Ateş, Bahar'ın bağırışlarıyla o tarafa döndü. O sırada başka bir adam gelip Ateş'e silah doğrultunca Ateş bir süre öyle kalakaldı. Bahar'ı tutan adam onu duvara doğru fırlatıp Çolak'ın yanına koştu. Bu sırada tim dışarda çatışmaya devam ediyordu. Adamlardan biri silahını hala Ateş'e doğru tutarken diğer adam Çolak'ı sırtına alıp arkadaki çıkışa doğru hızla gitmeye başladı. Ateş kendine silah doğrultmuş adama dikkatle bakarken birden adamın üstüne atladı. Bahar olanları dehşetle izlerken dışarıdaki çatışma bitmiş, tim mağaradan içeri girmişti. Mağaranın içindeki gaz da dağılmıştı. Yavuz önce Bahar'a, sonra Levent'e sonra da adamla boğuşan Ateş'e baktı. Çolak'ın götürüldüğünü anlayan Yavuz, Keşanlı ve Çaylak'ı peşlerinden gönderdi. Aşık hemen yaralı Levent'in yanına koştu. Bu sırada silah patladı. Silah sesi mağarada yankılanırken herkes kıpırtısızca kaldı. Ateş elindeki silahla doğrularken, diğer eliyle de adamı kaldırdı. İkisi de yaralanmamıştı. Yavuz yaralanan var mı diye etrafa bakınırken, Bahar'la göz göze geldi. Bahar donuk bir ifadeyle Yavuz'a bakıyordu. Bahar gözleri yavaşça kapanıp olduğu yere yığılacakken bir el tarafından tutuldu. Sert zemine düşmeyi bekleyen Bahar, gözlerini aralayıp elin sahibine baktı. Yavuz koyulaşmış mavileriyle dehşet içinde Bahar'a bakarken, Bahar gözlerini tekrar kapadı. Yavuz Bahar'ın kana bulanmış bedeniyle yere çökerken, anlamlandıramadığı duygular içindeydi.

BÖLÜM SONU

Mavinin SiyahıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin