Yavuz'danGülerek sarıldım Bahar'a. Teşekkür ederim Allah'ım. Kardeşimi bize bağışladığın için teşekkür ederim. Ayrılıp ellerimi yüzüne getirdim. Bahar da çok mutlu olmuştu.
"Canım, ben şimdi hastaneye gidiyorum. Gülümser daha uyanmadı, sen evde kal istersen."
Bahar kararsızca başını Gülümser'e çevirdi. Sonra bana dönüp konuştu.
"Aslında gelsem iyi olurdu. Leyla'nın yanında olmak istiyorum ama Gülümser uyanana kadar bekleyeyim o zaman. Yemek falan yaparım. Şimdi Leyla orda yemez hiçbir şey."
"Tamam canım. Ben çıkıyorum. Haberleşiriz."
Bahar kafa sallarken dudaklarına bir öpücük kondurdum. Sonra gidip kızımın kafasına minik bir öpücük kondurup çıktım evden.
Hastaneye gelince hemen Sinan'ın odasını sordum. Yoğun bakımdan çıkarıp normal odaya almışlardı. Odanın kapısını tıklatıp girdim içeri. Sinan uyuyordu. Leyla da yatağın kenarına oturmuş elini tutmuş dolu gözlerle duruyordu. Beni görünce ayağa kalkıp yanıma geldi gülümseyerek. Hemen doladım kollarımı boynuna. O da belime sarıldı. Ardından ayrılıp yüzüne baktım.
"Bak gördüm mü? Geçti gitti işte. Senin inatçı keçi bırakmadı bizi."
Leyla gülümseyip kafa salladı. Yüzünü sevip ayrıldım Leyla'dan. Yatağın başına gelip Sinan'a baktım. Kardeşim benim. Benim yüzümden vurulmuş yatıyordu. Leyla tekrar yatağın kenarına oturunca, ben de sandalyeyi çekip oturdum.
"Kendine gelmişti ama ilaçların etkisiyle yeniden uyudu. Ama doktor her şeyin yolunda olduğunu söyledi. Herhangi bir tehlike kalmamış."
"Çok şükür. Eğer Sinan'a bir şey olsaydı, kendimi affetmezdim."
Leyla başını yana eğip elimi tuttu. Ben de burukça gülümsedim.
"Böyle konuşma Yavuz. Hepimiz birbirimiz için aynı şeyi yapıyoruz. Biz yaşatmak için yaşıyoruz. Sinan aynı durumda olsaydı bu sefer de sen Sinan'ın yaptığını yapacaktın. Sakın suçlama kendini."
"Öyle öyle de, kötü oldum ben. Sevdiklerimin gözümün önünde zarar görmesine dayanamıyorum artık. Senin bu kocan da hemen, yok Leyla sana emanet, yok oğluma hem dayı hem baba ol falan zırvalıyor, işleri daha da zorlaştırıyor. Utanmıyor, kocaman adamları ağlatıyor."
Leyla dolu gözleriyle gülümseyip Sinan'a çevirdi başını. Elimi bırakıp Sinan'ın yüzünü sevdi. Sinan hala gözleri kapalı yatıyordu.
"Sinan çok duygusal biliyorsun. Hiç saklamaz, saklayamaz duygularını. N'apsın garip, senden başka kimim var, beni, oğlumu emanet edeceği? Can havliyle söyleyivermiştir."
Gözlerim dolmuştu benim de. Uzanıp diğer elini tuttum sıkıca. Leyla da bana çevirdi başını. Burukça gülümsedi.
"Üzülme artık canım. Bak iyi Sinan. Hem yeğenim de üzülecek sonra."
Leyla gülüp kafa salladı. Ardından gülmeyi kesip, gözlerini açıp baktı. Elimi tutup karnına getirdi. Minik bir darbe gelince anında gülümsedim ben de.
"Aslan yeğenim benim. Sen iyi ol tamam mı? Bak baban da annen de çok iyi."
Leyla elini elimin üstüne getirip gülümsedi. Derken çalan telefonla başımı o tarafa çevirdim. Leyla dönüp telefonu aldı. Ben de elimi çekip arkama yaslandım. Sinan'ın telefonu çalıyordu. Leyla kaşlarını çatıp açtı telefonu.
"Alo. Alo. Kardeşim konuşmayacaksın ne diye arayıp duruyorsun?"
Ben kaşlarımı çatmış bakarken, Leyla sinirle kapadı telefonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavinin Siyahı
FanficYavuz ve Bahar'ın hem bilindik hem bilinmeyen hikayesi. Söz'deki Yavuz ve Bahar burda, benim kalemimde biraz daha farklı. Diziyle paralellikler var ama daha çok görmek istediğim gibi, daha çok hayal ettiğim gibi. Dizideki her karakter bu kitapta y...