Ep.72 "Kucağımda, koca bir dünyayı tutuyordum sanki"

3K 123 106
                                    

Bölümü defalarca okudum. Ekledim, çıkardım, düzelttim. Aklımdakileri kelimelere ne kadar dökebildim bilmiyorum. Umarım siz de okurken, benim yazarken hissettiklerimi hisseder, beğenirsiniz. Benimle de paylaşırsanız sevinirim. Bu, hikayemizin en özel bölümü.. İyi okumalar🏡

2 ay sonra

Bahar'dan

Aralık'ın son günüydü bugün. Koca bir yıl bitmişti acısıyla tatlısıyla. Erdem abi bütün time izin vermişti yılbaşı için. Herkes ailesiyle vakit geçirmek için gitmişti bir yerlere. En son aksiyonumuzun üstünden iki ay geçmişti. Son aylarda daha sakin bir hayatımız olmuştu. Bütün kötüler çıkıp gitmişti sanki hayatımızdan. En azından şimdilik.

Artık 8 aylık hamileydim. Doğuma sadece 1 ay kalmıştı. Yavuz da ben de, kızımızı kucağımıza almak için sabırsızlanıyorduk. Son aylarda hamileliğimle ilgili hiç bir sorun yaşamamıştım neyse ki. Galiba kızım da alışmıştı artık asker kızı olmaya. Babası gibi güçlü bir kız olacaktı belli ki.

Başımı çevirip yanımdaki Yavuz'a baktım. Büyük bir ciddiyetle ve dikkatle kullanıyordu arabayı. Erdem abi izin verince, yılbaşını geçirmek için, birkaç gün kaçamak yapalım demiştik bizde. Nasılsa doğuma daha vardı. Yavuz, doğum yaklaştıkça iyice heyecanlı ve telaşlı olmuştu. Arabayı mümkün olduğunca yavaş ve dikkatli kullanıyordu. Dakika başı bana dönüp iyi olup olmadığımı soruyordu. Gülerek bakıyordum bu telaşlı hallerine. Gidiyorduk ama Yavuz nereye gideceğimizi söylememişti. Ben de meraktan çatlamak üzereydim. Yavuz yine başını çevirip baktı bana. Elini karnıma getirip konuştu.

"Bahar iyisin di mi? Her şey yolunda."

"İyiyim canım iyiyim. Yaklaşık otuz kere sordun zaten."

Yavuz elini çekip tekrar direksiyonu tuttu.

"Ne yapayım Bahar. Telaşlanıyorum bir şey olacak diye."

Gülüp bu sefer ben uzandım eline. Anında kavradı elimi.

"Merak etme canımın içi. Biz gayet iyiyiz."

Yavuz gülerek öptü elimi. Ardından tekrar dikkatini yola verdi.

"Yavuz, hala nereye gittiğimizi söylemedin."

Yavuz yandan bir gülüş atıp önüne döndü.

"Sürpriz. Az kaldı birazdan varmış oluruz."

Gülerek kafamı önüme çevirdim ben de. Karabayır'dan çıkmadan poşetlerce alışveriş yapmıştık. Belli ki etrafında market falan olmayan bir yere gidiyorduk. Ben neresi olabilir diye düşünürken. Yavuz arabayı sağa kırıp patika bir yola girdi. Baya ormanın içinde yol alıyorduk şimdi. Ben tam Yavuz'a dönüp soracaktım ki, arabayı küçük bir evin önünde durdurdu.

"İşte geldiik."

Gözlerimi açmış bakıyordum eve. Küçük, şirin, ahşap bir dağ eviydi. Çok güzeldi. Tıpkı hep sahip olmak istediğim, hayallerimdeki dağ evi. Yüzüme gülümseme yayılırken başımı Yavuz'a çevirdim. O da gülerek bakıyordu bana.

"Yavuz, burası çok güzel."

"Beğenmene sevindim. Sen bir de içeriyi gör" diyip göz kırptı.

Gülerek kemerimi çözüp kapıyı açtım. Yavuz hızla inip yanıma gelerek, arabadan inmeme yardım etti. Karnım burnumdaydı artık ve rahat hareket edemiyordum. Yavuz beni arabadan indirince gidip bagajdan valizlerimizi, alışveriş poşetlerini çıkardı. Ben derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım. Ohh mis gibi çam ormanı havası. Yavuz eve gidip kapıyı açarak, elindekileri içeri bıraktı. Ben hala dışarıdaki havanın tadını çıkarıyor, doğanın sesini dinliyordum. Etraf çam ağaçlarıyla doluydu. Kuşlar cıvıldıyordu. Uzaktan da bir su sesi geliyordu sanki. Dere falan vardı galiba. Sessiz, sakin, huzur dolu bir yerdi. Tam ihtiyacım olan şey. Ben bakışlarımı etrafta gezdirirken, Yavuz evden çıkıp hızla yanıma geldi.

Mavinin SiyahıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin