Bölüm 5
Nikolai
Sabah telefon üçüncü kez çalmaya başladığında sırf sussun diye açtım. "Ne var?"
"Tanrı aşkına Nik, kullanmayacaksan niye telefon taşırsın ki?" diye sinirli bir ses geldi karşıdan.
"Kapa çeneni, Boone." Yataktan kalkarken bacağım sızlayınca küfrederek inledim.
"Neyin var?" diye sordu karşıdan Boone.
"Bacağımı bir yere vurmuşum sanırım." dedim. Dün geceyle ilgili anılarım biraz bulanıktı ve başım ağrıyordu. Bacağımı bir kayaya çarptığımı hatırlıyordum hayal meyal ama nasıl olduğunu hatırlamıyordum. "Ne istiyorsun?" diye ekledim.
Telefon hâlâ kulağımdayken mutfağa giderek bir ağrı kesici içtim. Annem yine aç karnına ağrı kesici içtiğimi görse bir ton söylenerek baş ağrımı on katına çıkarırdı muhtemelen.
O sırada Boone televizyonda gördüğü bir şeyden bahsediyordu ama tam ayılamadığım için ve başım ağrıdan çatladığı için dikkatimi veremiyordum. "Gerçekten duymadın mı? Herkes bunu konuşuyor."
Sadece sonunu yakalayabildiğimde neyden bahsettiğini merak edip "Neyi?"diye sordum.
Boone ofladı ve lafını tekrar etmekten nefret ettiğiyle ilgili bir şeyler homurdandı. "Kayalıklarda bir grup evsiz serserinin cesetlerini bulmuşlar. Suratlarında ürpertici bir gülümseme ve huzur ifadesi varmış. Adli tıp ölüm sebebini bulamamış."
Birden kafamda ışık patlaması gibi bir an yaşadım ve her şeyi hatırladım; her şey sanki hızlandırılmış bir video gibi gözümün önünden geçiverdi. Hatırladıklarımla yutkundum. "Başka bir şey bulmuşlar mı?" diye sordum. Kayalardan biri bacağımı kestiğinde kayaya kanım bulaşmış olabilirdi. Bulaşmış ise dalgaların kanı çoktan temizlemiş olması için dua ettim.
Boone'nın sesinde şüphe vardı. "Neden endişeye kapıldın?" Kısa bir sessizlik yaşandığında Boone şaşırdığını ifade eden bir ses çıkararak ne olduğuna yakın bir tahminde bulundu. "Aman Tanrım! Dün gece oradaydın, değil mi? Yine onu görmeye gitmiştin ama o adamları gördün! Neler oldu?"
İsteksiz bir şekilde iç çektim. Ona anlatmalı mıydım? Bana inanır mıydı? Boone'ya güvenirdim ama içimde ona bir şey anlatmamamı söyleyen bir his vardı. Şimdilik bu hisse güvenmeye karar verdim. "Bir şey olmadı. Denize gül bırakmaya gitmiştim ve o adamların cesetlerini gördüm. Görünce de korkup kaçtım. Hepsi bu."
Boone hayal kırıklığına uğramış gibiydi. Yüzünü buruşturduğundan neredeyse emindim. "Denize gül mü bıraktın? Sırada ne var? Facebook hesabında kan ağlayan gül fotoğrafları mı paylaşacaksın?"
"Kırmızı gül özlemimi ve onun dudaklarını simgeliyordu!" diye çıkıştım kendimi savunurcasına.
Boone'nın gözlerini devirdiğini buradan bile görebiliyordum. "Var olmayan bir kızın dudaklarını, tabii. İki yıldır bir hayale aşıksın, artık pes etsen? Etrafındaki güzellikleri görsen?"
"Sen onu görmedin, bu yüzden senin için söylemesi kolay." Kafamdan hızlı bir şekilde hesap yapıp bu meseleyi değerlendirdim. "Aslına bakarsan görmemeni tercih ederim."
"Oo, bir de var olmayan bir kızı kıskanmak... Hem de benden!"
"Boone, senin yazdığın kızların isimlerini listelesem buradan Ay'a yol olur."
"Ne diyebilirim ki, Nik? En azından o kızlar gerçekti."
Gözlerimi devirip içimdeki hisse ihanet ettim. "Aurora da gerçek!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aurora'nın Şarkısı 1-Kutup Gecesi
FantasyAdrian suydu, Nikolai kara. Aurora ise suya çekilen ama karaya özlem duyan bir siren melezi. Savaş yaklaşırken tarihin ilk melezinin ne olduğu hakkında bir bilgisi ve ona yol gösterecek kimsesi yoktu. Ölümcül siren sesi, karadaki insanlar için bir t...