Bölümün bu kısmı tamamen Aurora'nın geçmişiyle ilgili, umarım aklınıza takılan tüm sorulara cevap olur. Eğer hala aklınızda soru işareti kalırsa lütfen yorum yoluyla sorun, cevaplamaktan mutlu olurum. Bu bölüm hakkındaki yorumlarınızı cidden ölesiye merak ediyorum! Sizi fazla tutmadan bölüme geçeyim, iyi okumalar ve sevgiler. *-*
Bölüm şarkısı: Lucy Rose - Shiver
45. Bölüm (2. Kısım)
Sadece kafamı sallamakla yetindim. Bir soru daha ve sonra her şeyi anlatacakmışım gibi hissediyordum. Tüm geçmişimi, çocukluğumu, annemle babamı...
"Bana geçmişini anlatmak ister misin?" diye nazik ve anlayışlı bir sesle sordu Nik. Anlatmam için beni teşvik ediyor gibiydi.
Ona kirpiklerimin arasından yan bir bakış attım. Anlatmak istediğimi fark ettim, bilmesinde bir sıkıntı yoktu. Ama yine de sordum: "Peki, sen geçmişimi duymaya hazır mısın?"
Nikolai kısa bir süre hiçbir şey demeden ve gözlerini bile kırpmadan gözlerime baktı ve sonra kendinden emin bir şekilde beni cevapladı. "Uzun zamandan beri."
Bu defa susan taraf bendim. Nereden başlayacağımı bilmiyordum, nasıl anlatacağımı bilmiyordum. Nikolai'ın nasıl tepki vereceğinden bilmiyordum. Ve korkuyordum. Kesinlikle, bariz bir şekilde korkuyordum. Anlattıklarımın benden korkmasına ya da bana sanki ben iğrenç bir yaratıkmışım gibi bakmasına neden olabileğinden korkuyordum.
Kelimeler kafamın içindeydi. Sanki bir girdaba yakalanmış gibi dönüp duruyorlardı. İlk önce hangi kelimenin girdaptan kurtulacağı belirsizdi. Daha da kötüsü, ben de o girdabın içindeydim sanki.
Başlamak için en masum görünen kelimeyi seçtim girdaptan ama kelimenin devamındakiler zehir saçtı etrafa. "Annem sanki olacakları daha önceden tahmin etmiş gibi bana hamile olduğunu anladığında sarayı ziyaret edip kardeşinden -yani dayımdan- eğer ona bir şey olursa çocuğunu kraliyet ailesine kabul etmesini rica etmiş, kardeşi de annemin bu son ricasını kabul etmiş." Derin bir nefes aldım, bir sonraki cümleye geçmeden önce. "Annem beni doğururken ölmüş."
Soluğunu verirken Nik'in ağzı açık kaldı. "Nasıl?" diyebildi sadece.
Hüzünlü ve yaşlı gözlerime rağmen tebessüm ettim hafifçe. "Bunu beklemiyor muydun?" Cevap vermesini beklemeden devam ettim konuşmaya, sanki şimdi devam etmezsem bir daha hiç bunları konuşamayacak gibiydim. "Annemi hiç tanımadım. Onu hep başkalarından dinledim." Dudağımı ısırıp kafamı iki yana salladım. "Annem beni hastanede doğurmak istememiş, evde tek başına doğurmak istemiş. Hastanedeki testlerde benim siren olduğum ortaya çıkar diye korkmuş ve bu yüzden beni evde doğurmuş. Ona yardım eden tek kişi de babammış. Doğumda çok fazla kan kaybetmiş ama yine de direnmiş. Babam beni yıkayıp havlulara sarmış ve beni anneme verecekken annemin gözlerinin kapandığını fark etmiş. Nefes almıyormuş ve kalbi de atmıyormuş." Yanağımdan bir damla yaş süzüldü, sesim boğuklaştı. "Bunları babamın günlüğünde okudum, küçük bir kıza bunları bu şekilde anlatmak istememişti belli ki." Yerine yenilerinin akacağını bildiğim halde gözyaşlarımı sildim. "Ben daha doğarken bile ölüm getirmişim, Nik."
"Bu senin suçun değil ki. Kimsenin suçu değil. Bazı şeyler engellenemez." Nik kolumu tutarak beni teselli etmeye çalıştı ama başarılı olamıyordu.
"Elbette, değil. Ben de sürekli bunu kendime söylüyorum ama yine de kötü hissetmeme engel olamıyorum. Belki de doğumda ölen ben olmalıydım."
Nik yüzümü avuçlarına aldı ve başparmaklarıyla gözyaşlarımı sildi. Yine gözlerimin ta içine bakarak konuştu. "İnan bana, annen öleceğini bilse bile her şeyi riske atar ve yine seni bu dünyaya getirirdi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aurora'nın Şarkısı 1-Kutup Gecesi
FantasiaAdrian suydu, Nikolai kara. Aurora ise suya çekilen ama karaya özlem duyan bir siren melezi. Savaş yaklaşırken tarihin ilk melezinin ne olduğu hakkında bir bilgisi ve ona yol gösterecek kimsesi yoktu. Ölümcül siren sesi, karadaki insanlar için bir t...