18. Bölüm

13.9K 1K 72
                                    

Multimedya: 1 adet ifadesi çözülemeyen Blade :D

Bölüm 18

Aurora


Yeni yıla nasıl girerseniz tüm yılınızın öyle geçeceğine inanmazdım, hâlâ da inanmıyordum. Ama bu öpücüğün bir şeyleri değiştirdiğine inanıyordum. Tam olarak neydi, bilmiyordum ama Adrian'la aramda değişen bir şeyler vardı sanki. Bu ne zaman ortaya çıkmıştı, emin değildim. Belki Nikolai'ı kurtarmamla ortaya çıkmıştı, belki daha önce, belki de şimdi ama kesinlikle bir şey vardı. Çözemediğim bir şey.

Nikolai. Her ne kadar Nikolai düşüncesi aklımdan çıkmasa da Adrian'a karşı koymam imkansızdı. Adrian ömrümün tam on yılının merkezinde duruyordu ve şimdi o merkeze yeni birini koymaya hazır değildim. Nikolai, beni Adrian kadar iyi tanıyabilir miydi? Onun kadar iyi anlayabilir miydi? Elbette zamanla bunlar olabilirdi; ama dediğim gibi, ancak zamanla... Ben suda yaşayan biriydim, sudayken her şey daha yoğundu, olayların hızlı gelişmesini düşünemiyordum bile. Bence özelikle konu duygular olduğunda insan acele etmemeliydi. Çünkü ne aşk ne de sevgi bu kadar basit bir şeydi ve aşk aceleye getirilmemeliydi.

Adrian dudaklarını benden çektiğinde bile gözlerim kapalı ve dudaklarım hâlâ aralıktı. Adrian hiçbir zaman yetmezdi ve yetinmezdi ama yine de fazla ileriye gitmeden durmasını bilirdi.

Gözlerimi açtığımda Adrian gitmişti, onu salondan çıkarken gördüğümde yutkundum ve yavaşça dudaklarımı kapattım. Bu da neydi şimdi? Adrian ne yapıyordu?

Kafamı çevirmemle bir çift mavi gözle karşılaştım: Blade. Gözlerindeki ifadeyi anlayamıyordum. Sinirli miydi, düşünceli miydi, hayal kırıklığına mı uğramıştı, şaşırmış mıydı yoksa sadece boş muydu?

Etrafıma bakındım ve bana bakanın sadece Blade olmadığını gördüm. Saray, Adrian'la olan adı konulmamış ilişkimi biliyordu ve bize alışıktı ama saray dışındakiler bize o kadar da alışık değildi.

Ne yapacağımı bilemedim. Beni bu halde yalnız bıraktığı için Adrian'a kızgındım. Ağzımı açıp bir şeyleri açıklamaya çalışacakken kolumda bir el hissettim.

"Benimle gelin." dedi Elisa.

Ağzımı kapatıp Elisa'nın beni salonun dışına yönlendirmesine izin verdim. Salondan çıkınca rahat bir nefes alıp "Beni düşürdüğü durumu görüyor musun?" diye söylendim sinirle. "Beni tüm salonun ortasında öptü ve ben daha kendime gelemeden çekip gitti."

Elisa içini çekip gülümsedi. "Pek de şikayetçi gibi durmuyordunuz. Yani öpüşürken."

"Konu bu değil." dedim kaşlarımı çatarak.

"Üzgünüm." dedi gülmesine engel olmaya çalışarak. "İyi misiniz?"

"Hayır." dedim net bir şekilde. "Her şey üst üste geliyor, Elisa. Tam her şey yoluna girdi derken bir şeyler çıkıp duruyor. Nikolai, Blade, Kiandra, cinayetler..."

"Cinayetler mi?!" diye bağırarak sözümü kesti Elisa.

"Elisa, bunu sana söylememem gerekiyordu ama biliyorsun ki senden bir şey saklayamam. Bu aramızda kalsın, tamam mı?" Başını sallayarak onayladığında devam ederek açıkladım: "Norveç'te insanları öldürüp yiyen bir siren var ve nereden olduğu belli değil."

Elisa sakin kalmaya çalışarak sordu: "Saray ne yapacak?"

"Ben de bilmiyorum." dedim. "Kral, Fener'den dönmedi henüz."

Konuşmanın ardından odama doğru giderken Elisa beni durdurdu. "Aurora?"

"Evet?" dedim.

"Bunun için kendinizi suçlamayın. Kendinizi suçladığınızı görebiliyorum ama boşuna kendinizi yıpratıyorsunuz. Siz birini kurtarmak için bir bedel ödediniz, böyle bir şey böyle bir kötülüğün başlangıcı olamaz."

Aurora'nın Şarkısı 1-Kutup GecesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin