Bölüm 28
Adrian
Aurora'ya 'ışığım' derken son derece ciddiydim. Mecazi anlamda kullanmamıştım o kelimeyi. Ya da sırf romantik olmak için sarf edilmiş bir kelime değildi o. Aurora, gerçekten de benim ışığımdı ve o gittiğinden beri karanlığa gömülmüş gibiydim. İlk defa bu kadar uzun süre uzak kalmıştık birbirimizden. Ona olan sevgimin bu kadar güçlü olduğunu o yanımdayken anlayamamıştım.
Aurora tamamen giderse ne yapacaktım? Bir başkasının eşi olduğunda ne yapacaktım?
Fener'in kapısından içeri girdiğimde babamın, muhafızlarıyla televizyon ekranına baktığını gördüm. Kapının sesiyle omzunun üzerinden bana baktı ve başıyla selam verdi. Selamına aynı şekilde karşılık verip ekrana göz attım.
Katil Avustralya'ya ulaşmıştı, buradan sonra nereye gideceği meçhuldü. Hiçbir yerde tek bir ipucu bile bulamamıştık. Bağımsızlar, katilin kendilerinden olmadığını iddia ediyordu ama onlara inanmak çok zordu. Çünkü bir bütün halinde yaşamadıklarından toplam kaç Bağımsız olduğunu bile bilmiyorduk. Gruplar halinde yaşıyorlardı ve göçebeydiler. Bağımsızların daha birbirlerinden dahî haberleri yoktu.
"Aurora'dan haber var mı?" diye sordum babama. "Ne zaman geliyormuş?"
"Kral Robert, Aurora'nın ortalık sakinleşene kadar orada kalmak istediğini söyledi." diye cevapladı Kral Jørgen.
Kaşlarımı çattım. "Aurora niye bunu istesin ki? Telefonda görüştüğümüzde burayı özlediğini söylemişti." Beni özlediğini.
"Bunu bilemem, oğlum. Belki de Krystof'la biraz daha vakit geçirmek istemiştir. İlk kez kendisi gibi biriyle tanışıyor sonuçta."
"Hala mantıklı bir neden göremiyorum." dedim kafamı iki yana sallayarak. "Dönmek istiyordu."
Babam derin bir nefes alıp bana döndü. Ellerini omuzlarıma koydu. "Onu aklından çıkart artık, Adrian. Aurora, artık bir başkasının sözlüsü. Kiandra'ya alışmaya çalış."
"Bu mümkün değil, baba."
"Tekrar aşık olmak mümkündür." dedi babam ama ezberden konuştuğu öyle belliydi ki.
"Sen annemi unutabildin mi?" diye sordum. "Ondan sonra başka birine aşık olabildin mi?"
Kral Jørgen'in yüzünden bir hüzün dalgası geçti. Elleri omuzlarımdan kayıp iki yanına düştü. Onu hiç beklemediği bir anda en hassas yerinden vurmuştum. Gözleri şimdiden çok dalgın bakıyordu. Sessizce yanımdan geçip gitti. Ona bunu hatırlatmayı istemezdim ama benden daha kendinin bile başaramadığı bir şeyi istemesi yanlıştı. Hoş, o başarmış olsaydı bile bana göre yanlıştı. Aurora'yı aklımdan çıkarmamın hiçbir yolu yoktu. Kiandra'ya aşık olmamın hiçbir yolu yoktu.
Kjell ikide bir arkadasına bakarak içeri girdi. Gelirken gördüğü bir şeye ya da birine takılmış olamıydı. En sonunda kapı kapandığında bana dönüp "Kral'ın nesi var?" diye sordu.
"Camilla." dedim iç çekerek. Bu tek kelime her şeyi özetliyordu.
Kjell kafasını sallayıp bir bilgisayarın başına geçti. "Peki, Aurora?"
"Ortalık yatışana kadar orada kalmak istiyormuş." diye homurdandım.
"Pek inanmamış gibisin?"
Bir başka bilgisayarın başına geçtiğimde ekranın üzerinden Kjell'e baktım. "Aurora'yı tanıyorum."
"Evet ama en başta oraya gitmeyi isteyen de kendisiydi. Krystof tüm dengeleri bozdu, Aurora yıllardır bir başka melezle tanışmanın ümidini taşıyordu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aurora'nın Şarkısı 1-Kutup Gecesi
FantasiAdrian suydu, Nikolai kara. Aurora ise suya çekilen ama karaya özlem duyan bir siren melezi. Savaş yaklaşırken tarihin ilk melezinin ne olduğu hakkında bir bilgisi ve ona yol gösterecek kimsesi yoktu. Ölümcül siren sesi, karadaki insanlar için bir t...