27. Bölüm

10.7K 818 90
                                    

Multimedya: Aurora


Bölüm 27

Aurora


Tam bir hafta. Australis'e gelmemin üzerinden tam bir hafta geçti. Adrian'ı aramak için karaya çıkıp Nikolai'la karşılaştığımdan beri bir kez daha karaya çıkma fırsatı bulamadım. Sarayda sürekli beni meşgul edecek bir şeyler çıkartıyorlardı. Kraliyet eğitmeni Bayan Athena -ailesi bu ismi çok aramış olmalı- bana her gün saatlerce Australis hakkında dersler veriyordu. Australis'in yönetim sistemi neydi? Australis tarihinde neler yaşanmıştı? Australis'in önemli aydınları kimlerdi? Kraliyet ailesinin soyağacında kimler yer alırdı? Kraliyet ailesinin görevleri nelerdi? Bir Australis davetinde nasıl davranılırdı? Kraliçe Nikita tüm bu derslerin gerekli olduğunu söylüyordu ama bazen sırf benim için yoktan ders konuları var ettikleri konusunda bir paranoyaya kapılıyordum. Australis'e ziyaret için ve Krystof'la tanışmak için gelmiştim ama onlar beni eğitime almışlardı. Bu tür bir hızlandırılmış Australis eğitimi için erken değil miydi? Evlilik için daha zamanımız yok muydu? Bu aceleyi anlayamıyordum ve gün geçtikçe sarayın duvarları arasında daha da boğulduğumu hissediyordum. Tekrar yüzeye çıkıp Adrian'ı arayamamıştım, Nikolai'ı görememiştim. Sarayın duvarları dışındaki hayatla bağlantım tamamen kesilmişti. Bazen burada hapismişim gibi hissediyordum ama kimse hapis olduğuma dair bir sinyal vermemişti. Ne kapımda bekleyen bir nöbetçi vardı, ne beni izleyen bir koruma. Kimse bana yüzeye çıkma yasağı koymamıştı, kimse buradan gidemeyeceğimi söylememişti. Sadece bana o kadar çok uğraş çıkartıyorlardı ki adımımı saraydan dışarı atmaya vaktim olmuyordu.

Adrian da Nikolai da benden haber alamadıkları için delirmiş olmalıydılar. Onları merakta bırakmak istemezdim ama şu an için elimden bir şey gelmiyordu. Yakında buradan gideceğimi umuyordum. Sonuçta bir haftalık ziyaret sürem dolmuştu, beni burada daha ne kadar tutabilirlerdi ki?

O kadar dalmıştım ki düşüncelerime, Bayan Athena'nın içeri girdiğini bile fark etmemiştim.

"Prenses Aurora, iyi misiniz?" diye sordu beni düşüncelerimden kopararak.

Ona bakıp gözlerimi bir rüyadan uyanıyormuşum gibi kırpıştırdım. İyi miydim? Fiziksel olarak iyi olduğum kesindi ama ruhen ve zihnen paramparça hissediyordum. İçimdeki özlem gün geçtikçe büyüyordu ve aklım tamamen Adrian'la, Nikolai'la, Elisa'yla, Borealis Krallağı'yla doluydu. Onları özlüyordum. Onlardan sadace bir hafta uzak kalmanın yüreğimde bu kadar derin izler bırakabileceğini tahmin edemezdim.

"Bugün ders işlemesek olmaz mı?" diye sordum, kısmen açık ve bezgin gözlerimi ona dikerek. Gönülsüz olduğum her halimden belliydi.

"Australis'in gelini olacaksınız, Prenses. Bu eğitim size gerekli. Kraliçe, gelininin kendi ailesine yakışan bir birey olması için çabalıyor. Bir Kuzeylinin Prens Blade'e yakışır bir gelin olabilmesi için uzun bir yol katetmesi gerekir. Bu Kuzeyli, bir prenses olsa bile."

Duyduğum sözlerden sonra öfkeyle kaşlarımı çatarak ona döndüm. Gözlerimdeki bezgin ifadeden eser kalmamıştı artık. "Sözlerinize dikkat edin, Bayan Athena. Karşınızda bir prenses var, rütbenizi unutmayın. Hiçbir şekilde beni ve halkımı aşağılayamazsınız."

Bayan Athena beni küçümser gibi baştan aşağı süzdü. "Devrik kraliçenin kızısınız prenses, gerçek bir prenses bile sayılmazsınız. Ayrıca safkan bile değilsiniz."

Olaya annemi karıştırmış olması ve melez olmamın bir kez daha yüzüme vurulmasıyla sinirden tepem attı. Birden, daha kendim bile ne yaptığımı algılayamadan Bayan Athena'ya tokat attım. Elimin hızlı bir şekilde Bayan Athena'nın suratına indiğini gördüm ve kendim bile bu yaptığıma şaşırdım.

Aurora'nın Şarkısı 1-Kutup GecesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin