3. Bölüm

23.5K 1.7K 138
                                    

Bölüm 3

Aurora 

Odaya girdiğimde Elisa'nın endişeli bir şekilde beni beklediğini gördüm. Yüzümdeki ifadeyi görünce endişesi zayıfladı. "Prens Adrian'dan azar yemiş birine göre iyi görünüyorsunuz."

Sırıttım. "Adrian beni seviyor, beni ne kadar üzebilir ki?"

Gözlerini devirdi. "Erkeklerin sevgisine bu kadar güvenmeyin. Hiç düşünmediğiniz bir anda sizi oldukça üzebilirler. Prens'i fazla zorlamamalısınız."

Bir süre durup dediğini düşündüm ve Elisa'nın gözlerinin içine baktım. Biri canını yakmıştı. Elisa, Adrian'ın diğer erkekler gibi olmadığını bilirdi. "Sorun Kjell mi? O mu üzdü seni yine?" diye sordum.

Elisa gözlerini kaçırdı, her zaman onun ruh halini anlamamdan nefret ederdi. "Kjell'in canı cehenneme."

"Ah, demek sorun gerçekten de Kjell'miş. Bu sefer ne yaptı?"

"Mari'yle yattı."

Ağzım açık kaldı. Kjell, Adrian'ın emrindeki adamlardan biriydi, hatta onun sağ koluydu ve çapkınlığı sarayda nam salmıştı. Elisa'yı kendine aşık etmek için aylarca uğraşmış, onu elde edince de bir sürü saçmalıklar yapmaya başlamıştı. Ama hiç, biriyle yatacak boyuta getirmemişti. "Onu kovdurmamı ister misin? Çünkü bunu yapabilirim." dedim yarı sinirli, yarı ciddiyetsiz bir şekilde.

"Hey, bu benim sorunum." dedi kaşlarını çatarak. Elisa kayırılmaktan hoşlanmazdı. Diğerlerinin onun hakkında dedikodu yapmalarını istemiyordu. Sarayda hakkıyla çalışıp hayatını kazanmak istiyordu ve ben de bunu takdir ediyordum. "Pekala, sizden konuşalım. Ne kadar cezalısınız?"

"Sanırım sonsuza dek."

"Nasıl yani?"

"Adrian ikinci kez ve sonsuza dek karaya çıkmamı yasakladı. Ben de ona karaya çıkmaya ihtiyacım olduğunu söyledim. Çıkmazsam ölecek değilim ama insani bir ihtiyaç hissi duyuyorum işte. Biliyorsun. O da bana sadece buzullara çıkma izni verdi. Onun eşliğinde."

"Size ben de eşlik edebilirdim?" dedi Elisa şüpheli bir ses tonuyla.

"Tabii ki ederdin, eğer sen uyuduğumu söylediğin zamanda ben karada bir insanı kurtarmak için birkaç insanı öldürürken yakalanmasaydım."

"Ne yaptınız?!" Elisa'nın bağırmasının tüm sarayda yankılandığına emindim.

"Yaptığım şeyle gurur duymuyorum, Elisa. Ama çocuğun -ya da adamın- yardımıma ihtiyacı vardı. Onu öldüreceklerdi, anlıyor musun? Öldüreceklerdi. Ben sadece onu kurtarmak istedim. İyi birine benziyordu, dürüsttü ve daha gençti. Onu öldürmek isteyenler ise kötüydü, bunu gözle görmek mümkündü. Gerçekten. Kimseyi öldürmek istemezdim, Elisa. Ama göz göre göre de onun ölmesine izin veremezdim." Gözümden bir damla yaş düşüp denizin sularına karıştı. Suların altındayken ağladığınızı kimse fark etmez sanırdınız ama gözler yalan söylemezdi; ağladığınızda kızaran gözler ağladığınızı her zaman ele verirdi.

Elisa yanıma oturup bana hafifçe sarıldı. "Sizi yargılamıyorum. Bu beni kötü arkadaş yapardı, değil mi? Siz sadece yapmanız gerekeni yapmışsınız, Aurora. Kalbinizi dinlemişsiniz, bunda yanlış bir şey yok. Prens sizi bunun için mi azarladı?"

Kafamı iki yana sallayıp gülümsemeye çalıştım. "Biliyor musun, bana hem adımla hitap edip hem de 'siz' demen çok saçma."

Omuz silkti. "Alışkanlık."

Derin bir nefes aldım. "Adrian beni birçok şey için azarladı. Yasaklarını çiğnediğim için, insanlara göründüğüm için, onları öldürdüğüm için, kurtardığım çocuğun elini tuttuğum için." Durup Elisa'nın dediklerimi sindirmesini bekledim.

Kaşları hayretle kalktı. "Lütfen yine bağırma." diye söylendim, bir yandan da bağırmasına hazırlanıp yüzümü buruşturmuştum.

"Prens sinirden kudurmuş olmalı. Onun ne kadar kıskanç olduğunu biliyorsunuz." Şükür ki bağırmamıştı.

"Bunu bilmeyen mi var?" dedim gözlerimi devirerek. Prens Adrian gerçekten çok kıskanç olabiliyordu; sanki biri ona rakip olmaya cesaret edebilirmiş gibi.

"Peki, konuştunuz mu? İnsanla?" Merakla gözleri açıldı. Elisa hiç karaya çıkmamıştı ve tehlikeli olsa da insanların dünyasını merak ediyordu.

Kafamı salladım. "Adı Nikolai, ona Nik dememi istedi. Arkadaşları ona öyle dermiş. Ve inanmazsın, o iki yıl önce ilk karaya çıkma yasağımı almamın sebebi. İki yıl önce beni gören oymuş. Bunca zamandır benim bir hayal olduğumu düşünüyormuş."

"Bunca zamandır sizi mi düşünmüş? Sizi sadece bir an gördü ve bunu unutamamış, öyle mi?" Elisa'nın suratına sinsice bir gülümseme yerleşti.

"Ben öyle bir şey demedim." Yüzümü buruşturdum tekrar.

"Sadece satır aralarını okudum." dedi masum bir gülüşle. "Ee, yakışıklı mıydı?"

"Elisa sana birkaç insan öldürdüğümü, yasak almama sebep olan insanın beni ikinci kez gördüğünü, hatta beni o insanları öldürürken gördüğünü söylüyorum ve sen bana onun yakışıklı olup olmadığını mı soruyorsun?" dedim bıkkın bir ifadeydi.

Gözlerini kırpıştırdı. "Evet. Aynen öyle yapıyorum. Şimdi söyleyin, yakışıklı mıydı?"

Derin bir nefes alıp gözlerimi devirdim. "Evet."

"Belki sonunda biri Prens'e rakip olabilir." dedi sevinçle.

"Az önce Adrian'ı zorlamamamı söylemiyor muydun? Ne değişken bir ruh hali içerisindesin böyle. O Kjell'i görürsem geberteceğim. Nikolai'ın kimseye rakip olacağı falan yok. Onu bir daha görmeyeceğim."

"Neden? İnsanların dünyasını merak etmiyor musunuz? Karşınıza size zarar vermek istemeyen biri çıkmışken onu tanımak istemiyor musunuz?"

Hüzünle kafamı iki yana salladım. "Yapamam, Elisa. Beni insanları öldürürken gördü. Şimdiye kadar benim hayal olduğumu düşünüyordu ama ne olduğumu bilmiyordu. Araştıracaktır, ne olduğumu öğrenmesi uzun sürmez. Ve öğrendiğinde değişebilir, diğerleri gibi bizi öldürmeye çalışabilir. Sırf onu tanımak istiyorum diye tüm krallığı tehlikeye atamam. İnsanlar bizim mit olduğumuzu düşünüyorlar ve öyle düşünmeye devam etmelerini istiyorum. Bu yeni nesil insanlarla savaşa girersek kazanamayabiliriz."

"Bir insan tüm krallığı tehlikeye sokabilir mi?"

Omzumu silktim. "Daha önce biri sokmuştu. Savaşın kıyısına gelmiştik. Yani tarih böyle diyor."

"Öyleyse bu hikaye burada bitiyor mu? Onu bir daha görmeyecek misiniz?"

"Sanırım bunu kadere bırakacağım. Kader bizi iki kez karşılaştırdı, bizim için planları varsa bizi üçüncü kez de karşılaştırabilir."

Aurora'nın Şarkısı 1-Kutup GecesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin