50. Bölüm

6.7K 616 69
                                    

Planıma göre bir sonraki bölüm final olacaktı ama sanırım fazladan bir bölüm daha olacak O.o Ne bitmez kurguymuş arkadaş :P Neyse, umarım bölümü seversiniz *-* Yorumlarınızı merakla bekliyorum, iyi okumalar ^-^


Bölüm şarkısı: Lindsey Stirling - Beyond The Veil (Klibi de izleyin bence *-*)


Bölüm 50

Aurora



Dünkü uyarımın sonuçları kendini sonuna kadar belli ediyordu. Bazıları savaşmayı bırakmış, bazıları taraf değiştirmişti fakat Borealis'ten kimse karşı tarafa geçmemişti. Kafamı çevirip sağımdaki Adrian'a baktım. Adrian şaşırmış gibi görünmüyordu, bana benimle gurur duyuyormuş gibi bakıyordu. Bakışlarından aldığım destekle kendime daha çok güvenerek karşı cepheye döndüm.

Arkamda oldukça büyük bir ordu vardı ve hepsi de güvenilir adamlardı ama şu an o ordunun başında ben vardım, lider bendim, komuta bendeydi ve onlar da bana güveniyordu. İki ordunun arasında duran siren tarihinin ilk melezi olan on yedi yaşındaki kıza güveniyorlardı, güvenmek istiyorlardı.

Karşımdaki ordu, önderlik ettiğim orduya göre daha küçüktü, karşımdaki ordudan ayrılanlar ve taraf değiştirenler olmuştu. Düşman askerlerinin yüzünde bin bir çeşit duygu vardı, korkan da vardı, kendine güvenen de, nefrete bürünmüş olan da, psikopatça sırıtan da. Ve onların başında ise liderlik eden üç adam vardı; ordu komutanı, Prens Blade ve Krystof.

Krystof'un burada olmasına şaşırmamıştım, savaşa katılıp bir şarkıyla herkesi kontrol edebildiğimi duyduğumda muhtemelen gelip görmek istemişti. Onun bakışlarını üzerimde hissediyordum ama tam olarak ne düşündüğünü veya ne hissettiğini anlayamıyordum. Krystof, şu an Blade'in çoğunlukla olduğu ifadesiz haline bürünmüştü.

Blade ise şu an eskisi gibi ifadesiz bir surat takınmamıştı. Blade artık ne hissettiğini gayet iyi belli ediyordu. Savaşın ardından Adrian'la saraya döndüğümde uzun bir konuşma yapmıştık. Ben, Adrian, Elisa, Kjell, Haakon, Sunshine ve Joel; hepimiz Adrian'ın çalışma odasında toplanıp durum değerlendirmesi yapmıştık. Öğrendiğime göre Sunshine, Kral Robert'ı öldürmüştü, Blade de bunun intikamını dayımı öldürerek almıştı. Kral Robert'ın ölümüyle yaşama amacını da kaybeden Kraliçe Nikita ise birkaç gün önce intihar etmişti, kesin tarihini bilmiyorduk çünkü Australis bunu bizden saklamıştı, bize bu haberi getiren Australis'ten kaçıp Borealis'e sığınan bir saray hizmetçisiydi.

Her şey eskisi kadar karmaşık ve gizemli değildi, artık her şey berrak ve netti. Daha da net olan bu savaşın sonucuydu. Elimi sağımdaki boşluğa doğru uzatıp Adrian'ın elini aradım, Adrian elime uzanıp elimi tuttu ve hafifçe sıkıp bana güven vermeye çalıştı. Derin bir nefes aldığımda göğsümdeki ağırlık da kalktı ve kendime güvenim sağlamlaştı.

Adrian'a verilmiş bir sözüm vardı; bu, adil bir savaş olacaktı, o yüzden gerekmedikçe müzik çalmayacak ya da şarkı söylemeyecektim. Sırtımda bağlı olan kılıcımı kabzasından çekip çıkardım boştaki elimle ve havaya kaldırdım, birkaç saniye bekledikten sonra kolumu biraz eğerek kılıcın ucunun ileri doğru bakmasını sağladım. Bu, hücum işaretiydi ve benim bu işareti vermemle birlikte arkamda sıralanmış onca asker naralar atarak rüzgar gibi iki yanımdan geçmeye başladı.

Adrian elimi tekrar sıktığında hafifçe ona doğru döndüm. "Hazır mısın?" diye sordu ciddi bir surat ifadesiyle.

"Fazlasıyla." dedim, kendimden emin bir sesle. Ben de Adrian'ın elini hafifçe sıkıp sonra bıraktım ve kılıcımı sol elimden sağ elime geçirdim. Kılıcı sağ kolumla daha iyi kullanıyordum. Adrian ve ben bir kez daha birbirimize bakmadan yanımızdan akan askerlerin arasına karıştık.

Aurora'nın Şarkısı 1-Kutup GecesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin