Bölüm 10
Elisa
Aurora'nın hayatına bir insanın girmesinin bazı şeyleri değiştireceğini biliyordum ama kötü etkileyeceğini bilemezdim.
Aurora ve Prens Adrian'ın sabahki tartışması tüm sarayın dilindeydi, Australis ise kapıdaydı. Bazen bir prenses değil de, sadece bir hizmetkâr olduğum için şükrediyordum doğrusu. Aurora'nın omuzlarındaki yükü, onun yaşadıklarını kaldıramazdım ben muhtemelen.
Kjell, beni Mari ile yatmasının bir hata olduğuna ve bir daha böyle bir şey yaşanmayacağına ikna etmeye çalışıyordu, bense her defasında ona cehenneme gitmesini söylüyordum. Şu anki en büyük derdim buydu.
Ama ya Prenses? Bunu düşünmeden edemiyordum. Aurora güçlü bir kızdı şüphesiz. Ailesiyle yaşadıkları, Adrian'la yaşadıkları, Nikolai'ı kurtarmak için yaptıkları, Australis'in sürpriz ziyareti ve bu ziyaretin olası amacı... Aurora bu kadar şeye rağmen gülebiliyordu, mutlu olabiliyordu ve hayatına devam edebiliyordu. Ama bazen onun gözlerindeki vicdan azabını görebiliyordum. Hayatta kalanın suçluluk duygusu diyebilirdik buna belki de. Benim annem, benim gibi bir hizmetkârdı, babamsa sıradan bir askerdi. Onların nerede olduğunu biliyordum ve ne zaman istesem gidip onları görebiliyordum.
Aurora benim en iyi arkadaşım, hatta kabul etmek gerekirse tek arkadaşımdı. O saraya geldiğinde ikimiz de yedi yaşındaydık. Sarayda bizim yaşıtımız olan başka kimse yoktu o sıralar. Annem kraliyet ailesinin herhangi bir üyesinden bir hizmetkâra arkadaş olmayacağını söylerdi her zaman ama Aurora farklıydı. Ayrıca biz, ben hizmetkâr olmadan önce arkadaş olmuştuk. Annem Aurora'yla görüşmemi yasakladıktan bir süre sonra Aurora'nın bölümüne ona ayak uydurabilecek genç bir hizmetkâr atanacağını duyduğumda tekrar arkadaşıma kavuşabilmek için bu işe başvurmuş ve kabul edilmiştim. Zamanla Aurora beni başhizmetkârı konumuna getirmişti. Ama onun için bir hizmetkârdan fazlası olduğumu biliyordum. Zira Aurora'nın da benden başka arkadaşı yoktu halihazırda. Annem bizim kraliyet ailesi için birer piyondan başka bir şey olmadığımızı söylerdi ama ben Aurora için durumun böyle olmadığını biliyordum. O sorumluluk sahibi bir kızdı. Gerekirse onun da benim için fedakârlık yapabileceğini biliyordum.
Aurora ne zaman saraydan ayrılsa bana nereye gideceğini ve ne zaman döneceğini mutlaka bildirirdi. Aslında ona biraz da olsa özendiğimi itiraf etmeliydim. Karayı öyle merak ediyordum ki onun kadar cesur davranıp onunla gidebilmeyi isterdim. Ama düşünüyorum da sanırım kara bize sadece felaket getiriyordu. Biz sulara aittik, öyleyse sularda kalmalıydık. Bugün Aurora bir ilke imza atmış ve saraydan ayrılırken bana nereye gideceğini söylememişti. Kimseye bir şey söylememişti gerçi. Şimdi merak ediyordum da, acaba bu insan yüzünden bizim arkadaşlığımız da mı darbe almıştı?
Öte yandan Aurora için gerçekten korkuyordum. Eğer Australis gelmeden önce saraya dönmezse annesi gibi ihanetle suçlanabilir ve ûnvanı alınabilirdi. Hepsinden öte karadayken Aurora'nın başına bir şey gelebilirdi, özellikle sahilden uzaklaşıp şehre girmişse. Tam da kayalıklardaki çözülemeyen cinayetlerin üzerine şehre gitmesi iyi bir fikir sayılmazdı. İnsanlar arasında dikkat çekeceğinden emindim ama kimsenin onun bir siren olduğunu fark etmemesini umdum.
Prens Adrian delirmiş durumdaydı. Neye daha çok sinirlendiğinden emin değildim; Australis'in muhtemel amacına mı, Aurora'yla olan tartışmasına mı yoksa Aurora'nın saraydan kaçmasına mı? Sanırım hepsine birden sinirliydi. Onu daha önce böyle gördüğümü hatırlamıyordum. Prens etrafındakilere emirler yağdırıyor, tüm krallığı tekrar tekrar arattırıyor, Svalbard ve Hammerfest sahillerini kontrol etmeleri için adamlarını gönderiyordu. Prens'in gözlerinde umutsuzluk görüyordum. Belli ki o da Aurora için korkuyordu. Her ne kadar içinde bulunmadığım aşk üçgenlerinden hoşlansam ve Aurora'yı Nikolai'la görüşmesi için kışkırtmış olsam da Prens Adrian'ın, Aurora'yı ölesiye sevdiğinin farkındaydım. Onun için canını verirdi. Yine de Aurora'yı tanımasına ve bu düşüncelerinin onu kıracağını bilmesine rağmen neden sabah o konuyu açtığını anlayamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aurora'nın Şarkısı 1-Kutup Gecesi
FantasíaAdrian suydu, Nikolai kara. Aurora ise suya çekilen ama karaya özlem duyan bir siren melezi. Savaş yaklaşırken tarihin ilk melezinin ne olduğu hakkında bir bilgisi ve ona yol gösterecek kimsesi yoktu. Ölümcül siren sesi, karadaki insanlar için bir t...