9. Bölüm

15.2K 1.3K 103
                                    

Bölüm 9

Aurora

Nikolai, Nina ve Boone ile normal şeylerden –benim için normal olan şeylerden- bahsetmek bana iyi gelmişti. Kafamı dağıtmış ve beni Adrian ile yaptığım tartışmadan, Australis'in ziyaretinden ve olası evliliğimden uzaklaştırmıştı. Bu gerçekten de ihtiyacım olan şeydi.

Nefes alabiliyordum. Kafamdaki karmaşa neredeyse dinecekti. O an başka hiçbir şeyi dert etmiyordum. Sadece anı yaşıyordum. Bizi ifşa edebileceklerini umursamadan üç insana bizi anlatıyordum. Onları yeterince tanımıyordum ama nedense onlara güvenebileceğimi hissediyordum.

Boone yerinden kalkıp "Lina, biraz gelir misin? Sana ihtiyacım var." dedi.

Boone ve Nikolai bakıştılar ve Boone, Nikolai'a göz kırptı. Aralarında sessiz bir anlaşma geçtiğinin farkındaydım. Nina gözlerini devirdi ve sessizce bir şeyler homurdandı ama yine de yerinden kalkıp Boone'yla birlikte odadan çıktı.

Nikolai'la yalnız kaldığımızda ne yapacağımı bilemedim. Özellikle de Nikolai bu kadar yakınımdayken.

Rahatsız edici kısa bir sessizliğin ardından sonunda sessizliği bozan Nikolai oldu. "Pekala, arkadaş olamayıza ne oldu? Farklıyıza? Bir kabus olduğunu söyleyip duruyordun ama sen benim için bir rüya kadar güzelsin ve şimdi kendi laflarına rağmen buradasın."

Yutkundum. "Nikolai, ben-" Nikolai işaret parmağını dudaklarıma dayayarak beni susturunca tekrar yutkundum ve garip davranışı karşısında ne yapacağımı bilemeyerek öylece kaldım.

"Bana 'Nik' demeni istemiştim."

Parmağını hâlâ çekmemiş olsa da bunu umursamadan gülümseyip "İsimlerinizi kısaltmaya bayılıyorsunuz, değil mi?" diye sordum.

Bu sefer yutkunan o oldu ve sanki ateşe dokunmuş gibi parmağını çekti hızlıca. "Sanırım sen konuşmadan önce parmağımı çekmeliydim. Bu çok... Her neyse. Kız kardeşim kısaltmalar konusunda daha takıntılıdır, inan bana."

Tekrar gülmeme engel olamadım.

"Gülümsemene bayılıyorum."

"Tüm gün bana iltifat mı edeceksin?"

Tek kaşını kaldırıp yüzümü inceledi ve dudaklarımda durdu. "Başka şeyler de yapabilirim."

Yerimden kalkıp pencerenin kenarına gittim. Dışarıya bir göz atıp Nik'e döndüm. "Nik, seni kırmak istemiyorum. Bu son görüşmemiz mi olur yoksa bir daha tekrar karşılaşır mıyız bilmiyorum. Ve sen bana öyle iyi davranıyorsun ki bu işleri daha da zorlaştırıyor. Yani, siren olduğumu öğrendiğin halde hala buradasın ve değişmedin. Korkup kaçmadın, beni ifşa etmedin ya da beni öldürmeye çalışmadın."

"Aurora, sen benim hayatımı kurtardın. Nasıl böyle şeyler yapabileceğimi düşünebilirsin?"

Onu duymazdan geldim. Bunu açıklamak zor olurdu. "Ama yine de dönmem gereken bir hayatım var."

Nik'in kaşları çatıldı. Yanıma gelip baş ve işaret parmağıyla çenemi kaldırarak ona bakmamı sağladı. Konuştuğunda sesi kısık ve biraz da öfkeliydi. "Madem beni bir kez daha bırakacaktın, o zaman buraya hiç gelmemeliydin."

Yutkundum ama bu seferki Nik'in öfkeli halinden dolayıydı. Yine de ona hak veriyordum içten içe. Benim sürekli karar değiştirmemden, bencil davranmamdan ve onu itmemden bıkmıştı.

"Özür dilerim." diye fısıldadım.

Nik içini çekip benden bir adım uzaklaştı, çenemi bıraktı. Gözlerini pencereye çevirip "Bir daha görüşmeyeceksek, şimdi hayatımdan çıkıp gitmeni istiyorum, Aurora. Hemen şimdi, anladın mı?" dedi.

Ağzım açık kaldı. Kafamı çevirip salonun kapısına baktım. Sonra dönüp tekrar Nik'in yüzüne baktım. Onu böylece bırakmak istemiyordum. İstemeden de olsa ona çekiliyordum. Ama aynı anda iki hayat yaşayabilir miydim? Suda ve karada. Krallıkta ve Norveç'te. Adrian'ın yanında ve Nikolai'ın yanında. Bir siren olarak ve bir insan olarak. Aynı anda iki yere ait olmak mümkün müydü? Ya da iki ayrı kişiyi sevmek? Bilmiyordum. Ama sonuçlarına katlanmaya hazırdım. Ne olursa olsun. Kendimi Borealis, Australis ve Norveç üçgeninde bırakacak olsam bile. "Gitmek istemiyorum." diye fısıldadım.

Nik anında başını çevirip bana baktı, mavi gözlerindeki umutsuzluk kayboldu ve gözleri ışıldadı. Hafifçe gülümsedi. Bir tutam saçımı kulağımın arkasına itip elini yanağıma koydu. Yanağımı avucuna doğru bastırarak gözlerimi kapattım. "Ben de gitmeni istemiyorum." dedi Nikolai.

Gözlerimi açtım, ona umutla baktım. "Sonuçlarına katlanmaya hazır mısın?" diye sordum. "Çünkü bu her şeyi etkileyecek."

"Sen benimle olduğun sürece her şeye hazırım, canım."

"Nik, lütfen çok hızlı gitme. Nasıl bir şeyin içinde olduğumu bilmiyorsun. Şimdilik arkadaşız, razı mısın?"

Nikolai yine derince içini çekti. Yanağımdaki elini kolum boyunca indirerek elimi tuttu. "Bu da bir gelişme." dedi. "Razıyım. Ama bu seni ayartmaya çalışmayı bırakacağım anlamına gelmiyor."

Gülümsedim. "Siren olan benim, Nik. İnsanları ayartan benim. Benim seni ayartmam gerekiyor."

"Sen beni zaten ayarttın, Aurora. Seni gördüğüm o ilk anda."

"Çalışmalarına hemen şimdi başlaman gerekmiyor, biliyorsun değil mi?" diye sordum.

Sırıttı. Konuyu değiştirerek "Gel benimle. Gidip Nina'yı Boone'dan, Boone'yı da Nina'dan kurtaralım." dedi.

"Onların olayı ne?" diye sordum, konuyu değiştirmesine memnun olmuştum.

"Onların olayını ya da gerçekten bir olayları olup olmadığını ancak Tanrı bilir."

Aurora'nın Şarkısı 1-Kutup GecesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin