Günün Şarkısı: Pera 🎤 Vazgeçtim
6. GÜN: "İHTİMAL"
***
"Hiç tanımaz tenim, ellerini.
Bilmez yüreğim, bilmez yüreğini."Aralık'ın 3'ü
Merhaba defter,
Görüşmeyeli nasılsın? Ben senin o sessiz dostluğunu çok özledim. Çünkü senden başka kimse beni sadece susup dinlemiyor. Herkesin kafasında bir fikir, beni o fikre ikna etmeye çalışıyorlar. Oysa ben öyle bir dostluk istemiyorum ki. Ben sadece beni dinlesinler istiyorum. Ama beni bir tek sen dinliyorsun. Bundan mütevellit sana çok değer veriyorum canım defterim.
Birkaç gündür hayatım normal düzenine girmiş gibi. O günden sonra yine kendi içsel sessizliğime gömülmüş, derslerimle ilgilenmiştim. Hani iyi de olmuştu ne Ateş'i ne de Rüzgar'ı görmeyişim. Bahaneyle sınava çalışıyordum. Hayat bir şekilde ilerliyordu işte. Bazen sosyal medyadaki hesabıma girince içim bir tuhaf oluyordu. Çünkü aklıma Rüzgar ile ayrıldığımız gün attığı video geliyordu.
Bir odada çekilen videoda bakılınca ilk önce kızarmış gözleri dikkat çekiyordu. Bu kızarıklığın ne olduğunu ben çok iyi bilirdim. Hani böyle ağlamak üzeresindir, bir ağlasan; bağıra çağıra, hıçkıra hıçkıra... Rahatlayacaksın aslında ama seni ağlarken birileri görecek diye korkarsın. Bu yüzden ağlamazsın bile. Gururlusun ya çünkü. Ben hep böyleydim. O yüzden Rüzgar'ın o hâlini sanırım ömür boyu unutamayacağım.
Eline klasik bir gitar almıştı. Onu şarkı söylerken çok görmüştüm de ilk kez gitar çalarken görecektim. İçimde yalnızca birini kırmaktan dolayı oluşan o vicdan azabı vardı. Sanki çok yakın bir dostumu üzmüşüm gibi. Gitar çalarak bir şarkı söylediği bu video beni hayli üzmüştü. Üzülmüştü, üzmüştüm.
"Sarılma, senin olmayan kadına. Sarmamış seni, sevmemiş asla. Yanılma bu yangının yeter sana. Unutmuş o seni ama sen unutma."
Sesi o kadar hüzün doluydu ki insanın içini delip geçiyordu. Ama ben uyarmıştım onu, söylemiştim. Kalbim başka birinde, demiştim. O zaman niye böyle suçlu hissediyordum kendimi? Neden yapıyordu bunu bana? Bu yaptığı kendini daha fazla kırıp, beni daha fazla üzmekten başka neye yarayacaktı ki? O farkında değildi belki ama benim sevdiğim adama kavuşma ihtimallerimi de yok ediyordu. Çünkü bu videoyu izleyen iki milyon kişiden muhakkak ki birisi de oydu. Rüzgar'ın beni sevdiğini düşünürse -ki yanılmıyor- beni seviyor olsa bile gelmezdi ki. Kimse dostuna böyle bir ihaneti yapmazdı. Ben olsam ben de yapmazdım. Bu da kaderin cilvesiydi bana herhalde. Ona kavuşma hâyâli kurdukça ben, felek inatla yıkıyordu sanki onları. Benim umudumu yok ediyordu.
"Dokunma Ateş olur yakar seni. Unutursun elbet, unutulduğun gibi. Yenilme bunların hepsi bahane. Bırak gitsin, o koymadı mı seni Ateş'e?"
O her Ateş, dediğinde benim içimde bir yangın başlıyordu. Başlıyordu da, sönmek bilmiyordu. Neden içinde bu kadar çok Ateş, geçen bir şarkı seçmişti ki söylemek için? Benim yüreğimi daha fazla dağlamak için mi? Istırap çektiğimi pekala da o biliyordu. Benim üzüldüğümü de biliyordu. Neden bunu yapıyordu o zaman? Niye kimse beni düşünmüyordu defter? Ben kendi sevgimin acısına mı yanayım, onun sevgisine mi yanayım? Niye kimse gelip de 'ben senden yanayım' demiyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA'NIN AYNASI
RomanceO, Ateş'ti. Kaçsam donacaktım, dokunsam yanacaktım. Ben de Rumi'nin dediğini yaptım. Hamdım, piştim, yandım. * 11.08.19