27. GÜN: "BELA"

135 13 4
                                    

Günün Şarkısı: Cem Adrian 🎤 Şu Dağlarda Kar Olsaydım

27. GÜN: "BELA"

***

"Şu bozkırda han olsaydım,
Yıkık, perişan olsaydım,
Yine sever miydin beni,
Simsiyah duman olsaydım?"

Aralık'ın 18'i

Merhaba defter,

Evime döndüm. Günler sonra eski düzenime kavuşmuş olmak bile beni çok mutlu ediyordu. Ev, okul, kütüphane ve iş çemberinde seyreden hayat benim için biçilmiş kaftandı. Bazı insanlara monotonluk kötü bir şeymiş gibi gelse de, son dönemlerde yaşadıklarım beni bu durumu sevmeye itmişti. Fazlasında gözüm yoktu.

Sabahları okula giderken beni Ateş bırakıyordu. Onun dersi benimkilerden daha geç başladığı için sorun olmadığını söylüyordu.

Okullarındaki kütüphaneden aldığı Fransızca kitapları akşamları bana okumaya başlamıştı şu son iki gündür. Hiçbir kelimesinden anlamasam dahi onun tatlı Fransız aksanı için dinlemeye devam edecektim. Şiirleri çok güzel okuyordu. Hep konuşsa, hep dinlerdim onu hiç bıkmadan.

Gözlerimi televizyonun ekranından çekip sabahtan beridir hüngür hüngür ağlayan arkadaşıma çevirdim. Eline aldığı bir peçeteyi daha buruşturup, ikinci elden aldığımız kahverengi halının üzerine attı.

"Zühal," diyerek sızlandı Burçak. "Yeter artık ağlama. Helak ettin kendini."

Zühal, Burçak'a cevap olarak sertçe burnunu çekti. "Olmuyor, anlamıyor musun?" Yeni bir peçete aldı karton kutudan. "Onsuz olmuyor."

Üzgün bir şekilde kapattım gözlerimi. Ne hissettiğini anlıyordum, hem de çok iyi anlıyordum. Ama onun durumu biraz daha farklıydı. Canı yandıkça ağlayıp rahatlayabilen biriydi Zühal. Ben onun gibi değildim. Birilerinin yanında gözyaşlarım akmazdı, en azından bundan üç ay öncesine kadar.

Zühal, lisenin ikinci sınıfından beri birlikte olduğu Umut ile ayrılmıştı. Daha doğrusu Umut, bizim kızı terk etmişti. Yaza nişan yapmayı planlarken neden ayrıldıklarını anlayamıyordum. Üstelik beş yıldır sevgiliydiler. Hiç de az bir zaman değildi. Mesafeler, demişti Zühal. Aralarında şehir mesafesi olduğu için bu ilişkiyi sürdüremeyeceğini söylemiş Umut.

Hah, çok saçma.

Seven insana mesafeler engel değildir, yalnızca aşılması gereken bariyerdir. Mesela... Ateş. Ailem beni sorguya çekecek diye uçağa atlayıp gelmişti yanıma hemen. Beni o durumdan çekip almıştı. Onun tabiriyle 471 kilometreyi aşıp birbirimize kavuşmuştuk.

Mesafeler engel falan değildir aslında, bahanedir yalnızca.

Umut, Zühal'e ne kadar söylemek istemesem de, sanırım yeni birini almıştı hayatına. Çünkü hiçbir insan durduk yere terk etmezdi sevgilisini. Üstelik sorun mesafeyse bile bu kız iki yıldır Ankara'da okuyordu, şimdi mi sorun olmuştu?

"Değmezmiş gülüm," dedi Beyza. Uzanıp Zühal'in başını kucağına yerleştirdi. "Değmemiş senin gözyaşlarına."

Zühal, darmadağın olmuş saçlarını elinin tersiyle geriye atıp bir kez daha kabaca çekti burnunu. Üç gündür mütemadiyen ağlıyordu. Ondan akan gözyaşı ile ülkenin birkaç yıllık su istihkakı giderilirdi bence.

ASYA'NIN AYNASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin