28. GÜN: "NEFES"

134 10 0
                                    

Günün Şarkısı: Esra Kahraman 🎤 Mülteci

28. GÜN: "NEFES"

***

"Ama bilirim en sonunda,
Mülteciyim ben sana.
Sığınacak bir yerim yok,
Gözlerinden başka."

Nisan'ın 26'sı

Merhaba defter,

Zamanın getirdiği hiciv, gecenin üzerini bir perde misali örttü. Gümüşi renklerle bezeli bir pençe uzandı karanlığın içinden bize doğru. Pençenin metal parmakları arasından kan süzülüyordu. Gül kokusuna karışıyordu koyu kırmızı kan damlaları. Pençe güçlüydü, pes etmedi; yolu kırmadı, devam etti. Bütün ucu zehirli eleştiri oklarını üzerimizden savurdu. Ne sevdayı ne de sevdalıları kurban etmedi bu kanlı savaşta.

Ne sevdaları, ne de sevdalıları kirletemedi bu dünya.

Canı yananın, yandığı kadar yakmak istediği bir savaş bu. Mücadelesi hiç bitmiyor, hiç mola verilmiyor, hiç ateşkesi yok. Kazananı da yok ama kaybedeni çok.

Bu savaşta benim artık bir yol arkadaşım var. Yeri geliyor Turna oluyor, kanatlarının arasına saklanıp bilmediğim diyarlara göç ediyorum. Yeri geliyor Ateş oluyor, bizi ayırmak isteyen herkese karşı alevden bir kalkan yaratıyor. Bize dokunmak isteyenler kül olmuş ellerine merhemler sürmeye çalışarak uzaklaşıyor yanımızdan.

Bir ağlama isteği doluyor içime, oysaki çok mutluyum. Oysaki yanımda sevdiğim adam var. Oysaki onun yüzüne bakabilecek kadar şanslıyım. Ama engel olamıyorum gözlerimin dolmasına. İçimde sonu gelmez bir hüzün var. Sanki yine bir şey olacak ve biz yine ayrı gayrı düşecekmişiz gibi.

Yana doğru uzanıp dün gece etajerin üzerine bıraktığım kitabımı aldım. Onun kokusunu solurken, onun yüzüne bakarken, göğsüne sığınmış bir şekilde yatarken şiirler okumak istiyordum ona. O duymayacak bile olsa.

Kitabın kapağını araladım, o an bir eksiklik çarptı gözüme. Ben okuduğum kitapların iç kapağına adımı ve okumaya başladığım tarihi atardım hep. Unutmuş olacağım ki bu kitaba yazmamışım.

Her daim evin tüm çekmecelerinde bulabileceğim özel yapım, üzerinde ATA işlemesi olan siyah dolma kalemi çıkardım. İsminin kısaltması bile güzeldi benim sevdiğim adamın. Ateş Turna Albayrak. Hemen yanıbaşımda mışıl mışıl uyuyan esmer güzeli.

Dizlerimin üzerine yasladığım kitaba özenli bir el yazısıyla tarihi yazdım. Asya Ka- Hayır, hayır. Karay, diye devam edemezdim. Ben Asya Karay değildim ki. En azından artık değildim.

Asya Albayrak.
26 Nisan.

Asya Albayrak, sana saygı ile selam eder defterim. Evet, yanlış duymadın. Asya Albayrak, dedim. Zira ben dokuz gündür bu soyadı kendi soyadımın peşinden taşıyorum. Yıllardır hâyâlini bile kendime yasakladığım şey, benim gerçeğim oldu.

Oldu da, gel sen bir de bana sor nasıl olduğunu. Evi ilk gezdiğimiz günün haftasında ailesiyle tanıştırdı beni. Aslında her bir aile ferdinin yüzüne çocukluğumdan aşina olsam da hiçbir şey beklediğim gibi değildi, en azından annesi için. Babası İlhan Bey, çok konuşkan bir adam değildi tıpkı benim babam gibi. Neden arkadaş olduklarını tanışınca daha iyi anlamıştım. Ama Ülkü Hanım, yani müstakbel kayınvalidem hiç tahmin edilebilir bir kadın değildi. Benden hiç hazzetmediğini ilk bakışından bile anlamak mümkündü.

ASYA'NIN AYNASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin