25. GÜN: "KARA SEVDA"

133 10 0
                                    

Günün Şarkısı: Nilüfer & Feridun Düzağaç 🎤 Kavak Yelleri

25. GÜN: "KARA SEVDA"

***

"Kaçmayı çok denedim ansızın bu sevgiden.
Kaç kere yenik düştüm, istemeyin benden.
Hüzünlerim alır gider sevinçlerimi,
Seninle daha yeni yeni, kavak yelleri."

Aralık'ın 6'sı

Merhaba defter,

Uzun zaman oldu kapağını açmayalı. Birkaç gün daha yazmasam iki ay olacakmış neredeyse. Ama yazmadıkça sanma ki hayatımda değişen hiçbir şey olmadı. Aksine pek çok şey değişti. Pek çok şey rayından çıktı.

Ankara'ya döndüğümüzün ertesi günü annem aradı. Dedemle olanları anneannem ona anlatmış. Söylememe gerek var mı bilmiyorum ama, yaklaşık yarım saat tartıştık telefonda. Neymiş efendim; o benim dedemmiş, sadece benim iyiliğimi düşünürmüş, bir şeye izin vermiyorsa bir bildiği varmıştır elbette.

Ateş mevzusu uzun bir süre daha aile gündeminde kaldı. Şansıma, annem babama anlatmamış. Bir de onunla aram bozulsun istemiyordum. Annem zaten Pamir'e bir şans vermememe tepkiliydi. İlk başta öğretmenim olduğunu öğrendiğinde olan ön yargıları zamanla yerini büyük bir hayranlığa bırakmıştı. Seyhan Sultan, potansiyel damat gözüyle bakıyordu Öğretmen Bey'e.

Benim bir tek damat adayım vardı ama.

Herkes tepeme üşüşüp Ateş'i sorgularken aslında bizim hayatımız olanca güzelliği ile devam ediyordu. Ateş'in sabahları odasındaki balkonun duvarını aşıp benimkine girmesine çok alışmıştım. Beklemediğim anda sarılmalarına, en mutsuz olduğumda beni güldürebilmesine, derslerimde elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışmasına... Hepsine alışmıştım.

Vize haftasında çok yardım etmişti bana. Onların sınavları bilgisayar üzerinden olduğundan ezber yapmıyorlardı pek. Ama ben uzun uzun notları ezberlemeye çalışıyordum, hastalıkları ve olası tedavi yöntemlerini falan. O da defterimi eline alıp bıkmadan beni dinleyip, söylediklerimi defterden kontrol ederek beni teyit ediyordu.

Fazla mı güzeldi her şey?

Kalbim yerinden çıkıp başka başka diyarlara seyahate gidiyordu onunlayken. Özgür kalmış bir saka kuşunun ilk kez gökyüzü ile tanışması gibiydi benim bu bütün yaşadıklarım.

Bitmesin istediğim bir rüya gibiydi.

"Ee sevgili görümceciğim," diyerek oturma odasına girdi Feryal Abla. "Yaman beyzadelerde inzivaya çekildiğine göre, dökül bakalım."

Kucağımda duran kocaman cips tabağından bir avuç alıp ağzımı doldurdum. Konuşmak istemediğim için oyalıyordum kendimi bir yerde. Boğazıma bir kuruluk yerleşince sehpanın üzerindeki büyük kokteyl bardağında duran şeftali suyuma uzandığım esnada Feryal Abla benden önce davranarak bardağımı kaptı.

Elindeki bardağı tehdit ürünü gibi sallayarak, "Her şeyi anlatacağına söz verirsen..." dedi. Bardağı gözüme sokar gibi döndürdü havada. "...Bunu almana izin veririm."

Cips yüzünden kuruyan boğazımı tutarak başımı salladım çaresizce konuşmadığım için. Hâlime acımış olacak ki ısrar etmedi bu kez, uzattı bardağı. Ben de bahtsız hir çöl bedevisinin suya kavuştuğu gibi kavuştum şeftali suyuma.

ASYA'NIN AYNASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin