Kurt, Fare ve Yılan

6.3K 391 256
                                    

Harry, gözlerini aralamaya çalışıken, Hermione’nin ona seslendiğini duyabiliyordu. İçinde hala duran o buz gibi his doğrulmasını zorlaştırsa da gözlerini açmayı başardı.

“Ne oldu bana?” diye sordu.

“Bir ruh emici geldi Harry ve.... ve sen bayıldın.” diye cevapladı kız onu hızlıca. Zayıflığın çocuğun en çok nefret ettiği şeylerden biri olduğunu biliyordu.

“Lanet ruh emicilerin trende ne işi varmış?” diye sordu Harry, zorlukla doğrularak.

“Sirius Black burada mı diye kontrol ediyorlardı muhtemelen. Sen iyi misin?” diye sordu Hermione.

“Sanırım. Biraz üşüyorum sadece.”

“Al.” dedi Harry’nin varlığının farkına yeni vardığı genç öğretmen ve ona biraz çikolata uzattı. “İyi gelir.” diye ekledi.

Eh, kaybedecek bir şeyi yoktu. Bir ısırık aldıktan sonra gerçekten de içi biraz olsun ısınmıştı.

“Dumbledore sonunda bir şeyler bilen bir KSKS hocası bulmayı başarmış.” diye yorum yaptı.

Lupin ona gülümsedi. Yüzü değil, karakteri de James’e benziyordu. Gerçktende sözünü sakınmıyordu. Sanki eski arkadaşını tekrar karşında görür gibiydi.

“Ben yeni KSKS öğretmeni Profesör Remus Lupin.”  diye kendini tanıtarak elini uzattı. Normalde öğretmenler öğrencilerle tokalaşmazlardı ama onu dokunabilmek can atıyordu.

Sarılmayı tercih ederdi ama alacağı tepkiden korkuyordu. Onu yıllarca arayıp sormamıştı. Şimdi ona ben senin amcan sayılırım demeye yüzü yoktu. Çocuğun gözlerinde bir an için şaşkınlık ifadesi gördüğünde acaba beni tanıyor mu diye düşünmeden edemedi ama o şaşkınlık saniyeler içinde derinlere gömülüp kaybolmuştu.

“Harry Potter.” dedi ve uzatılan eli sıktı Harry. Eğer o bir yabancı gibi tanışmak istiyorduysa elinden bir şey gelmezdi. Zaten yıllarca onu arayıp sormayan, bir kez olsun ziyaretine gelmeyen bir adam yabancıdan farksız olamazdı onun için.

Sonrasında ise Lupin, sırf dikkat çekmemek için Hermione Granger ile tokalaştı. Harry’nin baygınlığında kızı inceleme fırsatı elde etmişti. Onun hakkında gerçekten de çok endişelenmişti. Birbirlerine değer veriyorlar diye düşünüp gülümsemekten kendini alıkoyamadı.

“Şimdi daha iyisin ya.” dedi Hermione endişeyle.

“İyiyim. Merak etme.” dedi Harry ve sadece Hermione’nin görmeye izinli olduğu o rahatlatıcı gülümsemelerinden birini sundu ona.

“Merak etmeyin. Okula girmeye izinleri yok. Güvenlik önlemleri için sadece okul sınırlarında bekleyecekler.” dedi Lupin.

“Dumbledore’un onların okulun çeveresinde olmasına bile izin vermemesi gerekir.” dedi Harry, o anları hatırladıkça hala iliklerine kadar üşüdüğünü hissederek.

Hayatının en kötü kabusunu tekrar ve tekrar yaşamıştı, hemde kabuslarından daha gerçekçi bir şekilde. Titremesine engel oldu. Ne Remus Lupin’in önünde kendini küçük düşürmek isterdi ne de Hermione’yi olduğundan daha fazla endişelendirmek.

“Dumbledore’un bu konuda yapabileceği bir şey yok. Bakanlık okulun koruma altına alınması konusunda ısrarcı.”

Harry alayla güldü. “Karşısındaki bir suçlu mu yoksa bir öğrenci mi ayırt etmeksizin ruhunu emmeye çalışan bir yaratık nasıl koruma sağlayabilir?”

Yanında oturan Hermione’i koluna dirsek attı. “Saygısızlık ediyorsun?” dedi.

“Sende benim kolumu çürütüyorsun, ben bir şey söylüyor muyum?”

Karanlığın YoldaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin