Molfoy malikanesi yine bir karanlık toplantıya ev sahipliği yapıyordu. Malfoy Malikanesi'nin ünlü misafir salonunda kendine elit diyen ölüm yiyenler yerini almıştı. Malfoylar her zaman karanlık lordun sağ kolu olmalarıyla ve onun misafirlerini ağırlama şerefine erişmeleriyle gurur duymuştur. Oysa gerçeği onlarda biliyordu. Onlar karanlık lordun misafiri değil, köleleriydi.
Karanlık Lord tüm asaletiyle tahtında otururken, ölüm yiyenler başını yere eğmiş bir şekilde ayakta bekliyorlardı. Hiç biri onun kan kırmızısı gözlerine doğrudan bakmaya cesaret edemiyordu. Karanlık Lord'un görünüşü de yaydığı aura kadar korkunçtu.
"Siz ahmaklar, şimdi bana Hogsmade saldırısında bir tane bile can kaybı olmadığını mı söylüyorsunuz?" dedi. Sesi yüksek değildi ama sesinde öyle bir tını vardı ki orada bulunan herkesin tüylerini korkudan diken diken yapmıştı.
O saldırının amacı Dumbledore'un söylediğinin aksine çocuklarının güvende olmadığını büyücü ailelere göstermekti. Böylece Dumbledore'a duyulan güven azalacaktı. Bunun içinde birkaç çocuğun canının feda edilmesi gerekiyordu.
"Lordum, ruh emiciler patronus bilen birkaç çocuk tarafından dağıtılmış. Patronus zor bir büyü. Daha okula giden çocuklar tarafından bilinmesini hiç birimiz beklemiyorduk." dedi korkuyla ölüm yiyen.
"Kim bu çocuklar?" diye sordu. Sesine yansıtmasa da merak etmişti. Patronus oldukça zor ve onun bile yapmayı beceremediği tek büyüydü.
"İçerideki adamlarımızdan aldığımız seherbaz raporlarına göre büyüyü üç çocuk yapmış; James Potter, Peter Pettigrew ve.... ve Sirius Black." dedi ölüm yiyen korkuyla Orion Black'e bakıp. Bu adam en yaşlı ve en eski ölüm yiyenler arasındaydı. Onu gücendirmek istemezdi ama Kranlık Lord'a yanlış ya da eksik bilgi vermeyi hiç istemezdi.
Karanlık Lord kederle iç çeken Orion Black'e döndü. "Sorun değil Orion, her ailede çürük yumurtalar vardır. Üstelik oğlun kendi yanlışlarının sorumluluklarını alacak yaşta."
Bu cümlelerin eski bir dosta verilen teselli cümleleri olduğunu düşünebilirdiniz ama hayır bu Sirius Black için yazılmış bir ölüm fermanıydı. İlerleyen savaşta sırf Orion Black'in oğlu olduğu için herhangi bir ayrımcılık görmeyecek ve öldüren lanetlerin hedefi olacaktı.
Karanlık Lord elitlerin toplantısındaki en yeni ve en genç üyeye döndü, Lucius Malfoy'a. "Sen okuldan mezun olalı çok uzun zaman olmadı Lucius, bu çocukları tanıyor musun?"
"Evet Lordum, onlar kendine Çapulcu diyen ve etrafta birkaç eşek şakası yapan bir gruptu. Görülen o ki eşek şakası yapmaktan fazlasını biliyorlarmış."
"Okulla olan bağlantını kullan ve onları takip ettir. Bana katılmak isteyen genç üyelere kapım her zaman açık."
Lordun söylemediği şey ise ona katılmak istemeyenlere kapıları kapadığıydı, sonsuza kadar. Malfoy ona verilen emri saygıyla kabul etti.
Karanlık Lord tekrar orada bulunan herkese hitap etti. "Peki ya vampirler?"
"Seherbaz raporlarında vampirlerden bahsedilmiyor lordum." dedi rapor veren ölüm yiyen.
Bunun üzerine vampir lordu öne çıktı. "Lordum, evlatlarım kesinlikle Hogsmade'ye gittiler ama hiç biri geri dönmedi." dedi.
"Bu nasıl mümkün olabilir?" diye sordu Abraham Malfoy.
"Yaklaşık bir hafta önce Hogsmade'ye avlanmaya giden küçük bir gurupta geri dönmedi. Bence Hogsmade'de vampirlerimi avlayan bir avcı ortaya çıktı." dedi vampir lordu.
Yüzü ifadesiz olsa da Karanlık Lord derin düşüncelere dalmıştı. Bir vampiri avlamak bile sıradan bir büyücü için oldukça zorken kim ya da kimler onlarca vampiri sanki Hogsmede'ye hiç ayak basmamış gibi ortadan kaldırabilirdi? Bu düşünce Karanlık Lord'un içini uzun yıllar sonra ilk defa huzursuz etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Yoldaşı
Fanfiction"Şu halime bak Harry Potter. Bir parazit gibi başkalarından beslenerek yaşıyorum ama taşı aldığımda her şey değişecek. Tekrar eski gücüme kavuşacağım. Bana engel olamazsın Harry Potter." "Aslına bakarsan taşla ilgilenmiyorum. Buraya senin için geldi...