Voldemort'un Planı

4.7K 327 63
                                    

Çemberdekilerin gözleri hızla Harry'nin yönüne dönerken "Evet." dedi Voldemort, dudaksız ağzını büken bir sırıtışla. "Harry Potter lütfedip yeniden doğuş partim için aramıza katıldı. Hatta biraz daha ileri gidip ona şeref misafirim bile diyebiliriz."

Harry bu sefer açık açık gözlerini devirdi. Ölüm yiyenler onun kişiliğini öğrenmeliydi ve onu düşmanları olarak görmeliydi ve ondan çekinmeliydiler.

Bir sessizlik oldu. Bir ölüm yiyen öne çıktı ve maskenin altından Lucius Malfoy'un sesi duyuldu.

"Efendimiz, bilmeyi çok arzu ediyoruz... Bize anlatmanız için yalvarıyoruz... Bunu nasıl sağladınız... Bu mucizeyi... Bize dönmeyi nasıl başardınız?"

"Ah, bir bilsen, ne hikaye, Lucius." dedi Voldemort. "Ve buradaki genç arkadaşımla başlıyor, onunla da bitiyor."

Tembel tembel yürüyerek Harry'nin yanına geldi, çemberdekilerin hepsinin gözü şimdi ikisinin üstündeydi.

Voldemort usulca "Bu çocuğa benim mahvoluş nedenim dediklerini biliyorsunuz, elbette." dedi ve devam etti. "Hepiniz güçlerimi ve bedenimi yitirdiğim gece onu öldürmeye çalıştığımı biliyorsunuz. Annesi onu kurtarma çabası sırasında öldü ve bilmeden ona bir koruma sağladı, itiraf edeyim ki, bunu önceden düşünmedim... Çocuğa dokunamıyordum."

Voldemort uzun, beyaz parmaklarından birini kaldırıp Harry'nin yanağının çok yakınına getirdi. "Annesi onun üzerinde fedakarlığının izlerini bıraktı... Bu, eski sihir, bunu hatırlamalıydım, göz ardı etmekle budalalık ettim ama olsun. Şimdi ona dokunabiliyorum."

Harry ise sadece ona dik dik bakıyordu. Bir süre daha gösteriyi onun yönetmesine izin verecekti, aslında epey bir süre.

"Yanlış hesapladım, dostlarım, bunu kabul ediyorum. Lanetim kadının budalaca fedakarlığı yüzünden geri tepti ve bana döndü. Ah... Acının da ötesinde bir acıydı, hiç bir şey beni buna hazırlayamazdı. Bedenimden koparıldım, ruh bile değildim, en değersiz hayaletten de beterdim ama yine de, hayattaydım. Neydim, ben bile bilmiyorum... Ben, ölümsüzlüğe ulaşan yolda herkesten daha ileri gitmiş olan ben. Amacımı biliyorsunuz, ölümü fethetmek ve şimdi, sınandım ve anlaşıldı ki, deneylerimden bir ikisi işe yaramış çünkü öldürülmedim, oysa lanet bunu yapmalıydı. Ne var ki, en zayıf canlı kadar güçsüzdüm ve kendime yardım etme olanağım yoktu çünkü bedenim yoktu ve bana yardımcı olabilecek her büyü bir asa kullanılmasını gerektiriyordu."

"Kendimi, uykusuz, duraksız, saniye saniye, var olmaya zorladığımı hatırlıyorum sadece... Uzak bir yere, bir ormana yerleştim ve bekledim. Sadık ölüm yiyenlerimden biri mutlaka beni bulmaya çalışacaktı. Bir tanesi gelecek ve benim yeniden bir bedene kavuşmak için yapamadığım sihri gerçekleştirecekti."

Voldemort'u dinleyen ölüm yiyenler çemberinde yine bir titreme dolaştı. Voldemort devam etmeden önce, sessizliğin dehşet verici bir noktaya tırmanmasına izin verdi. "Bir tek gücüm kalmıştı. Başkalarının bedenlerini ele geçirebiliyordum. Fakat insanların sayıca çok olduğu yerlere gitmiyordum çünkü Seherbazlar'ın hala her ülkede beni aradıklarını biliyordum. Bazen hayvan bedenlerine giriyordum, tercihim yılanlardı elbette ama onların içinde de saf bir ruhken olduğumdan daha iyi durumda sayılmazdım, çünkü bedenleri sihir yapmaya uygun değildi ve benim onları ele geçirmem ömürlerini kısaltıyordu, hiçbiri fazla dayanamadı.."

"Derken... Dört yıl önce dönüşüm garantiye alınmış gibi göründü. Bir büyücü; genç, budala ve aldatılmaya yatkın kendime yuva edindiğim ormanda gezerken yoluma çıktı. O benim hayal ettiğim fırsata benziyordu çünkü Dumbledore'un okulunda öğretmendi. Onu irademin emrine almam kolay oldu. Beni bu ülkeye geri getirdi ve bir süre sonra onun bedenini ele geçirdim ki, emirlerimi yerine getirmesini yakından denetleyeyim. Ancak planım başarısızlığa uğradı. Felsefe Taşı'nı çalamadım. Ebedi hayat garantisine kavuşamadım. Engellenmiştim... Bir kere daha engellenmiştim, Harry Potter tarafından..."

Karanlığın YoldaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin