Haziran ayıyla birlikte son görev günü gelmişti. Bir ay önceden onlara görev hakkında bilgi verilmiş ve hazırlanmaları için fırsat verilmişti. Şimdi tanınmaz halde olan Quidditch sahasındaydılar. Altı buçuk metrelik bir çalı çit sahayı çepeçevre dolanıyordu. Tam önlerinde bir açıklık vardı; muazzam labirentin girişi. Gerisindeki geçit karanlık ve tekinsiz görünüyordu.
Beş dakika sonra tribünler dolmaya başladı; yüzlerce öğrenci yerlerini alırken, hava heyecanlı seslerle doldu. Gökyüzü şimdi koyu, berrak bir maviydi, ilk yıldızlar çıkmaya başlamıştı. Hagrid, Profesör Moody, Profesör McGonagall ve Profesör Flitwick stadyuma geldiler, Bagman'la-turnuva görevlilerinden biriydi- şampiyonlara yaklaştılar. Hepsinin şapkalarında büyük, kırmızı, ışıklı yıldızlar vardı; sadece Hagrid yıldızını köstebek derisi yeleğinin sırtına takmıştı.
Profesör McGonagall şampiyonlara, "Biz çalı çitin dışında devriye geziyor olacağız." dedi. "Eğer başınız sıkışır da kurtarılmak isterseniz, havaya kırmızı kıvılcımlar gönderin. Birimiz gelir sizi alırız, anlaşıldı mı?"
Şampiyonlar evet anlamına başlarını salladılar.
Bagman asasını boğazına doğrulttu "Sonorus" diye mırıldandı ve sihir yoluyla gürleşen sesi tribünlerde yankılandı.
"Hanımlar, beyler, Üç-Büyücü Turnuvası'nın üçüncü ve son görevi başlamak üzere! Size şu anki sıralamayı hatırlatayım! Birinci sırada, Mr. Cedric Diggory ve Mr. Harry Potter, ikisi de Hogwarts Okulu'ndan!"
Hogwarts öğrencilerinden alkışlar ve tezahüratlar yükseldi.
"İkinci sırada, Mr. Viktor Krum, Durmstrang Enstitüsü'nden!"
Yine alkışlar yükseldi fakat bu sefer Durmstrang öğrencilerinden.
"Ve üçüncü sırada, Miss Fleur Delacour, Beauxbatons Akademisi'nden!"
Alkışalar azaldığında Bagman işaret verdi ve Harry ile Cedric Diggory aynı anda labirente girdi. Açıkcası buraya kimin önce girdiğinin kimin sonra girdiğinin pek bir önemi yoktu Harry için. Zira o labirent planını çoktan Voldemort'tan öğrenmişti ve üç büyücü turnuvasının kupasına herkesten önce varacaktı.
Harry gerilerden bir yerlerden gelen patlama seslerini duydu. Diğerleri labirentteki garip yaratıklarla boğuşuyor olmalıydı. Eh, Moody ya da Barty Crouch Jr elinden geldiğince yaratıkları onun yolundan çektiği için Harry oldukça rahat hareket ediyordu. Derken önüne bir ruh emici çıktı. Bu ahmaklar gerçekten yine okula ruh emici mi sokmuştu?
"O kadarda değil." dedi Voldemort. "Labirentteki yaratıklar içerisinde ruh emici yok. O senin böcürtün olmalı."
Harry gözlerini devirdi ve büyüyü mırıldandı. "riddikulus"
Harry yoluna devam ederken gerilerden bir yerlerden bir çığlık duydu. Bir kıza ait bir çığlık. Fleur Delacour olmalıydı. Kız bu turnuvanın en şansız insanı olmalıydı. Her şey onu buluyordu. Neyse ki sesin geldiği yerden yükselen kırmızı kıvılcımları gördü. Kız bir kez daha görevden geri çekilmişti. Neys eki bu sefer geride bıraktığı bir kardeşi falan yoktu. Harry kahramanlık yapmaya bayıldığından değildi fakat böyle şeylerde elinde olmadan müdahale ediyordu. Gryffindor tarafı onu harekete geçiriyordu.
Harry doğruca kupaya ilerlerken bir kaç zararsız ufak tefek yaratığı da kolayca yolundan çekmişti. Kupaya az kaldığını fark ettiği anda gerilerinde bir kırmızı kıvılcım daha parladı. Şimdi ondan başka sadece bir kişi kalmıştı.
"Aslında kalmadı." dedi zihninde Voldemort. "Barty'nin imperio büyüsüyle Krum Diggory'e saldırdı. Diggory onun ne kadar tehlikeli olduğunu fark ettiğinde alarm verdi ve onları kurtarmaya gelen öğretmenler düello etiklerini gördüklerinde ikisini birden diskalifiye etti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Yoldaşı
Fanfic"Şu halime bak Harry Potter. Bir parazit gibi başkalarından beslenerek yaşıyorum ama taşı aldığımda her şey değişecek. Tekrar eski gücüme kavuşacağım. Bana engel olamazsın Harry Potter." "Aslına bakarsan taşla ilgilenmiyorum. Buraya senin için geldi...