Voldemort ayakları tekrar yere değdiğinde kendini bir çeşit kutlama alanında buldu. Herkes büyük bir coskuyla Harry Potter'ın zaferini kutluyordu. Evet, bu gece çocuğun zaferi olacaktı. Bu gece Aydınlık Lord olarak yükselecekti.
Gözleri onunla kesiştiği anda bir saniye bile beklemeden asasını kaldırdı ve herkesi donduran o iki kelimeyi söyledi. "Avada Kadavra."
Asasından çıkan yeşil ışık Dumbledore'un bedenine çarptığında yaşlı büyücünün bedeni yere çarparken sesler ve insanlar donmuştu. Hiç kimse gözleri önünde gerçekleşen manzaraya inanamıyordu. Harry Potter, Albus Dumbledore'u öldürmüştü.
Mürver asa, ölümün asası, ele geçirdiği andan itibaren her zaman Albus Dumbledore'u düellolarında korumuştu. Fakat Dumbledore genç Potter'ın onu öldürebileceği ihtimalini bile aklından geçirmezken, asasını kaldırmamışken, ölümün asasının bile onu korumak adına yapabileceği hiç bir şey yoktu. Dahası asa bir kez daha efendisini değiştirmişti. Yeni efendisi Lord Voldemort'tu. O bunu bilmeyecek olsa bile.
"Sen ne yaptın Potter?" diye mırıldandı McGonagall.
"Potter?" diye dalga geçti Voldemort. "Gerçekten o küçük çocuğun öldüren laneti yapmaya cesaret edebileceğini düşünüyor musunuz?" dedi alayla ve cebinden panzehiri çıkarıp içti.
Bedeni tekrar şekil değiştiriyordu, tılsımlı görünüşüne. Korkunç olana. Onun kim olduğunu anladıklarında kelimenin tam anlamıyla kanları donmuştu. Özellikle sol kolundaki karanlık işarette hareketlenmeyi o gece bir kez daha hisseden Severus Snape'in kanı donmuştu.
"Velet, bu gece geri dönüşümün baş konuğu iken ona yapmaya devam edeceğim işkenceler için beni bekliyor." dedi Voldemort.
"Ona ne yaptın?" diye bağırdı Hermione.
Voldemort yüzünü buruşturdu. "Yaşıyor." dedi. "Şimdilik."
"Vaftiz oğlumu geri ver!" diye kükredi Sirius Black. O gece turnuvanın sonunu izlemek için Harry'nin velisi olarak katılmıştı. Açıkçası o ikisinin bir şeyler planladığını biliyordu ama Voldemort'un Harry kılığında Dumbledore'u öldürmesini o bile beklemiyordu.
Dahası adam o kadar mükemmel rol yapıyordu ki, Voldemort'un Harry'e ne kadar değer verdiğini görmese gerçekten adamın Harry'den nefret ettiğine inanırdı.
"Sakin ol Black." dedi Voldemort. "Küçük Potter'ı alacaksın. Tıpkı arkadaşların James ve Lily Potter'ı aldığın gibi."
"Sakın ailemin adını ağzına almaya cüret etme." diye bağırdı Voldemort'un arkasından bir ses. Sonunda oyalama takdiği işe yaramış ve çocuk gelmişti.
"Sen burada ne arıyorsun Velet?" diye sordu Voldemort şaşkınlığını gizlemeyerek ya da şaşırmış gibi yaparak.
"Senin kaybolmanla birlikte güçlerimi bastıran lanetin etkisi de kayboldu ve bil bakalım kim reşit olmamasına rağmen cisimlenmeyi biliyor?"
"Okula nasıl girdin?" diye sordu Voldemort.
"Bunu sana neden söyleyeyim? İstediğin zaman rahatça okula saldırabil diye mi?"
Harry ve Voldemort aynı anda asalarını kaldırdı ve aynı anda büyülü kelimeleri fısıldadı. Yeşil ve kırmızı büyüler havada çakıştı. Zihnen bağlı oldukları için zamanlamayı ayarlamak onlar için çocuk oyuncağıydı.
Birbirine kenetlenen asaları zorlukla birbirinden ayırdıklarında Voldemort söyledi. "Görünen o ki asalarımız kardeş asa olduğu için bizim için asayla düello etmek anlamsız." dedi seneler önce fark ettikleri şeyi herkes için açıklığa kavuşturmak için. Bu çocuğun diğerleri gözünde daha güçlü görünmesini sağlayacaktı. Ona rakip olabilecek tek kişi olarak görünmesini sağlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Yoldaşı
Fanfic"Şu halime bak Harry Potter. Bir parazit gibi başkalarından beslenerek yaşıyorum ama taşı aldığımda her şey değişecek. Tekrar eski gücüme kavuşacağım. Bana engel olamazsın Harry Potter." "Aslına bakarsan taşla ilgilenmiyorum. Buraya senin için geldi...