Harry Sirius'un ona gönderdiği resmi büyücü cübbesini giydi. Siyah beyaz takım onun zümrüt yeşili gözlerini daha çok açığa çıkarmış ve onu daha göz alıcı hale getirmişti. Balonun yapılacağı büyük salona ilerlerken genç cadılar, ilgisini partnerlerinden ona kaydırıyorlardı. Hermione ile farklı binalardan oldukları için çözümü büyük salonun önünde buluşmakta bulmuşlardı.
O büyük salonun önünde beklerken partnerleri ile birlikte büyük salona gelen Weasley ikizleri ona takıldı.
"Seni bu şekilde bekletecek tek kişi Granger sanırım." dedi Fred Weasley gülerek.
Harry de güldü. "Sorun değil. Bir hanımefendiyi bekletmek uygun bir davranış değil, onun yerine benim beklemem daha uygun."
"Vay canına!" dediğini duydu George Weasley'nin partnerinin. Wealeylerile yaşıt bir Gryffindordu fakat kızın adını hatırlamıyordu pekte umurunda değildi. Yine de bunu birazdan söyleyecekleri için söyleyemezdi.
"Granger çok güzel olmuş!" dedi aynı kız, aynı şaşkınlık nidasıyla.
Bunun üzerine kızın odaklandığı yere, arkasına dönmüştü. Yutkundu. Hermione'yi her zaman güzel bulmuştu fakat şu anda kelimenin tam anlamıyla büyüleyiciydi. Tıpkı Harry'nin gözleri gibi zümrüt yeşili bir elbise giymişti. Saçları Harry'nin tarif edemeyeceği bir şekilde mükemmel yapılmıştı ve hafif makyajı onu çok hoş göstermişti. O bu zamana kadar baloya geldiğini gördüğü kızlardan çok farklıydı. Onlar abartılı elbiseler giymiş ve abartılı makyaj yapmışlardı. Hermione ise sade ve şıktı ve bu çok hoşuna gitmişti.
Hermione gülümseyerek yanına gelmişti. Ne kadar heyecanlı olduğu bir bakışta bile anlaşılıyordu. Harry ise sadece ona bakıyordu çünkü nutku tutulmuştu.
"Nasıl görünüyorum?" diye merakla sordu Hermione.
"Büyüleyici." dedi Harry ve ona girmesi için kolunu uzatmayı akıl edebildi.
Weasley ve partnerlerinden sonra büyük salona girdiler. Balonun başlama saati geldiğinde bütün öğrenciler ve öğretmenler büyük salondaydı. Başlangıç dansı için müzik çalmaya başladığında turnuva şampiyonları yavaş yavaş pistteki yerini alıyordu. Harry elini Hermione'ye uzattı.
"Bana eşlik etmeyi ister misiniz Hanımefendi?"
Onun bu kibar sorusuna karşı Hermione kıkırdadı. "Elbette." dedi onun elini tutarken.
Önce öğretmenler ardından diğer öğrenciler onlara katılmıştı. Herkes çok eğleniyordu ve hiç kuşkusuz Hermione ve Harry gecenin birbirine en çok yakışan çiftlerinden biriydi. Bu geceden memnun olmayan ve Harry ve Hermione gülümsedikçe asabı bozulan tek bir kişi vardı; Victor Krum.
Krum ne zaman Hermione'den hoşlanmaya başladığını bilmiyordu. Onu ilk kez kütüphanede kitap okurken görmüş ve hoş bir kız olduğunu düşünmüştü. Fakat zamanla gözleri her yerde onu arar olmuştu ve onu takip ettikçe Harry Potter ile olan yakınlığını da fark etmişti.
Herkes onların sevgili olduğunu düşünüyordu fakat el ele tutuşup sürekli yan yana olmalarına rağmen iki sevgilide olması gereken bir şey sanki onlarda eksikti. Bu Krum'a cesaret vermişti. Henüz birbirlerine açılmadıklarını düşünüyordu ve bu olmadan önce Hermione Granger'ı Harry Potter'dan çalmak için tüm şansını deneyecekti. Zira genç cadı bugüne dek hiç kimsenin çekmediği kadar çok ilgisini çekmişti.
Tüm cesaretini toplamıştı. Hermione Granger'ı baloya onunla gelmesi için davet edecekti. Fakat geç kalmıştı. Potter ondan önce davranmıştı. Üstelik bu soruyu onun için kar yağdırdıktan hemen sonra sormuştu. Hermione gözleri önünde onun teklifini kabul ettikten sonra başka biriyle baloya gelmekten başka çaresi kalmamıştı. Fakat Hermione'den vazgeçmemişti, resmi olarak Harry ile çıkmaya başlayana dek vazgeçmeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Yoldaşı
Fanfiction"Şu halime bak Harry Potter. Bir parazit gibi başkalarından beslenerek yaşıyorum ama taşı aldığımda her şey değişecek. Tekrar eski gücüme kavuşacağım. Bana engel olamazsın Harry Potter." "Aslına bakarsan taşla ilgilenmiyorum. Buraya senin için geldi...