Hagridle birlikte gölü geçerken ufukta beliren şatonun görkemi Harry'nin kafasını dağıtmasına yardımcı oldu. Büyük salondan geçerken tavanın gökyüzü gibi görünmesi için büyülendiğini söyledi kabarık saçlı bir kız. Harry de bunu biliyordu. Kızla aynı andan içinden geçirdi Hogwarts Bir Tarih'te okumuştum.
Seçmen Şapka şarkısını söylerken tatlı bir heyecan kapladı vücudunu. Acaba hangi binaya seçilecekti? Sabırsızlıkla sıranın ona gelmesini bekledi. Profesör McGonagall onun adını ilan ettiğinde tüm salonu fısıltılar kapladı. Şapkayı başına geçirdiğinde ise tüm salon pür dikkat şapkanın ilanını bekledi.
Bir kahraman adaletli ve hoşgörülü olur belki bizim binamıza gelir diye düşündü Hufflepufflar. Bu sayede binalarının üstündeki beceriksiz ve korkak sıfatları da kalkardı belki. Kahramanlık ve cesaret bizim işimiz elbette bizim binamıza gelecek diye düşündü Gryffindorlar. Eğer zeki ve bilge değilse bizim binamızda işi yok diye düşündü her zamanki kendini beğenmişliğiyle Ravenclawlar. Slytherinler ise bir kahramanın onların binasında işi olmayacağından emindi. Onlar son bir kaç yüz yıldır beceri ve kurnazlıklarıyla değil, kötücüllükleri ve karanlıklarıyla anılır olmuşlardı. Potter'ın anne ve babasını tanıyan öğretmen kadrosu ise tıpkı ailesi gibi Gryffindor olacağını düşünüyordu. Sonuçta çocukların ailesiyle aynı binaya gitmesi yaygındı. Öte yandan seçmen şapka hepsinden farklı düşünüyordu.
"Hmm..." dedi Harry'nin kafasının içinde bir ses. "Seni nereye koysam acaba? Zor.. çok zor. Güç çok büyük bir güç, hırs, kendini kanıtlama arzusu, kafada fena değil hani. Cesarette var. Seni nereye koymalıyız dersin?"
Harry kıkırdadı. "Seçme işini siz yapıyorsunuz sanıyordum."
"Birde hazır cevap. Bazen senin gibi birden fazla binaya uyum sağlayan özel çocuklar geldiğinde onlarında fikirlerini sorarım." dedi seçmen şapka.
"Benim için fark etmez efendim. Nereye gidersem gideyim başarılı olmak için elimden geleni yapacağım."
Bu hırs, seçmen şapkaya ihtiyacı olan cevabı vermişti. Harry bir anda trendeki konuşmaları hatırladı. Kahraman ve cesurdur Gryffindor'un çocukları. Harry bir kahraman olmak istemiyordu. Anne ve babasının intikamını almayı isteyebilirdi belki, ama onu bir kez bile arayıp sormayan büyü dünyası için kendini öne atıp feda etmek istemiyordu. Trendeyken buna karar vermişti.
"Durun efendim. Lütfen Gryffindor olmasın."
"Merak etme Harry Potter. Ben çoktan kararımı verdim. Seni göndereceğim yerde büyük işler başaracağına eminim. Seninle konuşmak bir zevkti Harry Potter."
Ve seçmen şapka duyurdu. "Slytherin!"
Koskoca salonda bu karara şaşırmayan ve bu karardan memnun tek kişi Harry Potter'ın kendisiydi.
Seçme işi tamamlandıktan sonra okul müdürü Dumbledore yasak koridorlar ve yasak orman hakkında bir konuşma yaptı. Harry konuşmadan çok adamla ilgileniyordu. Onu teyzesinin yanına bir mektupla bırakan adamın o olduğunu Hagrid'den öğrenmişti. Belki bir mektupla kapı önüne terk etmek yerine yüz yüze konuşma inceliğini gösterseydi, onların bu hayattaki en katlanılmaz ve zorba insanlardan biri olduğunu görüp Harry'i onlara bırakmaktan vazgeçerdi ama o Harry'i, sevgili kahramanlarını nasıl insanlara terk ettiğini araştırma zahmetine bile katlanmamıştı, tıpkı mektubu gelene kadar hiç arayıp sormadığı gibi. Pencere önlerinde yıllarca başka bir akrabasının gelip onu Dursleylerden kurtarması için umutla beklediği günler içini acıtıyordu.
**
Harry zindanlardaki binasında, göle bakan odasında uyandığında çok mutluydu. İlk kez tamamen kendine ait bir odası oluyordu. Dahası gölün altını gösteren pencere manzarası harikaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Yoldaşı
Fanfic"Şu halime bak Harry Potter. Bir parazit gibi başkalarından beslenerek yaşıyorum ama taşı aldığımda her şey değişecek. Tekrar eski gücüme kavuşacağım. Bana engel olamazsın Harry Potter." "Aslına bakarsan taşla ilgilenmiyorum. Buraya senin için geldi...