Karanlığın Yoldaşı

Sır Perdesi Aralanıyor

Hermione, Harry'den pelerinini ve Çapulcu Haritası'nı alalı epey olmuştu. Harry ara sıra ona eşyalarını ne zaman geri vereceğini sorsa da Harry'e onları geri vermeyi redddediyordu. Bunun iki sebebi vardı. Birincisi ecel araştırmasında bir ilerleme kaydedememişti, ikincisi Harry'e onları geri verirse Harry mutlaka başını belaya sokardı.

Bir gece yine pelerini ve haritayı alıp okul kütüphanesinin yasaklı bölümüne gitmek için Gryffindor binasından ayrılmıştı. Pelerin ve harita geceleri gizli işler karıştırmak için mükemmel bir ikiliydi. Pelerin onu tamamen görünmez yaparken harita ona yaklaşan birileri olup olmadığını görmesini sağlıyordu. Ağır ve emin adımlarla kütüphaneye giderken haritada garip bir şey gördü.

Peter Pettigrew adında küçük adımlar yan koridorda ilerliyordu. Hermione kaşlarını çattı. Bu nasıl mümkün olurdu? Peter Pettigrew, Sirius Black tarafından öldürülmüştü.

Hermione kafa karışıklığıyla Pettigrew'in küçük adımlarını takip etti. Adımlar koridorun başında dönmüş ve ona doğru ilerliyordu. Onu görebilmek için asasını çıkardı ve sessizce fısıldadı."lumos"

Adımlar ona doğru ilerlemeye devam etti fakat Hermione karşıdan gelen kimseyi göremiyordu. Fakat haritaya göre tam karşısındaydı, yavaşça ilerlemeye devam etti ve Hermione'nin tam yanından geçip gitti ama Hermione kimseyi görmemişti. Hermione çatılmış kaşlarıyla haritada uzaklaşan ismi takip ederken gözü ona yaklaşan başka bir isme takıldı, Severus Snape. Profesör Snape o gece nöbetçi öğretmen olmalıydı. Bu yüzden ona yakalanmamak için Gryffindor binasına geri döndü. Fakat aklında sadece bir soru vardı: Harita bozulmuş olabilir miydi?

Bu olayın üzerinden çok fazla geçmeden bütün okulu şoka uğratan başka bir olay gerçekleşti. Sirius Black, Gryffindor binasına saldırdı. Harry ile bu konuyu konuşmak istediğinde Harry sorularını geçiştiriyordu. Fakat kız geçtiğimiz iki yıldan sonra oğlanı tanımıştı, kesinlikle bir şeyler karıştırıyordu. Fakat o bile Sirius'un neden Gryffindor'a saldırdığına anlam veremiyor gibi duruyordu.

Sirius Black'in Gryffindor'a saldırmasının üzerinden sadece bir gün geçmişti ki, Harry o gece sabaha kadar Yasak Orman'da Bitki Bilim için stok toplayacaktı. Hermione'ye sorarsanız bu delilikti. Daha yeni bir seri katil şatonun duvarlarından içeri girmiş ve binalardan birine saldırmıştı ve McGonagall onu cezaya yolluyordu.

Tabiki de Hermione onu gizlice takip edecekti. Zira oğlan tam bir bela mıknatısıydı, onu tek başına ormana gönderemezdi. Fakat biliyordu ki oğlan onunla birlikte gitmesine asla izin vermezdi. Bu nedenle pelerin ve haritadan faydalanmaya karar verdi. Haritaya bakarak pelerinin altında belli bir mesafeden oğlanı takip ediyordu.

Gözleri Harry Potter ismini takip ederken birden dona kaldı. Zira Harry Potter adının az ötesinde üç isim daha vardı; Ronald Weasley, Dean Thomas ve Peter Pettigrew. Hermione gözlerini onlara çevirdiğinde sadece ikisini gördü; Ronald Weasley ve Dean Thomas. Harita yine olmayan birini gösteriyordu.

Weasley'nin ellerinde beyaz bir fareyi havaya kaldırdığını gördü, bir şeyler söylüyordu. Fakat Hermione söylediklerini tam olarak anlayamayacak kadar uzaktaydı. Haritaya tekrar baktığında Ronald Weasley ve Peter Pettigrew isimlerini dip dibe gördü. Harry'e baktığında ise durmuş onları izlerken gördü onu. Neler oluyordu? Harry neden onlarla ilgileniyordu?

Garip olaylar zinciri peş peşe gerçekleşti. Fare Waesley'nin elini ısırmış ve onu kavrayan parmaklarının arasından kaymış, yere atlamış ve kaçıp gitmişti.

Çocuklar farenin ardından koşarken Harry de onları takip etti. Doğal olarak Hermione de onları takip etti. Weasley'nin farenin ardından yüksek sesle küfürler savurduğunu duyuyordu. Fakat onlar fareye yaklaşamadan görüş alanlarına başka bir şey girdi; muazzam büyüklükte, soluk gözlü, kuzgun karası bir köpek. Bu onun kalbinin bir atış kaçırmasına sebep oldu. Köpek ecel tasvirine fazlasıyla uyuyordu ve kabus gördüğü sabah Yasak Orman'ın kıyısında gördüğü köpekle aynı köpekti.