Titrek adımlarla babasına doğru ilerledi. Bir elini babasının yanağına dokunurdu. James bu harekete çok şasırsa da çocuğun elini geri itmedi. Yakından bakarken çocuğun onunla olan benzerliği karşısında donup kalmıştı çünkü.
"Baba..." dedi Harry titrek bir sesle.
"Ne kadar da...." Gerçeksin. Söylemek istediği buydu fakat bunu yerine "Gençsin." dedi.
"Baba mı?" dedi James şaşkınlıkla ve dürüst olması gerekirse birazda korkuyla.
"Evet." dedi Harry ve adeta James'in kucağına atlarcasına ona sarıldı. "Seni gördüğüme ne kadar çok sevindim anlatamam." dedi gözleri yaşlarla.
Çocuk bir anda kucağına atlayıp ona kuala gibi sarılınca James ne yapacağını şaşırmıştı ama çocuğun sesinden ağladığını fark edince beceriksizce sırtını patpatladı. Dürüst olmak gerekirse her şey çok hızlı ve üst üste gelmişti. Fakat dört vampir karşısında bile korkusuzca mücadele edebilen çocuğun onu görür görmez gözlerinin dolup ağlaması kalbine dokunmuştu. Çocuğun söylediği şey mantığına sığmasa bile onu itmeye yüreği el vermemişti.
Bu görüntü karşısında diğer çapulcular da çok şaşırmıştı, kendini ilk toplayan Remus oldu. Yine de çocuk o kadar içten James'e sarılmıştı ki bir süre daha onları ayırmamaya karar verdi. Nasıl olsa neler olduğunu er ya da geç öğreneceklerdi.
Harry sonunda sakinleştiğinde geri çekildi. Herkesin şaşkınlık ve merakla onu izlediğinin farkındaydı. Gözlerindeki yaşları sildi, James'ı görmek Harry'i ağlatabilecek nadir şeylerden biriydi.
"Size şu anda deli gibi göründüğümün farkındayım. Seni şaşırttığım için özür dilerim baba. Seni düşünüp daha sakin davranmalıydım. Ben hepinizi tanıyorum ama siz henüz beni tanımıyorsunuz. Kendimi tanıtmama izin verin. Benim adım Harry Potter. Harry James Potter."
Söyledikleri çapulculara bir cevap vermek yerine soru işaretlerini arttırmıştı.
"Adını öğrendiğime sevindim ama söyler misin? Benim haberim olmadan nasıl boyum kadar çocuğum oluyor?" diye sordu en sonunda James.
Harry gülümsedi. Kolundaki saati çıkardı ve onu tekrar eski haline çevirdi. "İşte bunun sayesinde."
"Bu bir zaman döndürücü." dedi Remus.
O an Sirius beynindeki ışıklar yandı. "Sen gelecekten geldin?"
"Bu nasıl mümkün olabilir? Zaman döndürücülerin her bir dönüşü bir saate eşittir ama belli ki sen yıllarca geri gelmişsin. Bu... Bu çok uçuk!" dedi James.
"Çatalak o gelecekten geldi. Şimdi mümkün olmaması demek gelecekte de mümkün olmayacağı anlamına gelmiyor. Yeni bir yöntem geliştirilmiş olabilir." dedi Remus.
Diğer üç çapulcu da anlamış gibi aynı anda "Oh.." dedi.
"O zaman sen benim gelecekteki oğlumsun." dedi James garipçe.
"Evet. Bunu anlatmak tahmin ettiğimden daha hızlı olduğu için teşekkürler." dedi ve gülümsedi. Onlara gösterdiği zaman döndürücüyü tekrar saate çevirip koluna taktı.
"Bir dakika! Annen kim?" diye sordu James heyecanla.
Harry pis bir şekilde sırıttı. "Sence?"
"Lily Evans" dedi James ama emin olmadığı sesinin titremesinden anlaşılıyordu.
"Bu garip oldu." dedi Harry kaşlarını çatarak.
"Neden? Yoksa annen başka biri mi?" diye sordu James korkuyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Yoldaşı
Fanfiction"Şu halime bak Harry Potter. Bir parazit gibi başkalarından beslenerek yaşıyorum ama taşı aldığımda her şey değişecek. Tekrar eski gücüme kavuşacağım. Bana engel olamazsın Harry Potter." "Aslına bakarsan taşla ilgilenmiyorum. Buraya senin için geldi...