Bu ne demekti şimdi? Neden bu çocuk her şeyi yavaş yavaş açıklıyordu. Ben değil ama Lupin birazdan kalp krizi geçirecek diye düşündü Severus.
"Sirius gerçekten de onun ihanet ettiğini fark ettikten sonra hesap sormak için Petigrew'in peşine düştü ama onu öldürmeyi başaramadı. Eski gazeteleri okudum. Petigrew'in ceseti bulunamadı, ondan geriye kalan tek şey bir parmak. Petigrew 13 muggle'ı öldürerek, parmağını orada bırakarak ve fare formuna dönüşerek olay yerinden kaçtı. Böylece orada Sirius'u bulan yetkililer onu doğrudan Azkaban'a atarken o da hayatta kalmayı başardı. Aksi taktirde eski dostunun ihanetinin bedeli olarak onu öldüreceğini çok iyi biliyordu. Olaylara getirebildiğim tek mantıklı açıklama bu, çünkü gazatedeki habere rağmen Peter Petigrew'in yaşadığını biliyorum."
"Nereden biliyorsun? Bunu da mı o söyledi?" diye titrek bir sesle sordu Lupin.
"Elbette. Ölüm yiyenlerin kollarında taşıdığı dövmeyi duymuşsundur. O dövme sadece karizmatik ve karanlık görünebilmek için değil. O dövmenin üstündeki büyü sayesinde Voldemort onlarla toplantı yapmak istediğinde onları yanına çağırabiliyordu. Dahası hayatta olup olmadıklarını ve yerlerini de tepit edebiliyordu."
Severus şaşkınlıkla çocuğu dinliyordu. Karanlık Lord ona neler anlatmıştı böyle? Tanrım, bu kadarını o bile bilmiyordu. Karanlık Lord onların yerini bile tespit edebiliyordu, öyle mi? Yani bunca yıl nefesi her zaman enselerindeydi. Her an nerede ne yaptıklarını biliyordu. İçi ürpertiyle titredi.
Odada kalırken çocuğun bunca yıl arayıp sormadığı için Lupin'i azarlayacağını sanıyordu. Eski düşmanının düştüğü halini izleyerek biraz zevk almak için odada kalmıştı ama şimdi onun yerine bir anda, birçok çarpıcı gerçek bünyesine aşırı yükleme yapmıştı. Çocuk sanki onları yeterince şoka uğratmamış gibi konuşmasına devam etti. Hadi ama daha söyleyecek ne kalmıştı?
"Dahası Petigrew'in nerede olduğunu da söyledi. Gerçi bu iki yıl önceydi ama ben onun hala aynı yerde olduğuna inanıyorum ve iki yıldır onu arıyorum."
"Nerede?" diye sordu Lupin artık ses tonuna oturmuş titremeyle.
Severus elinde olmadan bugün eski düşmanı için üzülüyordu. Yıllardır hain bildiği bir dostu masum çıkarken, yıllardır masum bildiği bir dostu da hain çıkıyordu. Adam resmen yıkılmanın eşiğindeydi.
Çocukta adamın haline acımış olacak ki cevabını vermeden önce bir süre adamın kendini toparlamasını bekledi.
"Hogwars'ta."
"Burada mı? Nasıl?" diye sordu Remus.
"Burada yıllarını geçirdi. Mutlaka okulun çok kullanılmayan bir yerini biliyor olmalı. O bir fare. Mutfaktan yiyecek kaçırması onun için çok kolay olmalı."
"Kalbim her ne kadar inanmak istemese de, aklım söylediklerinin çok mantıklı olduğunu söylüyor. " dedi acıyla.
"Senin için üzgünüm Remus, gerçekten. Bunları sindirmenin senin için ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum."
"Neden bunları sadece bana anlattın? Neden gidip herkese her şeyi anlatmadın? İki yıldır her şeyi biliyordun. Bir şeyler yapabilirdin. Sirius'u kurtarabilirdin. Şimdi bir kaçak olmak yerine özgür olabilirdi."
Potter bunun üstüne alayla güldü. "Peki bana kim inanırdı? Kanıtım nerede Remus? İnsanların Voldemortla akşam beş çayı içerken sohbet ediyormuşuz gibi her şeyi bana anlatığına kim inanırdı? Voldemort'un söylediklerinin doğru olduğuna kim inanırdı? İnsanlar ondan ölesiye korkuyorlar, adını bile söyleyemiyorlar. Akıllarına gelen ilk şey Voldemort'un en iyi mühridini serbest bırakmak için yalan söylediği olurdu, sanki buna ihtiyacı varmış gibi. Seni bile ikna etmek için birçok açıklama yapmak zorunda kaldıktan sonra benim sözlerime kim inanırdı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlığın Yoldaşı
Fiksi Penggemar"Şu halime bak Harry Potter. Bir parazit gibi başkalarından beslenerek yaşıyorum ama taşı aldığımda her şey değişecek. Tekrar eski gücüme kavuşacağım. Bana engel olamazsın Harry Potter." "Aslına bakarsan taşla ilgilenmiyorum. Buraya senin için geldi...