Merhaba defter,
Nasıl giriş yapılır bir günlüğe, bilmiyorum. Sana anlatmaya nereden başlamam gerektiğini de bilmiyorum. Bana yol gösteremez misin? Elimden tutup ayna misali beni bana yansıtamaz mısın?
Ne yapmalıyım? Nasıl bir çıkış yolu bulurum bu açmazların içinde?
Sanırım... Sanırım en mantıklı yol her şeyi en başından almak. En başından.
Onu ilk gördüğüm günden mesela.
Ya da hayatıma yön verecek o otobüs yolculuğundan.
Ben Asya, çok sevmiş, sevmeyi çok iyi bilmiş biriyim. Uzun yıllar sonra sevildiğimi de öğrendim. Lakin mutluluğum, dedemin hükmü ve içine düştüğüm derin çukurlar yüzünden kısa sürdü. Elimde avucumda bir tek sevdiğim adamın emaneti kalmıştı. Kirli eller uzanıp onu da aldı benden.
Dur defterim, biliyorum aklın karıştı. İyisi mi ben baştan başlayayım. O zaman tane tane anlatayım sana neler olduğunu, en başından. Ta lisede başlayan bu hikayenin, nasıl ömrümün sonuna uzandığını anlatayım sana.
Hazırsan, başlıyorum.
Nerede kalmıştık? Hah, şöyle bir girizgâh yapalım.
Bir varmış, bir yokmuş...
***
Olayları sahiden de tane tane anlatıyorum ilk bölümlerde pek sevgili okur. Bunun nedeni karakterlere aşina olmaktandır. Asıl kurgu ilk yirmi bölümden sonra başlıyor. On beşinci bölümde zaman atlaması yapıyoruz kısaca, sonra tam gaz devam.
Bekle sevgili okurum, yorgunsundur şimdi sen. Sessiz bir yere geç, diğer bölümü aç ve okumaya başla. Asya sana bir masal anlatacak. Yaşanmış bir masal üstelik.
At oltayı, sar misinayı. Bakalım nasipte hangi balıklar var?
Çünkü bilirsin, nasipten öte yol yoktur.
Hürmetlerimle,
Ruhvari.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASYA'NIN AYNASI
RomanceO, Ateş'ti. Kaçsam donacaktım, dokunsam yanacaktım. Ben de Rumi'nin dediğini yaptım. Hamdım, piştim, yandım. * 11.08.19