Ertesi sabah yetimhane erkenden ayaklanmıştı. Müdür Kemal Bey erkenden yurda gelmiş Kerime'ye bir takım uyarılarda bulunuyor, orayı burayı silmesini tembihliyordu.
Bu telaşın sebebi Hasan Ali Yücel'in şehirlerine gelmiş olması ve yetimhaneye de uğrayabilme ihtimaliydi.
Tuvaletini yapmaya giden yarı uykulu Üzeyir, kapıda müdürü görünce irkilerek ; ' Neler oluyor müdür bey? ' Dedi.Telaş içinde olan müdür onu duymayarak Kerimeye talimat vermeye devam etti.
Buna alınmayan Üzeyir ise bahçeye çıktı. Tahta kapılı bahçe kapısından içeri giren Sütçü İsmet, elindeki ibrikleri yere bırakarak ; ' Hayırdır lan Üzeyir nedir bu telaş? '
Böbürlenen küçük çocuk, dalga geçme edasıyla ;
+ Hiç sorma be İsmet emmi, Reis-i Cumhur ile Başvekil geliyormuş.
- Deme lan. Ne yapacaklar ki burada?
+ Vala bilmem ama Reis-i Cumhur ' Şu İsmet'e bir araba alalım da atını arabaya bağlayıp arabayla satsın sütünü ' demiş.
Bir anlık duraksamanın ardından kendine gelen İsmet; ' Hastir lan, kör kuyuya düşesice ' dedi ve yerden aldığı çakıl taşını bahçeye doğru seke seke kaçan Üzeyir'e fırlattı.
İsmet'i kapıda gören müdür; 'Aferin İsmet, hızır gibi yetiştin. Haydi sütü mutfağa götür de şu bahçe kapısının önünü de sen süpür. '
+ Aman Müdür Bey, benim gitmem gereken yerler var. Bu sütleri lazım olan yerlere götüremezsem bebeler sütsüz kalır.
Telaştan bu duruma bile aldırış etmeyen müdür arkasını döndü ve gitti. Çok geçmeden yukarı odasına çıkan müdürün talimatıyla Memur Sabri koğuşlara girerek çocukları uyandırdı. Yemek yenmesinin ardından bahçeye çıkartılan çocuklara, Sabri önderliğinde ahlak dersi veriliyordu. Fakat çoğu bu denilenleri anlamıyordu çünkü çoğunun yaşı Tolga gibi oldukça küçüktü.
Biraz aranın ardından Memur Sabri, avluyu süpüren Kerimeye yaklaşarak;
+ Kerime Hanım, içeride bir çocuk top oynarken ayağını burktuğunu söylüyor. Senin bundan haberin var mı?
Bu duruma nedensizce telaşlanan Kerime, elindeki fırçadan güç alırcasına ;
- Evet Sabri Bey, doğrudur.
+ Zannımca bu çocuk, top oynarken değil, anarşist bir olaya karışarak ayağını sakatlamıştır ama neyse.
- Yo yo Sabri Bey, ne yapsın anarşistlerle çocukcağız. Allah korusun.
Şüpheci şekilde oradan uzaklaşan Sabri, az ileride pencere pervazına parmağını sürterek yüksek sesle ; ' Burayı da sil burayı da ' dedi.
Çocuk sesinin yankılandığı koridor, adeta bir okul avlusunu andırıyordu. Sabah sabah uyanamayan çocuklar bir oraya bir buraya koşuştururken Kerime'nin sildiği pencerelere dokunamadan oynuyorlardı.
Nihayet öğleye doğru işler bitmiş herkes derli toplu şekilde gelecek olan eski Maarif Vekili'ni bekliyordu. Çok geçmedi ki açık olan bahçe kapısının önüne ''1957 Model bir Mercedes'' yanaştı ve içinden orta yaşlı sevimli yüzlü bir adam indi.
Kerime'nin boğazını temizliyor gibi ses çıkarmasıyla çocuklar mesajı almıştı ve sevimli görünmeye başladılar. Ellerindeki çiçek demetlerini eski vekile vermek için sabırsızlıkla bekliyorlardı. Müdür Kemal'in yanı sıra Sabri ve yanında birkaç adamla bahçeye giren Hasan Bey, sıranın başında duran bir çocuğun yanağını sıkarak;
+ Adın ne yavrum senin?
- Abdullah, vekil bey.
Sırayla diğer çocuklara geçen Hasan Bey, kısa sürede neredeyse hepsiyle tanışmıştı.
Yurdun bahçesini süzdüğü sırada solmuş taş duvarlar arasında kalan açık bir pencereden bir yüz gördü. Hiç konuşmadan oraya ilerledi. Arkasındaki heyetin yüzlerinde oluşan şaşkınlık, sadece korkudan beti benzi atan Kerime'de yoktu. Çünkü Hasan Bey'in gördüğü kişi Şevkiydi ve vekil oraya gidiyordu. Pencereye yanaşan vekil;
+ Merhaba yavrum senin adın ne bakayım?
- Şevki efendim.
+ Memnun oldum Şevki. Ne yapıyorsun burada, yoksa hasta falan mısın?
+ Arkadaşlarla top oynarken ayağımı burktum efendim.
+ Büyük geçmiş olsun evladım.
- Sağ olun efendim. Üzgünüm ki yurdun en büyüğü olarak müdürümüzün verdiği şiiri sizlere ayakta okuyamayacağım.
Şevki'nin bu sözüne herkes şaşırmıştı. Ne diyordu bu çocuk? Bu duruma sinirlenen Sabri içinden ' Bu hıyar, anarşist bir şiir okumasa bari ' diye geçirmeden edemedi. Ardından herkes şiire başlayacak olan Şevkiye odaklandı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuyudaki Işık
Historical Fiction''...Kaderleri yetimhanede birleşen, geçmişleri gözyaşı,nefret dolu,sevgiye muhtaç çocuklar ve kaderlerindeki maneviyat bulutlarını nostaljik yılların depreşmesinde bulan,1960-80'li yıllarda geçen kaçınılmaz sonun yarattığı umutsuzluk kavgası....''