+ Eh be oğlum. Nerelerdesin?
Şevki içeriye girdiğinde içerisini sigaranın dumanı kaplamıştı. Kendisine hitap eden, masanın başına oturmuş, ardındaki Che Guevara posteri önünde tıpkı Che gibi poz veren Cemal'di. Ona kinini kusmak istiyordu çünkü polisle onu çatışmaya sokan oydu. Bir an düşündü ama daha sonra sessiz kalmayı tercih ederek masaya doğru yürüdü. Masada saçı sakalına karışmış daha önce hiç görmediği biri Karl Marx posterini duvara asmak için bantlıyordu. Şevki başıyla o kişiyi Cemal'e işaret ederek kim olduğunu sordu. Olayı kavrayan Cemal;
+ He o mu. Ayhan. Ankara hukuk fakültesi öğrencisiyken 6.filo olaylarına dâhil olan yoldaşımız. Deniz Gezmiş'in de sınıf arkadaşıdır.
Ayhan elindeki bantları hızlıca temizleyerek Şevki'ye elini uzattı;
- Merhaba yoldaş.
Şevki onu terslememek adına nazikçe elini sıktı ve 'merhaba ' demekle yetindi. Canı polise ateş etmesine sıkılmıştı. Üstelik Suphi nerelerdeydi hiç bir fikri yoktu. 2 gündür onu görmemişti. Yine söze atlayan Cemal;
+ Senin neye canın sıkkın bakalım.
Şevki sanki bu soruyu bekliyordu. Belkide onlar bu durumu çözerlerdi;
- Daha ne olsun Cemal abi. Polise ateş ettiğim yetmiyormuş gibi bir de aptal gibi bizim eve girdim. Beni şikâyet etmişler. Bende evden kaçtım. Bizim Suphi yok mu hani, yanımda dolaşan. Ondan 2 gündür haber yok. Beni bulurdu normalde. Şehri gayet iyi biliyor. Ama yok.
Bu durum odadakileri güldürmüştü. Neden güldüklerine anlam veremeyen Şevki onlara soran gözlerle baktığında Cemal ağzındaki sigarayı hareket ettirerek;
+Polise yakalanmışsa sıkıntı etme. Biraz hırpalayıp yaşı küçük diye bırakırlar. Ama seni kim şikâyet etti?
- Kim olacak bizim sokaktaki bakkal Raşit.
Ayağa kalkan Cemal;
+ Kalkın yoldaşlar. Şunun dükkânını bir talan edelim.
Şevki lafa atladı;
- Aman Cemal ağa, polis beni arıyor riske girmeyelim.
Şevkiye bir pis gülüş fırlatan Cemal, kabanını sırtına atarak ardından gelenlerin ayak sesleri ile merdivenlerden aşağıya indi.
***
Bakkal Raşit ve Manav Recep, bitişik olan dükkânlarının önüne attığı taburelere oturmuş mini masalarında tavla atıyorlardı. Aşağı sokaktan gelen eli sopalı grubu gördüklerinde ikisi de vaziyeti anladı. Ayaklanan orta yaşlı adamlar, dükkânlarına girmek istediyseler de grubun içindeki Cemal bağırdı ; 'Raşit! Kaçma lan karı kılıklı. Geliyoruz.'
Raşit durumu anlamış ne yapacağını bilemez halde kaldırıma koyduğu mallarını toplamaya başlamıştı. Kaldırım üstünde duran ekmek dolabını hızlıca açarak içindeki ekmekleri çırağıyla beraber içeri taşımaya başladılar. Manav Recep'te onlara yardım ediyor dışarıdaki ıvır zıvırı içeri taşıyordu. Ama yanlarında aniden beliren solcular etraflarını sardı. Öne çıkan Cemal, yüksek sesle;
+ Niye bizi şikâyet ettin sağcı bakkal Raşit?
- Niye etmeyeyim ki? Kim bilir kime sıktı bu taze anarşist.
Gözleriyle gösterdiği Şevki öne çıkarak Raşit'in yanına geldi ve sakin bir ses tonuyla;
+ Raşit amca. Suphi nerede, onu da mı şikâyet ettin?
- Yok yahu bana ne o yetimden. Ben seni söylediydim polislere.
Hiddetle lafa atlayan Cemal, elindeki sopayı yavaşça bakkalın camına sürterek;
+ Niye şikâyet ediyorsun o zaman bizi? Biz bu mahallenin çocukları değil miyiz? Utanmıyor musunuz bizi şikâyet etmeye?
Büyüklük örneği gösterircesine canlanan Raşit;
- Doğru bu mahallenin çocuğu sayılırsınız ama babanız yaşındaki adamın üstüne yürümeyecek kadar da utanmanız vardır değil mi Cemal?
Daha sonra dükkânını talana gelen tüm gençlere dönerek;
- Yapmayın evlatlarım, yapmayın. Bu vatan hepimizin. Sizlerde bu vatan için çalışıyorsunuz, yönetimin değişmesini, Sovyetler gibi olmasını istiyorsunuz ama polise kurşun sıkarak bu vatanın bekâsı düşünülmez. Bazı zulümlere bazı zamanlar boyun eğerek bu devletin başına sizlerde çıkabilirsiniz.
Onun sözünü bölen arka sıralardaki Ayhan;
+ Amerikan emperyalizminde olan bir ülkede geleceği bizler düzeltemeyiz bey amca. Atamızın onardığı bu Cumhuriyeti yaraladılar bir kere, biz bu geminin rotasını değiştiremeyiz en fazla su almasın, batmasın diye yama yaparız. Biz, gelecek nesiller yamadan bıktık. Atatürk gibi bir inkîlap devrimi de biz yapıp neden Amerika'ya kafa tutmayalım.
- Hiç kimse Atatürk gibi olamaz evlat, hiç kimse...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuyudaki Işık
Historical Fiction''...Kaderleri yetimhanede birleşen, geçmişleri gözyaşı,nefret dolu,sevgiye muhtaç çocuklar ve kaderlerindeki maneviyat bulutlarını nostaljik yılların depreşmesinde bulan,1960-80'li yıllarda geçen kaçınılmaz sonun yarattığı umutsuzluk kavgası....''