HAZIRLIK (Bölüm 16)

52 16 0
                                    

   Sabah kahvaltısına Suphiyi, Tolga uyandırdı. Aynı masaya oturdular. Tolga sevinçle ağabeyine bakıyordu. Ama Suphi başını öne eğmiş bugün müdürle konuşacakları umrunda bile değildi. O kadar üzgündü ki masadan kalkan Tolga'nın bile farkına varamamıştı.

Tuvalete giden Tolga, dönüşünde dışarıda bulmayı umduğu Suphiyi yine döne dolaşa yemekhanede, çatalıyla kahvaltısını kurcalarken buldu. Ona neler olduğu hakkında en ufak bir fikre sahip değildi. Hasta olduğunu düşündü fakat zımba gibi görünüyordu. Yok yok bu hastalık değildi. Acaba âşık mı oldu diye kafasına şimşek gibi çakan bir düşünce geldi. Düşündü, düşündükçe yüzü gülmeye hatta kıkırdamaya başladı ki;

+ Ne o lan. Ne şımarıp duruyorsun yine ?

Kafasını yana çeviren çocuk Kerimeyi görerek ;

- Hiç Suphi ağama latife yapacam da ona gülüyorum hanımım.

+Aman aman adı batsın.Şevki gitti ağalık buna kaldı demek.

Kadın Tolga'dan cevap beklerken Tolga, hiç oralı olmadı ve yavaşça Suphi'nin masasına kaymaya başladı. Pis pis sırıtarak masaya oturdu ve onun farkında bile olmayan Suphiye hitaben;

+ Hayrola ağam nedir bu vaziyetin? Hangi mahallenin kızıdır seni yemekten alıkoyan? Dedikten sonra bastı kahkahayı.

Suphi ise onun kafasından geçen düşünceleri anlamış ve ona belli etmeden ;

- Boş ver benim derdimi de şimdi senin müdürle konuşmaya gidiyorum.

Kahkahası kesilen çocuğun tüyleri diken diken oldu ve büyük bir hayranlık, şaşkınlık ve biraz da ciddiyetle;

+ Deme be! Hadi bakalım hayırlısı.

Kederini içine gömen Suphi, hiçbir şey söylemeden masadan ayağa kalktı. Yarı dolu tabakları ve Tolgayı ardında bırakarak yemekhaneden çıktı. Ağır ağır taş merdivenlerden çıkmaya başladı ki ardında Tolga küçük hareketlerle ellerini çırparak onun dikkatini dağıtmayı başardı. Tolga'nın bu kadar istekli olması merdivenleri bitiren ve müdürün kapısının önüne gelen Suphiyi çok düşündürdü. Aşırı derecede istekli olan bu çocuğu engellemek veya ona üzülmekte neyin nesiydi. Kendi yaramazlığından dolayı okuyamadığı mekteplere, neden en yakın dostu gitmesindi ki. Bir anlık bu heyecanla kapıyı çaldı ve içeri girdi.

+ Merhaba Müdür Bey.

Yemeğin verdiği keyfiyet ile sakin görünen müdür;

- Merhaba yavrum. Yine kavga mı yaptın yoksa?

+ Yok müdürüm. Bu sefer kendim için değil Tolga için geldim.

Ayaklanan müdür ;

- Ne o. Yoksa onuda mı alıştırdın kavgaya.

Müdürün bu heyecanına dayanamayıp tebessüm eden Suphi;

+ Yok müdürüm. Tolga geçenlerde gazetede görmüş, askeri liselere alım yapılacakmış önümüzdeki yazın ortasında. Ona gitmek istiyor müdürüm. Ama içinde bir karamsarlık var.

- Neymiş o karamsarlık?

+ Hani bizler yetimiz ya müdürüm, almazlar diye korkuyor.

Bir anda hüzünlenen müdür ;

- Ah benim temiz kalpli yavrularım. Sizler yetim değilsiniz ki. Sizlerin dedeleri, benim dedem. Kısacası bu şanlı vatanı kurtaranlar, bu şanlı vatan uğrunda savaşanlar yurdumuzu yetim bırakmamak için savaşmadılar mı zaten. Bu vatan sizin ananız babanız değil midir? Bakınız. Bu yurttakiler sizin ailenizdir, sokağa çıktığınızda karşınıza çıkan her esnaf her vatandaş sizin aileniz değil midir? Bizler, bu vatanın evlatları, kürdüyle, türküyle, çerkeziyle, arnavuduyla ve daha niceleri aile değil miyiz? Evet öyleyiz, hemde çok kalabalık bir aileyiz. Çok rica edeceğim ki sizlerin içindeki vatan sevgisi böyle boş hülyalarla sönmesin.

+ Öyle... Öyle tabi müdürüm.

Suphi, müdürün sözlerinden o kadar çok etkilenmişti ki odadan çıkar çıkmaz sanki cepheye koşuyormuş gibi merdivenlerden ikişer ikişer atlıyordu. Koridora geldiğinde artık kafasında şu vardı ' Tolgaya kesinlikle karışmamalıyım o, bu bayrağı ayakta tutacak yegâne kişi olacaktır.'

'' Evet yegâne kişi... ''

Koridorun sonunda Tolga ellerini kavuşturmuş heyecanla onu bekliyordu.

Suphi, sabırsızlıkla söze girerek;

- Hayırlı olsun komutanım. Müdür bey zamanı geldiğinde senin işlemlerini yapacak.

+ Yemin ett!

Haykıran Tolga, Suphi'nin boynuna atladı ve onu sardı. Ama çok kısa bir süre sonra bir anda kafasına takılan bir soru onu Suphiden ayrıldı;

+ Suphi ağabey be. Benim Ankara'ya gidebilmem için para gerek nasıl etsek ki.

Çenesini kaşıyan veyaşadığı mutluluğun ardından düşünmeye başlayan Suphi, ilk önce bu durumu damüdüre söylemeyi düşündü fakat onu daha fazla rahatsız etmemek adına bundanvazgeçti. Kendisine soran gözlerle bakan Tolga'nın başını okşadı ' buluruz kardeşimonu da buluruz ' dedi.

Kuyudaki IşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin