Aradan aylar geçmiş ama bir türlü dinmeyen öğrenci olayları aksine arttıkça artmıştı. Tarihler 30 Nisan 1970'i gösterdiğinde sağcılar, yarın ki kutlanacak 1 Mayıs kutlamalarında baskın rolü oynamak için sokaklara dökülmüşlerdi. Solcuların boş meydanlarda ''emek işçi '' sloganlarını attırmamak için yürekleri ve bedenleriyle meydanları dolduracaklardı. Bunun farkında olan Şevki o gün işe gitmemiş aylardır kendisinde kalan Suphi'yi uyandırmamak adına pencere kenarında sessizce sokağı gözlemlemeye başlamıştı.
Sokakta elleri sopalı bir kaç kişi ardındaki arkadaşlarını kolluyor ardındakiler ise duvara 'Komünistler Moskova'ya - Komünistleri ezeceğiz - Asya'nın gücü işte burada ülkücü ' gibi yazılar yazıyorlardı. Şevki fazla örgütlenen bir insan olmadığından sadece onları izlemekle yetindi. Öğleye doğru sokağa temkinli hallerle inen Şevki, doğruca Dev-Genç binasına gitti. İçeriye girdiğinde yarının planını yapan Cemal onu büyük bir sevinçle karşıladı. Bu duruma şaşıran Şevki;
+ Hayrola Cemal nedir bana olan bu sevgin?
- Öyle deme yoldaş. Sağcılar yakaladı sandık seni.
+ Hayır yakalamadılar ama duvarlara yazılar yazmaya devam ediyorlar.
- Neredeler?
+ Polen Sokak'ta.
Odadakilere dönen Cemal; ' Yürüyün yoldaşlar gün bugündür. 'Demesiyle herkes ayaklandı. Kimisi çekmeceden tabancalarını aldı, kimisi beline bıçaklarını taktı. Kapı ardında kalan sopaları da kapan grup hızlı adımlarla Polen Sokağa yürüdüler. Sokağın başındaki haberci, daha ülkücü arkadaşlarına haber veremeden onu yakalayan Sol grup yere yatırdıkları çocuğu tekmelemeye başladı. Azınlıkta kalan Ülkücüler ise ellerindeki sopalarla gruba saldırdı. Tüm mahallelinin evlerine ve dükkanlarına kaçmasıyla birbirine giren grubun üstünde sandalyeler, tabureler, sandıklar, sopalar ve taşlar uçuştu. Cemal bir eline kalın kabanını sarmış diğer eliyle ise bıçağını rastgele sallıyordu. Bıçak darbelerinin kaba etine gelmesi sonucu sağ grubun bir üyesi yere düştü. Aynı anda bir başka ülküdaşı onu yerden kaldırmaya yelteniyordu ki o da kafasına aldığı bir taş darbesiyle yere yığıldı. Solcuların çoğunlukta olduğu kavgayı izleyen köşe başındaki haberci Şevki, polislerin gelmekte olduğunu haykırdı. Cemal bir an Şevki'ye dönerek ' Ateş et. Ateş et. Oyala onları.' dedi. Belinden 7/65 tabancasını çıkaran Şevki polisleri hedef almadan sıkmaya başladı. Saklanan polislerle girilen çatışma gittikçe uzamaya başlamıştı. Şevki ise sadece tek el şeklinde ateş ediyor polislere mani olmaya çalışıyordu. Sonunda mermisi biten genç, gruba uyarı vererek kalabalık halinde gözden kayboldu.
Hiç olmayacak şekilde öğlene doğru uyanan Suphi, yatağında doğrulduğunda güneş, ışıklarını içeri sokmak için perdelerden izin istiyordu. Nazlı nazlı yatağından kalkan Suphi ilk önce ne yiyeceğine karar veremediyse de daha sonra üstünü giyinerek sokağa çıktı. Sokağın başında kendisine doğru koşmakta olan Şevkiyi gördüğünde ilk önce sevindi. Daha sonra onun elindeki silahı görerek başına bir şey gelmiş olabileceğini düşündü ve heyecana kapıldı. Hiç bir şey söylemeden bina kapısından içeri giren Şevki, yine koşar adımlarla tahta merdivenleri çifter çifter atlayarak odasına çıktı. Peşinden koşan Suphi, onun yaralanmış olduğunu düşünerek bir anlık duygu seline ve korkuya kapıldı. O da içeri girdiğinde elindeki silahla yatağında boş boş duvara bakan Şevki'yi gördü.
İlk önce yaralanmış düşüncesiyle onun vücudunu ince ince süzdü. Daha sonra;
+ Ne oldu Şevki ağabey?
-...
+ Hıı?
-...
+ Yahu konuşsana.
-...
+ Şevki ağabey?
Heyecanı geçen Şevki, önce derin bir nefes aldı daha sonra hızla pencereye çıktı. Aşağıda da bir hareketlilik olmadığını görünce rahatlayarak kendisine soran gözlerle bakan Suphi'yi fark etti.
- Sağcılarla kavga yaptık. Tam adamları haşat ettik ki polisler geldi. Cemal yoldaşta onlara ateş etmemi söyledi...
+ Ne polislere mi? Nasıl yani?
- Evet polislere. Ama sadece oyalamak için ha yanlış anlama. Ben terörist değilim. Eşkıya da değilim. Biz savunuyorsak haklarımızı savunuyoruz, bu demek değildir ki polise kurşun sıkalım. Hem daha yaşım 18. Mapus damlarında cinayetten yatamam.
+ Bana laf demek düşmez ama... Burayı terk etmelisin.
- Niye ki?
+ Bakkal Raşit seni gördü içeri kaçtı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuyudaki Işık
Historical Fiction''...Kaderleri yetimhanede birleşen, geçmişleri gözyaşı,nefret dolu,sevgiye muhtaç çocuklar ve kaderlerindeki maneviyat bulutlarını nostaljik yılların depreşmesinde bulan,1960-80'li yıllarda geçen kaçınılmaz sonun yarattığı umutsuzluk kavgası....''