KIŞ SICAKLIĞI (Bölüm 11)

65 16 0
                                    

  Sonunda kış kendini iyice göstermeye başlamış, ortalık karlarla kaplanmıştı. Okula giden çocuklar okula gitmekte epeyce zorlanıyor diğerleri ise dışarıya çıkamadıkları için dertleniyorlardı. Onlar çocuktular ya, zaman bir şekilde geçerdi. Peki ya Suphi ne yapsındı. Yaşı büyük olduğundan diğerleriyle oynamıyor ağırbaşlı abi tavırları sergiliyordu.

Bir ara oturduğu ranzasından Şevki'nin yatağına bakmış hayallere dalmıştı. Aylardır nerelerdeydi bu çocuk? Kimler onun peşindeydi? Ne yapıyordu? Her şeyden önce yaşıyor muydu ki? İçini kaplayan bu hüzün gözünün dolmasına neden olsa da dolan gözlerini yırtık kazağının koluyla sildi. Sonra tabiatın, gelin gibi süslediği cama doğru yürüdü ve üzerine düşen karlardan şemsiye görünümü alan ağaçları, ağaç üstünde mutfaktan bir şeyler aşıran minik bir fareyi, daha da ötelerde yıkılmış bahçe duvarından yolda yürüyen beyaza bürünmüş iki kişiyi gördü. Sahi neden kendisi dışarı çıkmıyordu.

Metal dolabını açarak içinde bulunan tek hırkasını aldı ve omuzlarına attı. Daha sonrasında kapının ardında asılı duran, kime ait olduğunu bilmediği bereyi ve atkıyı alarak koridora çıktı. Koridorda mukavvadan yaptıkları top ile oynayan küçük çocuklar, omuzunda asılı kalın hırkasıyla kabadayıyı andıran Suphiyi görünce ona yol vermeye başladılar. Ayağındaki yırtık asker postallarıyla koridorun sessizliğini bozan Suphiye, bir de yanından geçerken gaz kaçıran küçük bir çocuk katıldı. O andan sonra onunda ciddiyeti bozulmuş koridorda herkes kahkahaya boğulmuştu.

Kendini toplayan Suphi;

+ Ne o lan Cemal. Bana mı yaptın onu ?

- Yo yo yo estağfurullah ağabey akşam kuruyu çok yemişim de.Ondan şey etti yani.

Bu duruma aldırış etmeyen Suphi koridoru bitirerek kapıya çıkmıştı ki, kapının yanında iki çocuğun konuşmalarına kulak kabarttı.

+ Hadi lan Kenan. Ben bilmiyorum dikişi, dikiver işte şunu. Bak öğretmen yarında paltonu dikmezsen okula almam seni dedi.

Kenan;

- Yok vallah dikmem. Sen bana dün topacını çevirttin mi?

+ Lan vallaha topacım kayboldu be. Neden inanmıyorsun.

- Yalan deme bana, evvelsi gün Asım'la oynarken gördüm sizi.

+ Tamam işte o akşam kayboldu. Dolabımın sağına soluna baktım ama bulamadım.

- Bana ne. Git Asım diksin o halde hırkanı.

Ayağa kalkan Kenan,içeriye geçerken bir kez acı acı yukarıdan, elinde paltosunu tutan arkadaşına baktı ve Suphiyi farketmeyerek içeri girdi.

Ne yapacağını bilemeyen Suphi, canı sıkılmış vaziyette dışarı çıkmaktan vazgeçmiş içeri geçiyordu ki okuldan dönen Tolga'nın kapıdan girdiğini gördü. Tolga da onu fark ederek elindeki riyaziye kitabını havaya kaldırarak;

+ Suphi ağabey. Ne yapıyorsun bu soğukta dışarıda?

Onu fark eden Suphi;

- Hiiç dışarı çıkıyordum da vazgeçtim. Gel içeri geçelim.

+ Gel ağam gel, aşağı sokaktan salepçi geçiyor 2 salep alır içeriz.

- Lan sen parayı nereden buldun ?

+ Okuldaki temizlikçiye yardım ettim o da elime üç beş bir şeyler tutuşturdu.

- Cezbettin beni lan Tolga.Haydi gel içelim o halde.

Belkide uzun zaman olmuştu bu iki dost dışarı çıkmayalı. Müdür Kemal, memurun bıçaklanmasından sonra herkese yasaklamıştı dışarı çıkmayı. Öyle ki çocuklar 1 hafta kadar okula bile gidememişti bu yasaktan ötürü. Ama aradan 3-4 ay gibi bir süre geçmişti artık. Ortalıkta ne Şevki ne de müdürün koyduğu yasaklar. Zaten Suphi kimseye söylemiyordu ama geceleri yurttan kaçıp Şevkiyi arıyordu. Amacı; ona zamanında abilik yapan bu kişiye karşı vefa borcunu ödemek, gerekirse onunla birlikte sokaklarda yaşardı. Bir kara ekmeği bölüşmeye dünden razıydı. Ama bu yaptıkları boşunaydı, çünkü geceleri onu karanlık sokaklarda bulmak olanaksızdı. Gece dışarı çıkmanın yasak olmasına, yakalandığı zaman bekçiden dayak yiyeceğini bildiği halde bu çocukça emellerinden vazgeçmiyordu. Sonunda kışın iyice bastırmasının ardından bu uğurdan vazgeçmiş, boş kalan yatağa bakarak gözlerinin dolmasına boyun eğmişti.

Kuyudaki IşıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin