O gün solcular, sadece medenice konuşmakla kalmış yağma yapmamışlardı. Geri döndükleri karargâhlarında Raşit'in dediklerini düşünmeye başladılar. Hiç birisi konuşmuyordu ama düşünceleri adeta çoraba sığmayan bir parmak gibi akıllarını zorluyordu. Raşit aslında haklıydı, hepsinin düşündüklerini derin bir sükûnetten sonra Şevki dillendirdi;
+ Adam haklı. Raşit amca. Biz neden sürekli bir dövüş içindeyiz.
Odadakilerin hepsi bu soruyu Ayhan'ın cevaplamasını ümit ederek ona baktılar. Ayhan durumu anlamış, söze nereden gireceğini kestirmeye çalışıyordu.
- Neden olacak. Amerikalılar bu ülkeye elini attığı günden beri biz sürekli onların istekleri doğrultusunda hareket ediyoruz. Şu ülkenin vaziyetine bir bakın arkadaşlar. Kıbrıs'ta onlarca Türk vatandaşlarını katleden Rumlar, ne kadarda rahat bir biçimde Avrupa'ya kök söktürüyor görünümündeler. Halbuki hepsi birer gerilla görünümünde paçavralar. Ama destekleyenleri var. Kimler mi? Avrupa'nın şımarık çocuğu; Yunanistan. Peki bizim yıllar önce dedelerimiz tarafından denize döktüğümüz Yunan, neden bugün karşımızda bize kafa tuttuğu halde biz hukuki veya diplomatik bir harekete geçmiyoruz. Rauf Denktaş neden Kıbrıs'a bir Fatih havasında değil de bir kaçak durumunda giriyor. Biz Türkiyeyiz. Biz, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla Çerkeziyle, Arnavuduyla biriz, tek yürek tek bayrak değil miyiz?
Odadakiler onu onaylarcasına homurdandılar. Şevki yine lafa girerek;
+ Peki ya bu emperyalizmin kökü nereden geliyor? Atatürk zamanında olmadığını biliyoruz. İnönü mü getirtti bunu?
- Çok güzel bir yere değindin yoldaş. Atatürk ilke ve inkılaplarına sahip çıkmayan, demokratik, laik bir devlet olma özelliğini ne zaman kaybetmiştik? 1948 yılında, 2. Dünya savaşından çıkan küreselleşen dünyanın yorgun Avrupa devletleri, harap halde ve yardıma muhtaç bir durumda değildi. Fakat Amerika her zamanki köpekliğini kullanarak sözde bir yardım planı hazırladı. İşte yapılan bu yardımlar ülkemizi muhtaç hale getirdi. Kayseri uçak fabrikamızın kapanması buna en basit örnektir. Gün gelecek şeker fabrikaları kapanacak. Bir tarafta ülkemizin ilerlemesine engel olan garp cephesi, diğer tarafta onlara boyun eğen devlet yetkilileri ve onu koruyan sağcılar. Biz haklı mücadelemizde böylesine vatanımızı savunurken bizi nasıl olur da vatan haini ilan ederler. Biz yeni bir Cumhuriyet veya her hangi bir rejim kurmayı amaçlamıyoruz. Bizler devleti yıkmayı da istemiyoruz. Ancak yönetimdeki idarecilerin böylesine gözü kapalı bir şekilde olanlara kayıtsız kalması, dünyaya kafa tutan Türk'ün politikasını zedeleyici bir rol olarak tarih sahnesinde kayıtlı kalıyor. Bizler farklı uluslardan meydana gelen 3 kıtaya hükmeden neslin fertleriyiz. Neler oluyor da garp karşısında el pençe duruyoruz.
Şevki;
+ Ama Ayhan abi, dünya politikası bunu gerektirmez mi?
- Dünya politikası, emperyalizmin dünyaya hükmetmesini değil, hiç kimsenin ezilmemesini emretseydi sana hak verebilirdim. Ama finans kaynağı İngiltere olan, askeri gücü ise Amerika olan bir politika, politika değil kurulu bir düzenin getirdiği tuzak olarak adlandırılır. Bak İsrail diye bir devlet kuruldu.
+ Neden kuruldu?
- Çünkü Orta Doğuya hakim olabilmek için bir askeri üs gerekirdi.Peki neden İsrail'in vatandaşları Yahudi dersin.Yani neden Hristiyan bir devlet değilde bir Yahudi devleti ?
+ Sahi neden?
- Dünyaya hükmeden aileler Yahudi de o yüzden. Yani İslam dininde Müslümanın en büyük düşmanı Yahudilerdir. Ne diyor dünyaya hükmeden Rockefeller ailesinden David Rockefeller; 'Bahçemdeki güller, Muhammed'e inananların kanıyla sulanmadıkça biz bu zulmü durdurmayız.'
Yapılan bu açıklamadan sonra Şevki ve odadaki diğer solcular için her şey daha açık ve anlaşılır olmuştu. Gerçekten de sağ-sol kavramı yoktu aslında. Her şey dış güçlerin ülke vatandaşları arasına nifak tohumları saçmasıyla başlamış ve çabuk gaza gelen bizim insanımız, vatan, millet Sakarya aşkı uğruna birbirlerini parçalamaya çalışmışlardı. Tabiri caizse boşu boşuna ülke bekasını savunan her iki tarafta kavga içindeydiler.
![](https://img.wattpad.com/cover/163654868-288-k847625.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kuyudaki Işık
Historical Fiction''...Kaderleri yetimhanede birleşen, geçmişleri gözyaşı,nefret dolu,sevgiye muhtaç çocuklar ve kaderlerindeki maneviyat bulutlarını nostaljik yılların depreşmesinde bulan,1960-80'li yıllarda geçen kaçınılmaz sonun yarattığı umutsuzluk kavgası....''