"45, 46, 47, 48, 49..."
Alıyoruz veriyoruz, alıyoruz veriyoruz.
"Abla biraz daha ilerleyin durakta yolcu var."
Şoförün sesiyle kendi kendime uyguladığım meditasyon yerle bir oldu. Kollarımı sıvayıp ellerimi belime koydum. Bunu onlar istemişti.
"Ay daha ne kadar ilerleyebiliriz acaba? İlerleyin de ilerleyin yeter ya! Yok yok, yer yok kadının kafasına mı tırmanayım? Bana bak keltoş bir daha ilerleyin de de gör o zaman ne yapıyorum."
İçimden kendime sakin olmamı söylerken saata de bakmayı ihmal etmiyordum. Saçlarım şimdiden bozulmuştu. En az üç saat uğraşmıştım ben bu saça. Bir yandan saate bakarken bir yandan da yanımdaki teyzenin konuşmasını dinliyordum.
"Ay benim gelin de pek güzel yapar kol Böreği. Bir gün gel de yiyelim."
Kadın böbürlenerek konuşuyordu.
Sanırsın küçük dağları o yarattı. Altı üstü bir kol Böreği.
"Benim gelinim daha güzel yapar. Yufkasını elinde incecik açar parmaklarını yersin parmaklarını."
Dikkatle onlara baktım. Bana da eğlence çıkmıştı.
Kızıl saçlı gelinini öven teyze gururla göğsünü kabarttı. Bizimkisi durur mu hemen lafa atladı."Aman gördük senin gelini. Geçen hafta bir sütlaç yapmış şerbet gibi. Elinin lezzeti de yok hiç."
"Allah Allah gayet de güzeldi. Senin ağzının tadı bozuktur."
Bir anda ne olduğunu anlamadan hararetli bir tartışmanın içine girdiler. Birbirlerine saydırıyorlar kırk yıllık içinde tuttuklarını bırakıyorlardı.
Tam araya girecekken bir baktım ki birbirlerine sarılmaya başladılar.
"Aman sen onu bunu boşver de geçen Sevilay'ın giydiği montu gördün mü? Kız içine iki tane ben sığardı onun?"
İkisi birden kahkaha atmaya başlayınca gözlerim toka gibi kocaman açıldı. Vallahi bu teyzelerden korkulurdu. Sabahtan beri evlerinin pisliklerinden gelinlerinin davranışlarına kadar saydırmışlardı. Şimdi güle oynaya hiçbir şey yokmuş gibi sohbet ediyorlardı.
Sıradaki durağın benimki olduğunu anladığımda yüzümde şaşkınlığın izi ile beraber indim. Şöför bana ters ters bakarken tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda adam söylenmeye başlamıştı.
Ona gözüm üzerinde işareti yapıp indim. Saçlarım kesin ve kesin bozulmuştu. Üzerimdeki gömleğin de kırıştığını görünce ağlama hissiyatım artmıştı. Ben bunları hazırlamak için kaç saat uğraşmıştım ya?
Dudaklarım titreyince suratımı astım. Her insanın hassas olduğu noktalar vardı. Benim de kıyafetlerim ve saçlarımdı. Onlar güzel görünmeyince içime bir sıkıntı doğuyordu. Yatarken bile özenle hazırlanıyordum.
Omzuma değen elle arkama döndüm. Ama hiçbir şey göremeyince tekrar önüme döndüm. Kafasını uzatan Burak ile şaşkınca ona baktım. Elini ensesine atıp konuştu.
"Aa şey seni gördüm de şuradan bir selam vereyim dedim."
Başımı salladım. İyi bir çocuğa benziyordu. En azından geçen bir haftada bir kötülüğünü görmemiştim. Tanışma hikayemiz çok da iyi değildi. Sonuçta çocuğu bütün okulun önünde rezil etmiştim. Üstelik hoşlandığı kız da onların arasındaymış.
"Iyi yapmışsın. Nasıl gidiyor?"
Önüne dönüp benimle aynı yöne yürümeye başladı. Dersimin başlamasına daha yarım saat vardı. Kantinde biraz oturmayı düşünüyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gülü Sevdim (Tamamlandı)
Teen Fiction"Bir gülü sevdim bir seni sevdim." (Kapak Tasarımı: @missb ) ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~