17.BÖLÜM

61.8K 3K 1.1K
                                        

İnstagram: hnvarchikayeleri

Yazar'dan:

3 yıl önce:

İnsanlar her zaman bir yer kaplardı. Oturduğu alanda, evde, mahallede, yaşadığı şehirde...
Her zaman ufak da olsa bir alana sahiptir. Ama önemli olan bunu ne kadar değerlendirebildiğidir. Bir insan bu alanın ne kadarını hak ediyordur?

Dil, din, ırk, cinsiyet, görünüş her şey bir yana asıl benlik iyi bir insan olmaktır. Iyi insan olmanın erdemliliğine ulaşabilmektir. Geriye döndüğünde yüzleri gülen insanlar bırakmaktır belki de.

Fatih alnı ak bir şekilde koğuşuna yürürken gönlünde ufacık bile bir ağırlık yoktu. Sadece yoğun olara hissettiği hayal kırıklığı rehberlik ediyordu ona.

Saçlarını bile sevmeye doyamadığı insanın sırtından bıçaklaması değildi olay. Kalbini emanet ettiği ellerin ihanet etmesiydi onu yaralayan. Gözleri yorgunca etrafa bakarken aklından geçen sözler sabitti.

"Sevmiyordum zaten onu. Ne parası ve ne pulu, kuru öğretmen maaşı ile mi geçim edeceğiz? En iyisini yapıyorum tavuk gibi yolar atarım."

Zaten o andan sonra her şey bir anda gerçekleşmişti. Şu an burada, suçlu olarak bulunsa da asıl suçun kimde olduğunu çok iyi biliyordu. Sadece kendini cezalandırıyordu Fatih. Yıllarını verdiği, kalbini açtığı insanı biraz da olsa tanıyamadığı için ses etmemişti üzerine atılan lekeye.

Eski kapı açılırken yanındaki gardiyan ağız alışkanlığı olarak monoton çıkan sesi ile "Allah kurtarsın." demişti. Fatih tepki vermedi çünkü samimiyetten yoksun insanlara karşı en ufak bir tahammülü bile kalmamıştı artık.

Fatih etrafına dönük gözlerle bakarken koğuştaki diğer mahkumlar alışkanlıkla "Geçmiş olsun, Allah kurtarsın." demeye başlamışlardı bile. Fatih yine ses etmeden başını sallıyordu. İçlerinden ufak tefek belki de on sekizin daha yeni girmiş bir genç geldi.

"Allah kurtarsın abi. Şu ikinci yatak boş, oraya geç istersen."

Fatih belki düşünceli belki de yaşı küçük olduğu için çocuğa hafifçe gülümsedi.

"Sağol kardeşim."

Gösterdikleri yatağa giderken bomboş hissediyordu. Tamamamen bağımsız. Bir bebeğin dünyaya ilk geldiği andaki gibi duygudan yoksun. Eski ranzanın alt kısmına doğru yürüyüp yatağa oturdu.

Aklı bir türlü almak bilmiyordu işte. Kendinden bile daha çok güvendiği birinin aynı zamanda nasıl arkasından bu denli çirkin düşündüğünü anlamıyordu.

"Bazen çok düşünmemek gerekir. Sadece dinlen biraz. Kafanı topla."

Arkasından seslenen altmışına merdiven dayamış adama baktığında adamın ona şefkatle baktığını gördü. Ne en ufak bir acıma ne de kibir ifadesi vardı. Babası gibi bakıyordu. Yıllar önce gördüğü o şefkatli yüz bir anda karşısına çıkmıştı. En ihtiyacı olduğu anda belirmişti. Kaç yaşına gelirse gelsin baba sıcaklığına her zaman hasret kalacaktı. Sadece yattı o gün Fatih. Uğradığı ihaneti düşünmedi, insanları düşünmedi, acısını düşünmedi ve sadece uyudu o gün.

Ertesi gün kalktığında valizini yan tarafta gördü. Koğuş çoktan ayaklanmıştı. Filmlerdeki gibi kabadayılık taslayıp kavga eden insanlar yoktu. Çünkü buraya giren insanlar hayattan payını almış, pişme aşamasına gelmişti. Herkes yaşayacağı acıyı yaşamıştı. Bir şekilde gelmişti buraya, yolu düşmüştü. Kim olduğu önemli değildi, nasıl yandığı önemliydi.

Fatih uyku sersemliğini üstünden atıp yatakta oturur pozisyona geldi. Yüzünü sıvazlarken omuzlarını bir ileri bir geri hareket ettirmeye başlamıştı.

Bir Gülü Sevdim (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin