Kafenin içine el ele girerken sanki kafe bizim değilmiş gibiydi. Fatih güneş gözlüğünü gözünden çıkarırken düğün yorgunluğu hâlâ üzerimdeydi. Sabah kahvaltımızı yapıp direkt olarak kafeye gelmiştik. Fatih hem Timur'la konuşmak için hem de Fethiye'ye gitmeden önce son bir kez etrafa bakmak istemişti.
"Hoşgeldiniz efendim. Nasıl yardımcı olalım size?"
Sedef'in cıvıl cıvıl çıkan sesine karşı ikimiz de gülümserken masalardan birine geçmiştik.
"Biz birer kahve alalım en iyisi garson hanım."
Sedef bana bakıp muzipçe sırıttıktan sonra başını sallayıp yanımızdan uzaklaşmıştı. Yüzümü ellerimin arasına alıp Fatih'i izlerken o dalgınca masaya bakıyordu.
"Niye dalgınsın?"
Fatih sıkıntılı bir nefes vererek bana bakarken dudaklarını ıslatıp "Şu Caner kafamı karıştırdı." demekle yetinmişti. Başımı sallarken bacaklarımı sallamaya başlamıştım
Dizlerimin altında biten elbisemi sabah Fatih benim için seçmişti. Elimdeki şortu dudaklarımı büzerek tekrar yerine koymuştum."Abi hoşgeldiniz."
Timur kıvırcık saçları ve yorgun gözleri ile karşımıza otururken Fatih başını sallamakla yetinmişti.
"Timur direkt konuya gir abiciğim. Kötü bir şey mi var?"
Timur kafasını kaşırken etrafına tedirgin bakışlar atıp derin bir iç çekmişti. Caner'le ilgili olan bu kadar sıkıntılı olan meseleyi merak ediyordum açıkçası.
"Abi, Caner'in kardeşi ameliyat olmuş. Çocuğun beyninde tümör varmış ne zamandır. Caner ne kadar dil döktüyse ikna edememiş ameliyat olmaya. Düşüp bayılınca götürmüş hastaneye geçen hafta. Ameliyat olmuş olmasına ama uyanmamış daha. Uyandığında da ne olacağı belli değilmiş. Doktor felç olma ihtimali yüksek, yatalak kalabilir diyince Caner yıkmış ortalığı. Önceden yani bu kadar büyümeden olsaydı ameliyatı bu ihtimaller olmayacakmış. Ama doktor her şey uyanınca belli olur biz ne mucizeler gördük demiş."
Ne diyeceğimi bilmez halde donup kalırken yutkunamıyordum bile. Burak, onun şu an bir hastane odasında yaşam mücadelesi veriyor olması tüylerimi diken diken ediyordu. Daha geçen ay okulda benimle dalga geçiyordu evleneceğim için. Böyle bir ihtimali düşünmek bile canımı yakmıştı.
"Niye bize söylememiş oğlum? Neyiz biz eşek başı mı?"
Fatih sinirle konuşurken onun da şokta olduğunu tahmin edebiliyordum. Burak'ın neden ameliyatı kabuk etmediğini anlamıyordum daha yasayacak çok fazla şeyi vardı. Daha okulunu bitirecekti, mesleğini eline alacaktı, aşık olacaktı. Henüz çok erkendi.
"Abi sizin düğün heyecanını bozmak istememiş aklınca. Ben de öğreneli çok olmadı. Tembihledi kimseye söyleme diye ama dayanamadım işte. Kimseleri yok, hastanede öyle bir başına kalmaları içimi acıtıyor. Biz, biz kimsesiziz ama sen bizi bir araya getirdiğinden beri birbirimizin ailesi olduk. Annemiz babamız yok ama kocaman bir ailemiz var. Caner'i o hastane koltuğunda tek başına sessiz sessiz gözyaşı dökerken görmek çok ağrıma gitti."
Fatih ayağa kalkarken ben de ayaklanmıştım. Gözlerim dolu dolu olmuştu. Burak'ın annesi hakkında söyledikleri aklıma gelince kalbim bir kere daha acımıştı. 'O beni sevmezdi.' demişti. Nedenini merak etmiştim, hangi anne evladını sevmezdi ki?
"Hadi çıkar üstündekileri gidelim hastaneye. Başak da gelir az sonra idare ederler burayı."
Timur başını sallarken biz kapıya doğru yürürken Başak çoktan gelmişti.
"Aa çiçeği burnunda çift, siz ne arıyorsunuz burada?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gülü Sevdim (Tamamlandı)
Teen Fiction"Bir gülü sevdim bir seni sevdim." (Kapak Tasarımı: @missb ) ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~