21.BÖLÜM

63.5K 2.9K 879
                                    

Düşman taarruz haline geçmişken ben de kendimi korumaya çalışıyordum. Resmen cephaneler ayaklanmış bana doğru geliyordu. Heba olmuş, yıkılmıştım. Başıma daha neler gelecekti gerçekten merak ediyordum doğrusu. Gecenin kör bir vaktinde etrafta kimsecikler yokken can vermem çok olasıydı.

Kalbim hızlı hızlı çarparken sıradaki darbeyi bekliyordum. Artık direnecek gücüm kalmamıştı. Gözlerimi sıkı sıkı yumup yutkundum. Içimden de son duamı etmeyi unutmamıştım.

"Hadi ya döküleceksen dökül Allah Allah. Senin keyfini mi bekleyeceğiz burada?"

Dolaba yaptığım saçma atarı fark edince hemen kendimi toparladım. Iyice kafayı sıyırmıştım. Kafa kalmamıştı doğrusu. Ufacık bir aklım vardı onu da Bonibon Bey'e kaptırmıştım. Bonibon Bey aklıma gelince valiz hazırlamayı bırakıp yatağımın üstüne oturarak bağdaş kurdum. Kolumu bacağıma dayayıp kafamı koluma yasladım. Kendimi bir anda saçma saçma sırıtırken bulmuştum. Sırıtmam kendini kahkahaya bırakınca yatakta tepinmeye başlamıştım bile.

Fatih o sözünden sonra uzun uzun gözlerime bakmıştı. Her şey büyülü bir rüya gibi gidiyordu ki mutfakta çıkan olaya kadar. Mutfağı su basmıştı. İki kişinin olduğu mutfağı şu basması o kadar da imkansız değilmiş hani.

Fatih'le beraber aşçıların çığlıkları ile mutfağa girince bir de ne görelim. İkisinin de hoşafı çıkmış melül melül etrafa bakıyorlar. Telefona bakacağız diye suyu açık unutmuşlar meğer. Fatih onları biraz azarlamıştı ki bence haklıydı da bu konuda. Geçerli bir mazeret değildi çünkü.

Zaten olaydan sonra mutfağı el birliğiyle temizlemeye çalışmıştık. Tabii benim yüzüm de asılmıştı. Fatih'in tatile gelmeyeceğini düşünmüştüm. Arabaya gelene kadar ikimiz de konuşmamıştık. Hatta yolda bile ağzımızı bıçak açmamıştı. Ama tam benim ineceğim vakit kolumdan tutmuştu ve beni kötü adam edası ile kendine çekmişti. Tamam belki sadece kolumdan tutup durdurmuştu ama konumuz bu değil.

Ona sorar gözlerle bakarken hafif bir şekilde tebessüm ederek "Tatil için kalın bir şeyler al. Erciyes buraya benzemez orada senin hastalığını çekmeyelim sonra." demişti. Buradan tatile geleceğini anlayıp içimden horon tepmiştim. İçimi dışıma yansıtmadan kendisine gıcık gıcık bakıp "Hatırlattığın iyi oldu ben de mayo falan almayı düşünüyordum." demiştim. Tabii aramızda manidar bir sessizlik olmuştu, nedendir bilmem.

Kolumu yavaşça çekip çıktıktan sonra "İyi geceler." demiştim. Kapıyı kapatmadan önce "İyi geceler Sarı." dediğini umarım hayal etmiyorumdur.

Zaten sonra ağzım kulaklarıma kadar çıkmıştı. Hızlıca eve girip kendimi odama kapatmıştım. Bizimkiler çoktan uyumuştu. Saat çok fazla geç değildi ama annemlerin artık yaşlandığını da inkar etmemek gerekti.

Odama gidince bir süre etrafa bakıp şapşal şapşal gülmüştüm tabii ki. Daha sonra valizi hazırlamadığım aklıma gelince hızlıca dolabımı açıp valiz hazırlamaya niyetlenmiştim ama hesap etmediğim şey dolabımın savaş alanına dönmesiydi. Resmen çamaşırlarım çığ olmuş üzerime akın etmişlerdi.

Içimdeki mutluluktan kolbastı oynayan fillerle beraber kalkıp tekrar dolabımın önüne gittim. Çamaşırları tek tek ayırdım. Çok fazla kıyafet almayacaktım. Sadece altı tane pantolon, yedi tane kazak, iki tane kışlık elbise, bolca iç çamaşırı ve çorap, dört tane de pijama alacaktım. Bir de biri topuklu biri düz taban olan botlarımı.

Hızla valizi hazırladıktan sonra 'Az mı oldu acaba?' diye düşünmeden de edemedim. Sonuçta üç günlüğüne farklı bir şehre gidiyordum. Yedek fırçamı, diş macunumu, saç düzleştiricimi de aldıktan sonra geri kalanını da sabah toparlamak üzere yatağıma girdim. Telefonumu son bir kere kontrol ettikten sonra tam Fatih'in telefondaki adını değiştirecektim ama daha sonra telefonu tekrar eski yerine bıraktım. Bonibon Bey telefonda duradursundu. Ben ona Ponçik Bey'i çok güzel bir şekilde aşılayacaktım.

Bir Gülü Sevdim (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin