Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Meri sonra senin kızla Fatih Abi karanlığa karıştılar. Ben bunları arıyorum tabii yana yakıla. Devir kötü kolla götü demişler mazallah dedim. Kuytulara gittim bir de ne göreyim çok tövbe Allah'ım Fatih Abi bizim kızın du- ahhhhh!"
Dağhan'ın sözü kulağının kenarındaki saçı tutup çekmemle resmen çığlığa dönüştü. Annem bana şokla bakarken ben bağırıyordum.
"Anne babam kapıda seni bekliyor, tatlı mı ne varmış."
Annem senkronize bir şekilde kafasını sallayıp ilerlerken ben Dağhan'ın çığlıklarını psikopatça dinliyordum.
"Bahar sarı saçların kopsun pis yelloz. Bırak lan saçımı, kıpkırmızı oldu cani. Lan Bahar bırak diyorum!"
Onun cırtlak sesine daha fazla dayanamadım ve tuttuğum tutamı bıraktım. Resmen elimde kumral teller kalmıştı. Nefes nefese bana bakarken ben hala pislik bir şekilde gülüyordum.
"Oh olsun sana. Annem biraz açıkgörüşlü bir kadın olabilir."
Gözlerime ima ile bakarken baygın baygın bakıp nefesimi verdim.
"Tamam belki çok açıkgörüşlü bir kadındır ama buna öyle güzel bakmaz. Fatih'in beni öptüğünü duyarsa kızar eminim."
Dağhan'ın kaşları havaya kalkarken benim aklıma o anlar dolunca yeniden bir erime işlemi gerçekleştirdim. Her şey o kadar güzeldi ki bir an rüyada falan olduğumu düşündüm. Hatta salyamın akmadığına emin olmak için elimle yüzümü bile yokladım. Gerçekti.
Kalçama gelen darbe ile birden sıçrayıp o duymaktan korktuğum sesi duydum. Duyduktan sonra zamanı birkaç dakika daha geriye almayı diledim zira ölmek için henüz çok gençtim.
"Kız sen Fatih'le öpüştün mü? Ay Allah'ım bana bir şeyler oluyor tansiyonlarım çıkıyor. İnsanı kendini geri çeker yarabbim. Ay ay bana bir şeyler oluyor Dağhan."
Annem kendini kanepeye attıktan sonra telaşla yanlarına gittim. Dağhan hemen sehpanın üzerindeki kolonyayı alıp annemin bileklerini ovalamaya başlamıştı bir yandan da "Sakin ol Meri daha seninle ne dedikodu yapacağız bırakma kendini." diyordu. Vallahi kasap et derdindeydi bizim bu değişik de laf derdinde.
"Nasıl bırakmayım nasıl? Ben bile Fırat'la sözlendiğim gün öpüştüm insan biraz bekler."
Birden telaşı bırakıp anneme gözlerimi belerterek baktım. İki günün hesabını yapıyordu resmen. Bugün sözleniyordum zaten.
"Allah aşkına ben de evlenince falan-"
Annem birden sözümü kesip "Vallahi senin baban kudurmuştu ben ne yapayım?" demişti. Başımı iki yana sallayıp babaannemin komşuya gitmesine şükrettim. Yoksa vallahi bitmiştik biz. Mutfağa tekrar dönerken annem de çoktan ayaklanmıştı.
Sabahın sekizinden beri temizlik yapıyorduk ve saat ikiydi. Biricik, Kayahan Abi ile alışverişe çıktığı için gelememişti. Nazlı da on dakika içinde geleceğini söylemişti yarım saat önce. Maşallah onun üzerine ben kırk kat iş yapmıştım.
