Hayatın bir anafordan ibaret olduğunu düşünenlerdendim. Doğar, yaşar ve ölürdük. Fark etmesek de sürekli bir döngü halindeydik. Aynı şeyleri farklı biçimlerde ve farklı zamanlarda tekrar yaşıyorduk.
Çocukken elime tutuşturulan ekmeküstü paralarıyla kendime dondurma alırdım. Benim elde ettiğim mutluluklardan ilkiydi bu belki de.
Biraz daha büyüyünce aldığım dondurmalar beni her zamanki gibi mutlu etmemeye başladı. Daha büyük bir şey istiyordum. İlkokula gittiğim ilk seneler yeni yeni arkadaşlıklar edinmeye başladım. Arkadaşlarımın sevgisini alırsam çok daha mutlu olacağımı düşündüm nitekim öyle de oldu birçok arkadaşlarla beraber daha çok mutlu olmaya başladım. Ama küçük bir sorun vardı gitgide daha da irileşiyordum.
Ortaokula geçtiğimde her şey daha da zorlaştı. Küçük boyuma ve küçük yaşıma rağmen bedenimin o kadar da küçük olduğunu söyleyemezdim. On iki yaşında bir çocuğun altmış beş kilo olması çok da normal bir durum değildi sanırım. Kocaman kemik gözlüklerim ve sivilceli yüzüm beni gerçekten çok zor durumda bırakmıştı.
İlk başlarda hızlı koşamamak dışında çok da bir problemim yoktu açıkçası. Ama daha sonra insanların rahatsız edici bakışları üzerimde dolaşmaya başladı. Okulda arkadaşlarım yavaş yavaş benden uzaklaşmaya başladı. Daha sonra ise beni aralarında alay konusu ettiler. Sırf onları kaybetmemek için sesimi dahi çıkarmadım. Ama unuttuğum şey onların çoktan beni bıraktıklarıydı. Yine de kilomu problem olarak görmemiştim.
On üç yaşıma girdiğimde kilolarımın zararlarını daha da net hissetmeye başladım. Neredeyse yetmiş kilo olacaktım ve obeziteye yakalanmıştım bile. Üç ay önce aldığım kıyafetlerin içine sığamıyordum. Evimize oturmaya gelen teyzelerin hepsi tuhaf tuhaf tavsiyeler veriyordu.
"Aman kızım bizim bir Suna vardı aynı senin gibi kızın organları yağlanmış yatıyor hastanede şimdi. Dikkat et kendine."
"Bahar kız daha geçen televizyonda gördüm maydonoz suyu zayıflatıyormuş sen de bir dene istersen."
"Onu bunu bilmem tuzdan şekerden elini çekeceksin. Has zeytinyağı kullanacaksın has."
"Hep abur cuburdan oluyor bunlar hep. Benim yeğen de böyle elinden abur cubur düşmez."
Hepsini dümdüz bir ifadeyle dinliyordum. Annem her seferinde "Yapıyor benim kızım teyzesi." dese de onlar inanmaz bir şekilde sadece kafa sallıyorlardı. Onlar gittikten sonra annem suskunluğuma bakıp iç çeker yanıma gelip bana sıkı sıkı sarılırdı. Bir keresinde yine aynı durum olmuşken "Kilo vermek istiyorum." demiştim.
Annem şaşırarak bana dönse de burnumu havaya kaldırıp başımı dimdik tuttum. İlk kez kilolarım annemle aramızda böyle bir konuşmaya dahil oluyordu. Şaşkınlığını üstünden attıktan sonra beni hemen göğsüne çekti.
"Bunu yapmak zorunda değilsin. Biliyorsun bu senin yaşamın insanların yüzünden-"
"Kendim için."
Gerçekten de kendim içindi. Insanları mutlu etmek için bir dakika bile uğraşmamaya karar verdim ondan sonra, kimse için değmiyordu çünkü. Kendim için kilo verecektim, sağlığım için...
Sonrası ise film şeridi gibi gerçekleşti. Bir senelik bir azmin sonunda bir uzman ile beraber yirmi kilo verdim. Yüzüm değişti. Sivilcelerimin çoğu yok oldu. Gözlüklerimi de çıkardım. Doktor numarasının çok yüksek olmadığını ve sadece gözümü zorlayacağım zaman takabileceğimi söyledi. Değişimimi herkes gibi ben de şaşkınlıkla izledim. İnsanlar artık beni gördüklerinde eleştirmiyor sadece azmime olan hayranlıklarından bahsediyordu. Yine de onları affedemedim. Değişme sürecimde ise bana en çok destek verenler mahalledeki arkadaşlarım olmuştu. Dağhan, Biricik, Tarkan, Yağız, Nazlı her zaman yanımda olmuştu. Beni asla dışlamamışlar aksine ne yapsalar yanlarına almışlardı. Hayatımda elde ettiğim geçici olmayan ilk mutluluk ise onların sevgisini hissetmekti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Gülü Sevdim (Tamamlandı)
Teen Fiction"Bir gülü sevdim bir seni sevdim." (Kapak Tasarımı: @missb ) ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~