Bedenime inen kaçıncı darbeydi bu sayamadığım. Her darbede aynı şeyi bağırıyordu celladım. Belki cellat bile hafif kalırdı bunun yanında o Tanrının cennetinden kovulan iblisten başka bir şey olamazdı. O ve kocası birer şeytandan fazlası değillerdi.
"Dans etmeyeceksin artık. Seni lanetli cadı."
Gözyaşlarım akmayı bırakalı çok olmuştu. Ağlasam bile bir fayda etmeyeceğini yalvarmanın gereksiz olduğunu defalarca yediğim dayaktan sonra anlamıştım
Attığı başka bir tekme başıma geldiğinde gözlerimin önünde şimşekler çaktı adeta. Karanlığa karışan bilincim ile kendimi korumaya çalışan kollarım bollaştı ve iki yana savruldular. Yarı açık bilincim ile birkaç darbenin daha acısını yüreğimde hissettikten sonra tamamen karanlığa büründü gözlerim.
...
(Yazarın ağızından)
İnsanların kaderlerini değiştiren anlar vardır şüphesiz, ağacın altına tek başına tünemiş küçük kızın kaderinin ilk değiştiği an da bugün olacaktı.
İleride kendinden en uzak noktada da oynayan çocuklarda dolanan mahmur bakışları onlarla oynamak için çıldıran küçük yüreği ama onlarla oynayamayacağını bilen ve eğer isterse dahi ceza alacağını hatırlatan küçük ama bir o kadar da büyük aklı anlam veremiyordu olanlara.
Henüz altı yaşındaki kız çocuğu birbirinden farklı renklere sahip irislerini küçük ayaklarına çevirdi. Kendi içine o kadar çok dalmıştı ki çevresinde olanların farkında bile değildi.
Belki on belki de daha fazla dakika sonra başını gömdüğü yerden kaldırdığında çevredeki çocukların artık oynamadığını fark etti. Fark ettiği bir diğer ayrıntı ise hepsinin üzerinde en güzel kıyafetleri vardı.
Bu da demek oluyordu ki bir aile gelecekti. Gelecek ve içlerinden birini alıp ona anne ve baba olacaktı.
Hissettiği heyecan içerisinde yerinden doğrulmaya çalıştığında kalkamadan düştü ama hissettiği acı kesinlikle önemli değildi. Hızlı adımlarını binanın merdivenlerine yönlendirdi. Bacakları o kadar küçüktü ki ne kadar hızlı adımlar atarsa atsın yetişemeyecek gibi hissediyordu.
Telaşa kapılan minik yüreği bu sefer koşması için telkin etti onu. Hızla yatak odalarına girdiğinde çevresinde gezdirdi bakışlarını. Kızların odaları burasıydı ama kendisinin burada uyumasına izin vermiyordu büyük hanım.
Ah büyük hanım herkese gül küçük kıza dikendi. Herkese meltem küçük kıza yeldi. Köşedeki dolabına ilerleyip kapağını açtı ve ne giymek istediğini düşündü bir an. Sonra fark ettiği şey küçük omuzlarını düşürdü. Üzerindekilerden ve dolapta olan iki parçadan başka bir kıyafeti yoktu.
Ona vermiyorlardı yeni gelen giysilerden. Çok istiyordu. Bazen ağlıyordu ama yine de vermiyorlardı. Küçük aklı anlamıyordu belki ama kalbi gerçekten çok kırılıyordu o anlarda.
Dolabındaki çorabı ve eteği çıkartıp yanındaki yatağın üzerine yerleştirdi düzgünce. Üzerindeki bol gelen pantolonu çıkardıktan sonra çorabı giyindi hızlıca. Geçen hafta düştüğü için yırtılan dizlerine baktı.
Sızlayan burnu gelecek olan ağlama krizinin habercisiydi ama artık anlamıştı ağlamanın bir işe yaramadığını. Dolan gözlerini yaralı avuçlarına silip yamuk bir şekilde kesilmiş saçlarını düzeltti hızlıca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 2; HAYALET
ActionDüşe Kalka büyür insan. Kimi kanar kimi yanar. Çoğunu annesi sarar. Bazılarının ise yaradır annesi ta derinlerine. Benim annem bana el, bana yabancı. Benim annem kalbimdeki en büyük sancı. Kimsesizliği siz bana sorun. Ya da sormayın. Kelimelerle a...