Bölüm 27

8.5K 585 95
                                    

Kaybedecek bir şeyi olmayanlar daha mı korkusuz oluyordu? Yoksa kaybedecek çok şeyi olanlar mı?

Ben hep kendim için yaşadım. Daha doğrusu yaşamaya çalıştım. Yaralarımla acılarımla korku ve öfkelerimle yalnız başıma savaştım.

Elimden tutan olmadı, yoluma mum yakan olmadı. Bir ışık vadeden bile olmadı. Kendi yolumu kendim buldum karanlıkla da. Kendi başıma çıkmaya çalıştım aydınlıklara. Lakin ne kadar yürürsem yürüyeyim bir aydınlık bulamadım.

Her adımda yaralarım çoğaldı. Her adımda daha fazla kan kaybettim. Her adımda kendimden insanlıktan bir adım daha uzaklaştım. Bugün canice bir işkencenin ortasında ellerim bile titremiyorsa; şuç benim miydi? Yoksa beni bu hale getiren bu insanların mı?

Şüphesiz iki tarafta da suç vardı. Onlar benden annemi almasalardı cani bir şekilde bende canı biri olmayacaktım bu şekilde.

Benim suçum ise insanlığım ellerimin arasından kayıp giderken sadece bomboş bakmaktı. Kayboluşunu izlemek, yok oluşunu seyretmek anlamsız bir keyif nüksetmişti yüreğime.

Ellerimden damlayan kan yerde ufak bir gölcük oluşturmuş ölmesine izin vermediğim ama acı çekmesi için elimden gelen her şeyi yapan adam masada kıvranıyordu.

"Hadi baştan alalım. Neden?"

"Ben bir şey bilmiyorum."

"Emrin direk senden çıktığını biliyorum? Daha fazla acı çekmek zorunda istemiyorsan konuş!"

"Ben bir şey bilmiyorum."

Elimdeki bıçağı baldırında kesik açılmamış bir yere soktum ve 360 derece çevirdim. Sıkkın hissediyordum kendimi. Sanki bir insan kesiyormuş gibi değil de tabağımdaki pilavla oynuyormuş gibi hissediyordum.

Ne zaman kaybettim insanlığımı bu kadar. Evet, evet! Otopsi raporunu okuduğum an son kalan insanlığım da uçup gitmişti.

"Sıkılmaya başladım. Konuşuyor musun? Yoksa gidiyorum."

"G-g-Git!"

Zor gücün söylediği kelimelere karşı elimdeki bıçağı alıp kenara fırlattım. Duvara çarpan bıçak metalik bir ses eşliğinde yere düştüğünde bende yönümü çıkış kapısına çevirdim.

Komple binayı terk edip bana verilen evin yolunu tutmuştum. İki haftadan fazla zamandır eve uğramıyordum. Yıkanıp kendime gelmeye ihtiyacım vardı.

Çalan telefonumu açıp hoparlöre verdim.

"Söyle!"

"Hayalet ben Uğur!"

"Seni dinliyorum."

"Bir ip ucu bulmuş olabiliriz."

Başımı koltuğa yaslayıp kısa bir an gözlerimi kapattım. Şuan yanlarına gidecek kadar iyi hissetmiyordum kendimi.

"Sana konum gönderiyorum. Mehmet'i de alıp yanıma gel. Dosyaları da getir."

"Peki."

Telefonu kapattığında bende evin konumunu gönderdim. Çok kısa bir zamanın ardından da eve varmıştım. Anahtar ile kapıyı açarken kendimi diken üstünde hissediyordum. Sanki her an arkamda kalan kapı açılacak ve beni kanlar içinde görecekmiş gibiydi.

Temizlenmeden çıkmak benim hatamdı zaten. Nasıl bu halde yola çıkmıştım ki. Üzerimdekileri hızla çıkartıp yakma kabinine attım ve ateşledim. Ben banyodan çıkana kadar külü bile kalmayacaktı.

Güçlü Kadınlar Serisi 2; HAYALETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin