Evvel zaman içinde bir kız annesi ile mutlu yaşarmış. Paralel evrende bir kız her gün babasının yollarını gözlermiş. Alternatif dünyada ölümler olmaz aileler dağılmazmış.
Hayallerimin hepsine annemi sığdırmıştım babamı hiç düşünmeden. İstedim ki yalnız annem olsa bana yeter. Şimdi yalnız babam vardı yanımda. Ellerimde de bir avuç anne toprağı. Dizlerimde hıçkırarak ağlayan heybetli adamın saçlarını okşarken neden istediğimi bilmeden kucağında oturduğum adama çevirdim bakışlarımı.
"Dağhan ağlamasın."
Canımı yakıyordu gözyaşları. Ben zaten ağlamıştım yeterince bu adam neden ağlıyordu ki şimdi. Peki ağlayışı neden canımı yakıyordu. Oysa ben ağlarken o hiç yanımda olmamıştı.
Kaderime terk etmişti beni. Darbelere teslim etmişti bedenimi. Sert ayazlara bırakmıştı yüreğimi. Ama ağlamasını istemiyordum. Ağlamasındı!
"Tama güzelim ağlamayacak."
Neden Dağhan'ın kucağında olduğumu bilmiyordum. O kadar çok kayıp zamanım vardı ki. Sanki gözlerimi açıp kapamam ile dünya değişiyordu.
Başımı yeniden Dağhan'ın omzuna koydum. Kendime bugünlük izin vermiştim. Güçsüz olabilirdim. Çevremde yeterince güçlü insan vardı. Bugünden yarından itibaren kimsenin gücüne ihtiyacım yoktu ama bugün çok savunmasızdım.
Tüm duvarlarım yıkılmış, tüm anılarım dağılmış, tüm umutlarım parçalanmıştı. Benim annem bir avuç toprağın altına hapis olmuştu.
"Kızım."
Babama baktım. Ağlamaktan kızarmış gözlerine. Annemin âşık olduğu adama. Sonra arkasındaki Kartala baktım. Cevap bulamadığım tüm sorularımın cevaplarına ulaşabilirdim.
"Mehmet ALATAN neden annemi öldürdü."
Kollarında olduğum adam kasıldı. Yüzüne baktığımda soğuk bir ifadeyle karşılaştım. Soğuk ve derinlerde yaralı bir adamla.
"Bunları daha sonra konuşabiliriz Güneş."
Başımı hızla Kartala çevirdim. Yüzümde yırtıcı bir ifade vardı. Zehir saçmak için açılan dudaklarımı yeniden kapattım. Dudaklarımı dilimle ıslattıktan sonra konuştum.
"Güneş değil, Mehir. Kimse Güneş demeyecek bana. Ben hiç Güneş olmadım."
Güneş'i de kirletmeyin diyemedim. Bu sefer Güneş öldü diyemedim. Babamın kırgın gözleri üstümdeyken konuşamadım. Nasıl denirdi ki bir babaya senin evladını öldürdüler diye.
"Gel yanıma otur konuşalım kızım."
Oturduğum yeri yadırgamıyordum. Bu adam bende birçok ilke sahip olmuştu. Bu adamlar benim en beter halime şahit olmuştu.
Kapı çaldığında Pars kapıya bakmaya gitti. Bense hala çelişkiler içerisinde karşımdaki adama babama bakıyordum. Kısa bir aranın ardından Pars odaya girdiğinde bana seslendi.
"Mehir geçen bardaki çocuk seni soruyor."
"Kim?"
"Hani şu bardan beraber ayrıldığın çocuk."
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Gözlerimi yeniden açtığımda içimdeki tüm duygular olması gereken yerlere kapalı kapıların ardına saklanmıştı.
Dağhan'ın kollarından ayrılıp yağa kalktım ve kısa tişörtü çekiştirdim. Saçlarımı geriye atıp Parsın karşısına geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 2; HAYALET
ActionDüşe Kalka büyür insan. Kimi kanar kimi yanar. Çoğunu annesi sarar. Bazılarının ise yaradır annesi ta derinlerine. Benim annem bana el, bana yabancı. Benim annem kalbimdeki en büyük sancı. Kimsesizliği siz bana sorun. Ya da sormayın. Kelimelerle a...