Hayretle açılmış ilgi ile parlayan gözler sadece gözlerimdeydi. Saniyeler içerisinde tüm duygulardan arınmış geriye sadece gözlerindeki parıltıdan başka bir şey kalmamıştı.
Arkamdaki bir adım yaklaştığında görmesem de sesini duymuştum. Düz bir çizgi halini alan dudaklarım yeniden aralandı. Bugün ne de çok konuşmuştum.
"Arkadaşınızın beyni dağılsın istemiyorsanız kıpırdamayın. Arkamda ki sende iki adım geriye çekil."
Arkamdan yaklaşan adım atmayı kestiğinde karşımdaki başını sallayıp dediklerimi onayladı. Yüzünde ukala bir gülüş oluştuğunda aynı tonda sesi doldu kulaklara.
"Tetiğe basamayacağını hepimiz biliyoruz."
Biliyorlar mıydı? Ben bilmiyordum. Bir sokak köşesinde ölmek için onca acıya göğüs germemiştim. Emniyet kilidi açık silahı başına silah dayadığım adamın baldırına çevirdim ve gözümü bile kırpmadan tetiğe bastım.
Silahın yüksek oktavlı sesi sokakta yankılandı. Vurduğum adam acı ile dizlerinin üzerine çöktüğünde silahı yeniden başına dayadım.
Çevremdeki adamlar mimik oynamayan yüzüme bakıyorlardı. Karşımdaki ise kan sıçramış parmaklarıma. Ciddi olduğumun farkına varmışlardı sonunda. En azından öyle umut ediyordum.
"Bırakın gideyim."
"Onu vurdun!"
"Vurdum. Ve şimdi gideceğim buradan. Sizde arkadaşınızı alıp gideceksiniz. Polisler birazdan bura da olur."
Sakin bir şekilde konuştuğumda dışarıdan duyan birisi kesinlikle az önce bir insan vurduğumu tahmin etmez.
Karşımdaki arabanın arka sürgülü kapısı ağır ağır açılırken ben hala ifadesizce çevremi süzüyordum. Neden ve nasıl bu hale geldiğimin şimdilik bir önemi yoktu öncelikle paçayı kurtarmam gerekiyordu. Ve birini gözümü kırpmadan vurduğum gerçeğini sindirmem biraz zaman alacaktı.
Kalpsiz değildim en nihayetinde. Duygusuz olabilirdim ama birini vurmak ve hatta öldürmek bunlar her şeyin çok ötesindeydi. Yaşamak için öldürürdüm. Ama ilk önceliğim kesinlikle yaşatmak olurdu.
Arabanın kapısından çıkan yine takım elbiseli bir adamdı çevremdekilerden tek farkı yaşıydı muhtemelen. Onlardan daha kalıplı ve daha güçlü duruyordu. Rugan ayakkabılarının tıkırtısı eşliğinde birkaç adım atıp adamların arasından geçti ve karşımda durdu.
Diğerleri tetikte bekliyordu. Yanlış bir hareketimde beni kurşuna dizeceklerini anlamak için dahi olmaya gerek yoktu.
"Mehir."
Adımı söylediğinde gözlerim tamamen kısılıp karşımdaki adama odaklandı. Adımı biliyor olması şaşılacak bir şey değildi ama böyle bir adamın adımı biliyor ve çevremi silahlı adamların sarması şaşılacak şeydi.
Şaşırmayı bilseydim şayet buna şaşırabilirdim.
"Kimsiniz?"
Dizlerinin üzerindeki adama kısa bir bakış atıp başını salladı. Bakışları yeniden beni bulduğunda gördüklerinden memnun bir sanatçının duyguları hâkimdi harelerine.
"Elenora bizden bahsetmiş olmalı."
Evet bahsetmişti ama bu kadar çabuk ve bu şekilde olmasını beklemiyordum. Başına silahı dayadığım adama kısa bir bakış atıp silahı indirdim. Elenoraya güveniyordum ama bu adamlara güvenmediğim için silahı vermek yerine belime yerleştirdin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 2; HAYALET
ActionDüşe Kalka büyür insan. Kimi kanar kimi yanar. Çoğunu annesi sarar. Bazılarının ise yaradır annesi ta derinlerine. Benim annem bana el, bana yabancı. Benim annem kalbimdeki en büyük sancı. Kimsesizliği siz bana sorun. Ya da sormayın. Kelimelerle a...